İhtilalcilerle buluşma

       Kıvılcımın ateş aldığı yer JUL binası. Belgrad'da bizim sefaretin tam karşısındaki JUL binası, yani Yugoslav Solu Partisi'nin, yani kasap namıyla maruf Miloşeviç'in eşi Mira Markoviç'in başkanlığındaki parti binası.
       Özgürlüğe susamış Sırp halkı ayaklandığında, polisin davranışını test etmek için, önce JUL binasını yakıyor. Orasını yerle bir ediyor. Bakıyor ki, polis hiçbir müdahalede bulunmuyor, o zaman parlamento binasına yürüyor.
       Dün Belgrad Büyükelçimiz Ahmet Acet ile konuşuyorum. Gördüklerini film şeridi gibi, yalın biçimde anlatıyor. Yangınlar bittikten sonra, o da sokağa çıkıyor ve halkın arasına karışıyor. Kolay değil, bir ihtilale tanıklık ediyor. Herkes mutlu, herkes coşku içinde.

Miloşeviç'e güven mektubu

       Acet'in tanıklığı, sadece önceki gün başlayan ihtilalle sınırlı değil. Büyükelçi olarak iki önemli siyasal tanıklığı daha var. Biri Miloşeviç'le, diğeri bugünkü ihtilalin liderleriyle görüşmeleri.
       Ahmet Acet, Belgrad'a büyükelçi olarak atandığında, güven mektubunu Miloşeviç'e veriyor. O törende ne oluyor?.. Ahmet Acet:
       "98 Kasım'ında güven mektubunu sunmak için gittiğimde, benimle yarım saat konuştu ve Ankara'ya mesaj gönderdi.
       Batı'nın kendilerini yanlış anladığını ve hor gördüğünü söyledikten sonra, Türkiye'ye yakın dostluk duyguları beslediğini ve kendisine yardım edilmesini istedi. Siyasal açıdan anlaşmak mümkün değil. Ama, ikili görüşmede çok yakın davrandı. Benim görüşmemden kısa süre sonra Kosova patladı. Zaten o görüşmede Kosova savaşının sinyalini verdi."
       Resmi görüşmelerde uzlaşır gibi görünen, ancak uygulamada tam tersini yapan biri Miloşeviç.

İhtilalciler umutsuzdu

       Ahmet Acet'in diğer ilginç deneyi, ihtilalcilerle ya da muhalefet liderleriyle buluşması.
       Muhalefet liderleri zaman zaman Belgrad'daki büyükelçilerle bir araya geliyor ve onlara son bilgileri aktarıyor. Bunların sonuncusu, seçimden önce bir yemekteki buluşma. Ahmet Acet:
       "Bütün muhalefet toplanmıştı. Bugün seçimi kazanmış olan Kostunitsa da vardı. Hem o, hem diğerleri müthiş bir karamsarlık içindeydi. Seçimi kazanıp kazanamayacağını bile tahmin etmiyordu. Seçimlere hile karıştırılacağında hiç birinde en küçük bir kuşku yoktu. Halkın harekete geçebileceği de tartışıldı. Ama, orada da umutlu değillerdi."
       Ankara Demirel ve İsmail Cem aracılığıyla, Miloşeviç'i defalarca uyarıyor. Nafile!.. Diktatörlük insanın kanına bulaştı mı, kanı sonunda yine halk temizliyor!..


Yazara E-Posta: ydogan@milliyet.com.tr