Yazarlar Hamingway'in izinde Cortina

Hamingway'in izinde Cortina

27.08.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Hamingway'in izinde Cortina

Hamingwayin izinde Cortina

       HER akşam, "Hotel de la Poste"un barına gidermiş Hemingway. Barmen Renato Hausemmann'a dönüp "Renato" dermiş: "Şu benim martiniden ver!"
       "Duble"
demekmiş bu. Hafif "koku" vermek için önce biraz vermut koyarmış bardağa Renato Hausemmann. Sonra şöyle bir çalkalayıp vermutu boşaltır; ardından bardağı martini ile doldururmuş.
       Hamingway'le dirsek temasına giren herkes gibi, adının etrafında bir "mitos" yaratmış Renato Hausemmann. Hemingway'in etrafında dönüp dolaşan sanat çevreleri sayesinde ciddi bir resim koleksiyonuna sahip olmuş sonunda ve bir sanat galerisi açmış.
       "Silahlara Veda"yı yazdığı yıllarda buraya sürekli gelirmiş Hemingway. I. Dünya Savaşı yıllarında bir hastane merkezi olarak kullanılan Cortina'yı o yılları konu alan kitabına malzeme yapmış çünkü. Ardından, başrollerini Rock Hudson ve Jennifer Jones'un paylaştığı ünlü romanın filmi de burada çekilmiş.
       Fakat Avrupa'nın tanınmış dağ sporları merkezi Cortina'nın lüks otellerinde değil, vadinin alt tarafında, Rachele Padovan gibi "pansiyonculuk" yapan köylülerin evinde kalırmış Hemingway.
       Rachele Padovan'
ı işte böyle, Hamingway'in izini sürmeye çalışırken tanıdım. Yalnız Hemingway değil, Nobel'li yazar Montale ve Saul Bellow, ünlü İtalyan ressam De Pisis ve Morandi, müzisyen Uto Ughi, Claudio Abbado, film dünyasından De Sica, Marcello Mastroianni, Faye Dunaway, Liz Taylor, Henry Fonda gibi; bu yüzyıla damgasını vuran isimlerin çoğuna ev sahipliği yapmış Rachele.
       Bir elma ağacının gölgelediği küçük bir merdivenden giriliyor, evine. İlk bakışta Cortina'nın ahşap, tipik dağ evlerinden farkı olmayan ev, vadiyi çepeçevre saran ve renkleri günün her saatinde değişen Alp dağlarının sarp yamaçlarına bakıyor.
       Koyu bir kahve ve kendi elleriyle yaptığı enfes bir "Zachertorte" ikram ediyor önce Rachele. 82 yaşında olmasına rağmen, gençliğinde hoş, endamlı, havalı bir kadın olduğu anlaşılıyor. Teni kayısı gibi hala. Çıkık elmacık kemiklerinin çevrelediği yüz hatları, dolu dolu yaşanmış bir hayatın ışığını saçıyor.
       "Savaş yıllarından sonra Cortina dağ turizminde ilk sıraları almaya başlamıştı. Önce soylular, asiller ve aydınlar geldi" diye anlatmaya başlıyor Rachele, Cortina ile kendi serüvenini:
       "Cenova dükü ve düşesinin, personeliyle birlikte 'Miramonte' otelinin bir kanadını hazirandan eylüle dek kapattığı yıllardı onlar. Ira Furstenberg, Kral Faruk, Cortina'nın şaşmayan müdavimleriydi. Sanat çevreleri de 'alternatif Cortina' arayışı içindeydi. Evimdeki 8 odayı 'pansiyon' yapmaya böyle karar verdim. Pansiyon kalanlara 'mutfakta' özel servis yapardım. "Has' müşterilerim onlardı. Dışardan gelenler salonda yemek yerlerdi. Rastlantı eseri, şair Giovanni Comisso'nun yolu düştü bir gün buraya. Comisso, bana aşık oldu. Onunla birlikte aydınlar ve sanat çevreleri, pansiyona akmaya başladılar. Yerim az olduğu için, gelenleri ben seçerdim. Liz Taylor, bizde yemek yiyebilmek için haftalarca beklemişti. Nihayet bir gün Henry Fonda ile geldi. Fonda'ya 'hayır" diyemedim. Tek bir mönü yapardım. 'Risotto' verdiğim gün, kimse 'spaghetti' isteyemezdi benden. Antresinden, tatlısına dek; özel bir davet gibi, yaptığım her şeye büyük özen gösterirdim. Evin duvarları arasında geçen tartışmalar, yemeklerin lezzeti kadar önemliydi. Politika, sanat, edebiyat, şiirde 'en son', 'en yeni' olan her şey burada konuşulurdu. Süksemde hepsi rol oynadı sanıyorum. 'Rachele'nin evi' böylece Cortina'daki belli çevreler için 'exlusive' (özel) bir randevuya dönüştü. Bu işi, keyif aldığım sürece, üç yıl öncesine dek yaptım. Ama yoruldum artık. Dostları ağırlıyorum bundan böyle..."
       Hemingway ve Rachele'nin Cortina'sı yıllar içinde çok değişmiş. "İn" olan tüm yerlerin akıbetine uğramış çünkü Cortina. "Soylular, zenginler ve sanatçılar"ın ardından, "yeni zenginler" ve sınıf atlayan bir "orta sınıf" gelmiş arkadan. "Sonradan gelenler", şık butiklerin ve cafelerin olduğu "Corso İtalia" caddesinden ayrılmıyor şimdi ve her akşam "piyasaya" çıkıyorlar. En küçük metrekareye, en çok Hermes kemer, Vuiton çanta, Todd's mokasen ve Bulgari saatin düştüğü bir yer oluyor akşam saatlerinde "Corso İtalia".
      
Fiat'ın sahibi Agnelli'ler, Barilla makarnalarının sahibi Barilla'lar, Angelo Rizzoli gibi sanayiciler, Vittorio Gassman gibi sanatçılar yaz - kış hala Cortina'da randevulaşmaya devam ediyor ama 'kapalı devre' yaşadıkları evlerinden dışarı nadiren çıkıyorlar. Cortina'nın "kültür merkezi" olduğu eski günlerin anısına, kitap tanıtımları, antika, resim sergileri de yapılıyor zaman zaman. Ve bu randevularda buluşmak üzere, siyasetçiler, yazarlar ve gazeteciler Cortina'ya gene şöyle bir uğrayıp, gelip geçiyorlar.
       Dağ turizmini sevenler için Cortina'yı ilgi odağı yapan asıl neden, kışın hiçbir pisti tekrarlamadan kayabileceğiniz uzun kayak pistleri ve 7 - 8 saatlik uzun yürüyüş ve tırmanma parkurları. Alpler'i tanıyanlar, Cortina'yı Kitzbuhel, St. Moritz, Zermatt gibi benzerleri içinde, en güneşli ve en açık vadi diye tanımlıyor. Yaz ya da kış, günler hep uzun oluyor burada. 2000 - 2500 metre yükseklikteki dağ kulübelerinde güneşlenirken bile; en iyi "Cabarnet" şarapları ile en sofistike ev makarnalarını buluyorsunuz ayrıca.
       30 km. ötede, Avusturya sınırında ise, bira medeniyeti ile birlikte başka bir dünya başlıyor.



Yazara E-Posta: cerrahoglu@milliyet.com.tr

Yazarlar