Hasan PULUR
İSMET Binark, görevinin başına döndü...
İsmet Binark, Devlet Arşivleri Genel Müdürü'dür.
Bu hükümetin, kurulur kurulmaz yaptığı işlerden biri, İsmet Binark'ı görevden almak olmuştu...
* * *
BİR hükümetin bir memuru görevden alma hakkı yok muydu?
18 Ağustos 1997'de şöyle yazmıştık:
"Bir siyasi iktidarın, kendi politikasını yürütecek, o politikalara yakın yüksek memurlara ihtiyacı vardır, İçişleri, Dışişleri Bakanlığı, ekonomi müsteşarlığı gibi; aynı ihtiyaç bazı genel müdürler için de düşünülebilir. Yani iktidarların, bu gibi bürokratları değiştirmesi olağan karşılanabilir. Ama iktidar değişikliği bir kıyıma dönerse ya da senin adamın gitsin, benim adamım gelsine dönüşürse, bunu olağan karşılamanın imkanı yoktur."
* * *
PEKİ bir devletin Arşiv Genel Müdürü neden değiştirilir?
O tarihte bunu sormuş ve şöyle devam etmiştik:
"Ya beceriksizdir, bilgisizdir, tembeldir, ya da yolsuzluk yapmıştır.
Hayır, bunların hiçbiri yoksa ve de gerekçe gösterilmeden yerinden alınıyorsa bunun bir tek anlamı vardır; partizanlık."
* * *
İSMET Binark'ın
"partizanlık"a kurban gittiği de açıkça ortadaydı, çünkü bilim adamları Binark'ın yaptığı işleri şöyle özetliyorlardı:
"İsmet Binark'ın göreve geldiği 1992 yılında, Hazine - i Evrak'ın kurulduğu 1846 yılından başlamak üzere, 146 yılda tasnif edilip araştırmaya açılabilen belge sayısı toplam 20 milyon civarında iken, bu sayı, 1997 yılı itibarıyla 50 milyona çıkarılmıştır.
Yine 146 yılda 613 katalog hazırlanabilmiş ise son beş yılda bu sayı 3131'e çıkarılmıştır. Bu dönemde Osmanlı arşivinin otomosyonu konusunda büyük ilerlemeler kaydedilmiş, konu ile ilgili araç gereç ve malzeme alımı ile personel eğitimi tamamlanmıştır. Halen Osmanlı Arşivi'nde 2 milyon civarında belgeyi ihtiva eden 107 adet katalog bilgisayar ortamında hazırlanmıştır. Osmanlı devletinin çeşitli dönemlerini kapsayan 2 milyon belgeye ulaşım saniyeler mesabesine indirilmiştir. Yine bu dönemde katalogların birer sureti Ankara'da araştırmacıların hizmetine sunulmuştur."
* * *
O tarihteki yazılarımızın hiçbirine hükümetten ilgili bakanlıktan cevap gelmedi, çünkü biz soruyorduk:
"Böyle bir uzmanı görevden almanın gerekçesini açıklayın!"
Açıklayamadılar, çünkü açıklayacakları gerekçe yoktu, belki bir gerekçe vardı ama, onu da açıklayamıyorlardı, herhalde açıklasalar Binark'ı değil kendilerini yaralayacaklardı.
Sonunda İsmet Binark, Danıştay kararıyla görevine döndü.
Keşke hükümet
"hatadan dönmek fazilettir" deyip, Binark'ı kararname ile göreve başlatsaydı.
Ama nerede o feraset!
* * *
TAM yazıyı noktaladık, televizyondan bir haber:
"İçişleri Bakanlığı, valilerin kulüp ve dernek başkanı olmalarını yasakladı."
Aynı gün
(19.11.1997) biz de köşemizde şöyle yazmıştık:
"Bir şehrin valisinin, o şehrin futbol takımının başkanı oluşu kurallara aykırı değildir; lakin Van'daki son örnek, bu durumun kurala aykırı olmasa, hatta bu konuda kural olmasa bile, sakıncalı olduğunu ortaya koydu.
Vali, hem devletin temsilcisi, hem de Van kulübünün Başkanı...
Valinin iki şapkası var, ama ikinci şapkası, yani kulüp başkanlığı, birinci şapkasını etkiliyor, Van kulübünü savunurken, devletin, diğer kulüpleri koruması gerektiğini de unutmak zorunda kalıyor.
O halde yapılacak olan nedir?
İhtiyaç yeni bir kuralı gerektirmektedir; o da valiler, kulüp başkanı olamaz, kuralını getirmek..."
* * *
HANİ şeyimize cila sürenlerden olsaydık, ortaya çıkıp
"Biz neymişiz be abi!" diye caka satmamız işten bile değildi...
Öyle ya, biz yazıyoruz, İçişleri Bakanlığı da hemen gereğini yapıyor!
Oysa her şey
"Akıl için yol birdir" deyiminden geçiyordu.
Yazara EmailH.Pulur@milliyet.com.tr