Hasan Cemal

Hasan Cemal

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

"Türk - Amerikan dostluğu önemlidir; Türkiye ve Amerika, birbirlerine ihtiyacı olan iki ülkedir."Çerçeveyi böyle çizmişti.Bu çerçevenin içi tümüyle artılardan mı oluşuyordu? Hiç anlaşmazlık konuları yok muydu?Elbette vardı, olacaktı.Tersi zaten düşünülemezdi.Ancak, bu çerçeveye damgasını vuran ya da genel olarak içini dolduran yine dostluktu. İki ülkenin birbirlerine duydukları ihtiyacın devam ediyor olmasıydı.Nitekim bu çerçeve, Beyaz Saray'da dün sabah yapılan bir saatlik Erdoğan - Bush görüşmesiyle bir kez daha kendini belli etti.Hem Başbakan hem Başkan, iki ülke ilişkilerinin önemini belirttiler, 'stratejik ortaklık'tan, ilişkiden söz ettiler. Ve buluşmadan 'memnun oldukları'nı açıkladılar.Şaşırtıcı değildi bu hava.İlişkiler, 1 Mart tezkeresi sonrasında inişe geçmişti. Sonra bir ara toparlanır gibi olmuş, tekrar sarsılmıştı. Bush yönetiminde Erdoğan hükümetine dönük soru işaretleri çoğalmış, güvensizlik uç vermeye başlamıştı.Ama sonra özellikle Ankara'nın çabalarıyla zarar kontrolü uygulanmış ve atılan bazı adımlarla ilişkiler bir 'kriz'e girmeden tekrar yükselişe geçmişti.Washington'da AKP ile hükümetine bazı açılardan beslenen kuşku ve güvensizliğin, soru işaretlerinin tümüyle ortadan kalktığı söylenemez.Bunlar devam edecek. Ama aynı zamanda dost ve müttefik iki ülkenin yakın ilişkisi -ya da Erdoğan'la Bush'un dün belirttikleri stratejik ortaklık da- devam edecek.Neden öyle?Dünkü Beyaz Saray buluşmasında hangi konuların kısaca da olsa ele alındığına şöyle bir bakın. Örneğin Kıbrıs, PKK ve Kuzey Irak, Türkiye ve Avrupa Birliği ya da Türkiye'ye yabancı sermaye yatırımları...Bütün bu konularda Türkiye açısından 'Amerikan desteği'nin önemi, ağırlığı göz ardı edilebilir mi?..Sanmıyorum.Veya Amerika'nın penceresinden bakın. Büyük Ortadoğu Projesi, Suriye, İran, Irak, Afganistan... Bu konularda yol almak isteyen Amerika acaba Türkiye'den vazgeçebilir mi? Böyle bir coğrafyanın yüreğinde oturan istikrarlı, demokratik ve güçlü bir Türkiye'yi göz ardı edebilir mi Amerika?..Bunu da sanmıyorum.Başbakan Erdoğan'ın belirttiği gibi, iki ülkenin birbirlerine hiç kuşkusuz ihti-yacı var.Bu devam edecek.Nitekim, Beyaz Saray buluşmasından sonra yapılan açıklamalar, bu durumu bir kez daha açıklığa kavuşturdu.Her iki taraf, kendi önemsedikleri konuları ön plana çıkardılar. Başbakan Erdoğan özellikle Kıbrıs'ın, PKK ve Kuzey Irak'ın, Afganistan'ın altını çizdi.Başkan Bush açısından Büyük Ortadoğu Projesi'ydi, (Bu çerçevede Türkiye'nin demokratik liderliğinden söz etti) İran, Suriye ve Irak'tı önem taşıyan.Evet, Ankara'yla Washington'un bu konulara, özellikle Suriye'ye ve -eskisi kadar olmasa da- bir ölçüde İran'a tıpa tıp aynı bakmadıkları malum.Olabilir.Ama bu farklılıklara bakarak Türk - Amerikan ilişkilerinde felaket senaryoları yazmak da gerçekçi olmaz. Yakın dostluklar, stratejik ilişkiler, Türkiye'yle Amerika'nın her konuda ille de aynı paralelde düşünmelerini, davranmalarını gerektirmez, gerektirmiyor.Eşyanın tabiatına da terstir bu.Başbakan Erdoğan'la Başkan Bush'un Beyaz Saray buluşması, iki ülke ilişkilerinin daha olumlu bir seyre kavuşması ve dostluk çerçevesinin içinin daha çok dolması yönünde ileri bir adım sayılmalı.Ama burada durmak yanlış olur.İki ülke arasındaki sorunların, yanlış anlamaların birikmesini bundan sonra engellemek gerekiyor. Her iki başkentin bu açıdan yapması gerekenler var. Belki burada Ankara'ya şimdi daha çok rol düşüyor.Klasik soru:Ziyaretin bilançosu nedir?Erdoğan'la Bush'un Beyaz Saray buluşmasında artılar ağır basıyor. Ya da olumlu bir bilanço söz konusu... h.cemal@milliyet.com.tr Başbakan Erdoğan salı günü Ankara'dan Washington'a uçarken yaptığımız sohbette iki noktayı özellikle vurgulamıştı: