Yazarlar Hişt sen, 'bana ne' deme!

Hişt sen, 'bana ne' deme!

31.10.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Hişt sen, 'bana ne' deme!

Hişt sen, bana ne deme

Umur TALU

Biliyorsunuz (bilmek zorundasınız!), Uzakdoğu'da başlayan para ve borsa krizi, şu "mutlu global gezegen"de, art arda devrilen iskambil kağıtları gibi her yeri sardı.
Belki bazılarınızın daha derinden izlediği bu krizi anlatacak değilim. Zaten sayfalar ve ekranlar dolusu anlatılıyor.
Görmemişsinizdir diye bir "gazete haberinin dili"ni paylaşmak istiyorum.
Önceki gündü. "Sam Amca" portresinin parmağını size uzatan hali ya da hastane duvarlarında işaret parmağını ağzına götürmüş hemşire resmi vardır ya, işte öyle "uyaran" bir şeydi:
"Borsada oynamayanlar
'BANA NE' DEMESİN
Çünkü;
Borsalarda yaşanan kriz sadece hisse senedi ile oynayanları etkilemiyor. Borsa aniden düşünce piyasa durgunlaşıyor, kimse yatırım yapmıyor, işsizlik artıyor. Borsadan kaçan para döviz, bono ve faize yöneliyor. Onlar yükselince pahalılık oluyor."
İşte böyle ve vay anasını sayın seyirciler!
Yalan mı? He valla, doğru ki ne doğru!
. . .
Ankara'dan dönüyordum. Uçakta cep telefonunu son ana kadar açık tutan, İngiliz olduğunu öğrendiğim bir işadamı vardı. Telefonunun uçak için risk olabileceğini söyleyince, "Son ana kadar" borsaları izlemek ve bazı müdahalelerde bulunmak istediğini belirtti.
Helal olsun dedim içimden; çünkü o sırada, bindiğimiz uçağın bir gün önce, kabin basıncı düşerek "havada arızalandığı"nı ve mecburen, kalktığı limana indiğini "haberler"den duymuş olmanın endişesini taşıyordum.
Nerde benim endişem, nerde onunki.
Benimki alt tarafı "ölüm korkusu"ydu, onunki "para korkusu".
. . .
"Bana ne deme, sıra sana da gelecek"
cinsinden haberin demesi oydu ki, "Ulen kerata. Borsada oynamıyorum, param yok, kaybetmedim diye sevinip durma. Nah kaybetmedin! Borsada oynayanların kaybettiği para, sana işsizlik, pahalılık olarak dönecek."
Haftalardır izliyorsunuz ki, borsa rekordan rekora koşup anormal kazandırıyor (Sadece bizde değil).
Hatta belki de, milli gurur milli borsanın, dolar üstünden yılda yüzde 30'dan fazla kazançla pek parlak olduğunu duyup gururlanmışsınız da.
Fakat, aynı esnada işsizlik ve pahalılığın da maşallahı var.
Borsa yükselirken de kaybedenlerdenseniz, "Yahu bari borsa düştüğünde bir tesellim olsun gari" demeye hakkınız yok, çünkü, "Bana ne deme" diye bağırıyorlar, yine "kaybedeceksin".
TV reklamında borsaya giden "Eczacı Bey" var ya... Kapısına "Borsadayım" diye tabela asıyor, mahallenin "dinozor" ihtiyarları dırdır edip duruyor.
Mesela o ihtiyarlarsınız: "Eczacı Bey" borsada kazanırken de kayıptasınız, o kaybederken de kayıptasınız.
O iki adım atıp oturduğu yerde kazanırken de siz oturduğunuz yerde kaybedensiniz, o kaybederken de siz yine yamuluyorsunuz.
Her "hal ve kar"da, ne haliniz kalıyor, ne karınız oluyor.
Ve bunu size "ekonominin yasaları"yla izah edip duruyorlar.
Yalan mı? He valla, heç yalan olur mu!
Dünyada her gün yaklaşık 3 trilyon dolar o kapıdan o kapıya, paradan para kazanmak için koşturuyor. ABD'li iktisatçı James Tobin, "Ya erenler, bunun binde 5'ini vergilendirelim" diyor. O binde 5, bir yılda bütün yoksul ülkelerin dış borcunu kapatabilecek bir meblağ. Zengin ülkeler reddediyor.
"Ülkeler" yerine "insanlar" da diyebilirsiniz.
İşte, "ekonominin yasaları" böyle.
Siz, bazılarınız, hep kaybedensiniz.
Yalan mı? He valla!




Yazara Email umur.talu@milliyet.com.tr