Yalım Erez'in güvenoyu şansı... Zorlanmaya başladığını gösteren işaretler çoğalıyor. Belki başlangıçta da öyleydi ama görmezlikten geliniyordu. Politika kulisinde,
güvenoyu alamaz diyenlerin sayısında bir iki gündür artış var. Kapalı kapılar arkasına bakınca, güvenoyunun boşlukta sallandığı söylenebilir.
Yalım Erez'in güvenoyu şansı... Bu konuda Erez'in zorlandığını gösteren işaretler çoğalıyor. Politika kulisinde son bir iki gündür
güvenoyu alamaz diyenlerin sayısında artış var. Belki işin başında da öyleydi ama görmezlikten geliniyordu.
Yarın ne olur bilinmez tabii.
Ama bugün için durumun özeti böyle. Söylenenlere değil kafaların arkasında yatanlara bakınca, güvenoyu konusunun hala boşlukta sallandığı söylenebilir.
Yalım Erez'in güvenoyu şansı daha çok iki partiye bağlı:
Fazilet ve
CHP...
Güvenoyuna açılan kapının anahtarları,
Tansu Çiller daha baştan hayır dediğine göre,
Deniz Baykal'la
Recai Kutan'ın elinde.
CHP'nin koşullarıysa belli:
(1) Yeni hükümette bakanların partiler arasındaki dağılımı, milletvekili sayısına bakılmaksızın, eşit sayı ve ağırlıkta olsun.
(2) Bazı istisnalar dışında yeni hükümette eski bakanlar yer almasın.
(3) Yeni hükümete partiler, yalnız bakan vermekle yetinmeyip, kendi kurumsal kimlikleriyle katılsın.
Baykal dün bu koşullarını Yalım Erez'e tekrarladı. Erez bunları iki ortağa,
Yılmaz'la
Ecevit'e kabul ettirebilir mi? Ettirebilse, iş biter, Fazilet'e de ihtiyaç kalmadan yeni bir hükümete kavuşur Türkiye...
Mümkün mü?
Uzak ihtimal.
Yılmaz'ın kurmaylarından biri dün şöyle diyordu:
"ANAP'ın milletvekili sayısı 137. CHP'nin ise sadece 55. Şimdi bu iki parti aynı hükümetin çatısı altında eşit sayıda bakana sahip olabilir mi? Olmaz öyle şey."
Geriye Fazilet kalıyor.
Fazilet neye evet der?
"Ilımlı bir kaç Fazilet Partisi milletvekili"nin hükümete alınmasıyla yetinir mi? Yani Erez hükümetinde
sığıntı bir parti olmayı içine sindirebilir mi? Yoksa bir büyük koalisyonun ağırlıklı ortağı olmayı mı tercih eder?
ANAP'lı kurmay şöyle dedi:
"Fazilet'ten birkaç milletvekili hükümette yer alabilir. Ancak kendisini bir koalisyon ortağı olarak görmek istiyorsa, bu iş yaş... O zaman DSP su koyar. Ayrıca ANAP olarak bu bizim de işimize gelmez. Çünkü Fazilet'e karşı olan oyları kaybederiz."
Fazilet neyi tercih eder?
Bu açıdan, dünkü yazımda da belirttiğim gibi, Fazilet Partisi kulisinde değişik eğilimler çarpışıyor. Kimileri, birkaç bakanla da olsa bir seçim öncesi hükümete katılmanın doğru olacağını söylüyor. Fazilet'in biraz fazla DYP'nin gölgesinde kaldığını, kendi politikalarını üretemediğini düşünenlerin görüşleri şöyle özetlenebilir:
"Doğru Yol'un destekçisi, çanakçısı bir parti konumuna düşüyoruz. Kendi dilimizi kaybetmeye başladık. Yüzde 21 oyla meşru sayılmıyorum, sistemin dışına itiliyorum. Olmaz böyle şey.
28 Şubat'ı artık bitirmek şart. Askerle kavga olmaz! Bir seçim öncesi şöyle ya da böyle girelim hükümete... Bloklaşmaları bitirelim. Devlet açısından sakıncalı parti izlenimini silmemiz lazım Fazilet olarak..."
Bu görüşe karşı olanlar da var.
Yani radikaller...
"Hükümete bir sığıntı olarak girilemez!" diyorlar. "Böyle yaparsak, 28 Şubat'tan beri söylediklerimizi yalamış oluruz; 28 Şubat'ın uzantısı haline geliriz" diye ekliyorlar. "28 Şubat konusunda muhalefet bayrağını Çiller'den kapmanın artık zamanı geldi" diye konuşuyorlar.
Fazilet'in içinde ve dışında, partiyi böylesine
radikal çizgiye getirmek isteyenler de var.
Hangi eğilim ağır basar?
Biraz daha beklenebilir.
CHP lideri Baykal diyor ki:
"Fazilet evet derse, iş biter. Yalım Erez hükümetinin CHP'ye ihtiyacı kalmaz. Bu ülkeye muhalefet de gerekli. Biz de muhalefetteki yerimizi alırız."
Yine aynı soru:
Fazilet evet der mi?
Neye?
Bir kaç bakanlığa...
Yani
sığıntı ortaklığa...
Dün kulisin nabzı öyle atmıyordu. Esintiler, Fazilet'in "birkaç ılımlı bakanlık"la yetineceğine işaret etmiyordu. Doğru Yol'u kızdıracak, Çiller'le köprüleri atacak oluşumlardan kaçınmak isteyen bir hava vardı Fazilet'te...
Kaldı ki, DSP lideri Ecevit'in görüşünü değiştirdiği "Fazilet'ten ılımlı bakan alma" formülüne de karşı çıktığı belirtiliyor.
Bu durumda yılbaşı ertesini bekleyeceğiz. Ancak yazımın başında da belirttiğim gibi Yalım Erez zorlanmaya başlıyor. Belki Erez yola çıkarken de öyleydi ama görmezlikten geliniyordu, kimbilir...
Yazara E-Posta: h.cemal@milliyet.com.tr