Hasan PULUR
TELEVİZYON yorumcusu, enflasyon yorumu yapıyordu:
"Enflasyon yüzde 93'ü buldu, ama medyanın, gazetelerin, televizyonların bu hükümete verdiği kredi devam ediyor" diyordu.
Yani kısacası,
"Enflasyon yüzde 93, başka bir hükümet olsaydı, yer yerinden oynar, kıyamet koparırlardı, bu hükümet var diye susuyorlar" demeye getiriyordu.
* * *
TABİİ, onun, bunun, şunun hakkında konuşup ahkam kesme hakkımız yok, sadece kendimiz için konuşabiliriz.
Bizim hiçbir hükümete, ne kredi açacak gücümüz var, ne de niyetimiz...
Ama şunu açık söyleyelim ki,
"Hacı'lı, Bacı'lı hükümet" yerine, bu hükümeti tercih etmişizdir.
Ama bu tercihimiz, susup oturmak, yüzde 93 enflasyonu sineye çekmek anlamına gelmez.
Eğer yüzde 93 enflasyon karşısında anında tepkimizi gösterememişsek, bunu
"alışkanlığımıza" bağlayabilirsiniz, enflasyona o kadar alıştık ki, onu hayatımızın bir parçası, eskilerin deyimiyle
lazım - ı gayri müfarik'i saymaya alıştık...
* * *
NE zamandan beri mi?
Rahmetli Turgut Özal'ın
"Benden başka enflasyonu durduracak kimse yok!" diye ortaya çıkışından bu yana...
Merhum, ipe sapa gelmez işler yapar, gömlekle askeri birlik denetler, teftiş eder,
"Böyle şey olmaz!" diyenlerle de
"Alışırsınız, alışırsınız!" diye dalga geçerdi.
Toplum bunlara alışamadı ama, ruhu şadolsun, enflasyona alıştı...
* * *
AMA nasıl alıştı?
Enflasyonu düşürmek üzerine öyle güzel masallar dinledi ki!
İlk masal enflasyonun tarifiydi:
"Enflasyon hayat pahalılığı demektir. Enflasyon zam demektir. Zam olduğu sürece enflasyon var demektir. Şunu iyi anlamamız gerekir; zamlar hayat pahalılığını doğurur. Enflasyonu durduramadığımız sürece zamlar da durmaz, hayat pahalılığı devam eder. Biz bundan dolayı son üç yıldır her gün enflasyonun Türkiye'nin en büyük problemi olduğunu tekrarlayıp durduk. Bunu millete anlatmak için her türlü yolu denedik. Enflasyonu, yani hayat pahalılığını durdurmak en önemli gayemizdir."
* * *
İKİNCİ masal, fakir, fukaranın enflasyondan nasıl korunacağı üzereneydi:
"Enflasyonu azaltmadan durumun düzeleceğini iddia edenler, en büyük sahtekarlardır. Çünkü dünyada bunu yapabilmiş hiçbir ülke, hiçbir devlet, hiçbir hükümet yoktur."
* * *
SIRADA enflasyonu yüzde 10'a düşürme masalı vardı:
"Enflasyonu yüzde 10'un altına düşüremezsek, fakir, fukaranın durumu daha da kötüye gider. Enflasyon yüzde 10'un altına düşerse fakir, fukaranın durumu hızla düzelecektir. Nitekim 1970'li yılların başını düşünürsek, o yıllarda enflasyon nispeten düşüktü ve 1960'lardan gelerek, 1970'lerin başına kadar yüksek enflasyonlu yıl hemen hemen hiç yoktu. Bundan dolayı o yıllarda dar gelirli bilhassa işçi ve memurun durumu gittikçe düzeldi ve 70'lerin başında araba ve ev alabilecek duruma gelmişti. Fakat ondan sonraki yıllarda enflasyon arttığı için, memurun ve işçinin hayat standardı gittikçe gerilemiş, hayat pahalılığı gittikçe artmış ve bugünkü sıkıntıların içine düşmüştür. Bu bakımdan enflasyonun mutlaka ve mutlaka yüzde 10'un altına düşmesi gerekmektedir."
* * *
EVET, bunları ve daha nice benzer masalları hep dinledik,
"Masalcı Babamız" da ruhu şadolsun
Özal'dır, onun ömrü enflasyonun düştüğünü görmeye yetmedi, bizler de bu masallara alıştık...
* * *
ŞiMDİ sırada Özal'ın çömezleri var, purolarını yakıp, sefalarına bakarken sallıyorlar:
"Enflasyon benim özel meselem, ya ben onu yiyeceğim, ya o beni yiyecek!"
İnşallah!
Yazara EmailH.Pulur@milliyet.com.tr