Hasan Cemal

Hasan Cemal

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Ne oluyor, Fransa'da laiklik mi elden gidiyor?.. Şeriat devleti tehlikesi mi kapıda?..
Sanmıyorum.
3 milyon 700 bin Müslümanın yaşadığı Fransa'da laikliğin dimdik ayakta kalacağı konusunda kimsenin kuşkusu yok. Devlet ve toplum düzenini din temeline, hele 'İslam şeriatı'na dayandırmanın düşü bile kolay görülemez bu ülkede...
Peki, o zaman türban, başörtüsü yasakları niçin gündeme gelmiş durumda? Cumhurbaşkanı Chirac'ın telaşı neden?
Her kafadan bir ses çıkıyor.
Ortalık toz duman.
Çünkü duyarlı bir konu.
Çetrefil ve de çok boyutlu olan bu konunun daha uzun süre tartışılacağı kesin. Ayrıca sonuçlarının yalnız entelektüel düzeyle sınırlı kalmayacağı anlaşılıyor. Fransa'nın gerileceği, özen gösterilmezse bazı bakımlardan ülkede çatışmacı ortamların uç vereceği akla geliyor. Etkilerinin de önce Almanya'ya, bazı Avrupa ülkeleriyle AB'ye, hatta Türkiye'ye kadar uzanacağı söylenebilir.
Acaba Fransa neyin tedirginliğini yaşıyor? Fransız sistemini neyin hayaleti rahatsız etmeye başladı?
11 Eylül hayaleti mi?
Bin Ladinizm mi?
Yeşil faşizm mi?
Demek istediğim şu:
Soğuk Savaş sonrasında radikal İslam kendi başına bırakıldı. Batı, Komünizm'in çöküşünden sonra yeşil totalitarizmi kendine herhangi bir tehdit olarak görmedi. Çünkü Berlin Duvarı'nın, Sovyetler Birliği'nin çöküşüyle birlikte kendi derdinin noktalandığını, İslam'daki radikalizmin ona zarar vermeyeceğini düşündü.
Ama yanıldı.
11 Eylül'le birlikte hiç de öyle olmadığını acı biçimde anladı. Bin Ladinizm dünyanın en yoksul ülkesinde, Afganistan'da yuvalanmış, Suudi Arabistan'dan finansmanını ve beyin gücünü sağlamış, Almanya'sında, Fransa'sında altyapısını oluşturmuş, insan gücünü yetiştirmiş, sonra da gitmiş İkizleri vurmuştu.
Önce Amerika ayaklandı.
Savaş ilan etti.
Yalnız Bin Ladinizm'e, küresel teröre karşı değil, aynı zamanda onu besleyen, sulayan kaynakları da kurutmaya karar verdi. Ama bunun da İslam'a, dine karşı bir savaş olmadığının altını çizdi.
Şimdi Fransa da aynı yolda mı?
Bin Ladinci kafaların Fransa'daki 3 milyon 700 bin Müslüman nüfusun içinde çoğalmasını önlemeyi, küresel teröre ya da 'yeşil faşizm'e karşı mücadelenin bir parçası olarak mı görmeye başladı? Radikal İslam'ın, köktendinciliğin Fransa'da toplumsal barışa ciddi ve yakın bir tehdit oluşturduğu noktasına mı geldi? Dün İkiz Kuleler'e vuran, yarın Eyfel Kulesi'ne niye vurmasın diye mi düşündü?
Olabilir.
Ülkeyi türban yasağının eşiğine getiren arka plandaki nedenlerden biri de bu. Ama tabii tartışma yaratan soru da bu noktada uç veriyor: Fransa gibi bir ülkede de bununla mücadele yolu türban yasaklarından, yasakçı zihniyetlerden mi geçiyor?
Anlaşılan öyle.
Türban yasağı üniversite öncesi eğitim kurumlarına, okullara geliyor. Sadece devlet okulları yasağın kapsamına girecek. Bu arada devlet hastanelerinde de geçerli olacağı belirtiliyor. Türkiye'deki uygulamaya göre çok sınırlı bir yasak söz konusu...
Ama bu durumun Fransa'yı şimdiden germeye başladığı görülüyor. Beklenenin tam tersi sonuçlar alınması ve giderek ülkede Müslüman düşmanlığı havasının yaratılarak Bin Ladinizmin değirmenine su taşınabileceği akla gelen olasılıklardan biri...
Bizim bir deyişimiz vardır, bu pilav daha çok su kaldırır diye. Fransa'da açılmakta olan türban yasağı yolu da öyle. Daha çok yazıp çizeceğiz anlaşılan...