Bodrum’a aşığım tamam da ben Mazhar Fuat Özkan’ın şarkısındaki Bodrum’a aşığım... ‘Duygu, biraz duygu bütün istediğim buydu. Biraz deniz biraz uyku, bütün istediğim buydu...’

‘Eller havaya’cılar için Bodrum cennet. Ama bir de benim gibi Bodrum’da cenneti huzuru, sakinlikte arayanlar var...

Cennetim Cennet Koyu’nda

Kendi cennetimi, Cennet Koyu’ndaki Juju’da buldum.

Zeytin ağaçlarının gölgesinde, masmavi deniz, bembeyaz kumsal... Dört dörtlük bir mutfak ve aynı özende servis. Tertemiz tuvalet, pırıl pırıl soyunma kabinleri ve duşlar.

Haberin Devamı

Ee bu da yazılır mı, pek tabii tuvaleti, soyunma kabinleri temiz olacak demeyin; nereye gitsem leş gibiydi!

Hepsi bir yana, Bodrum’da popüler bir plajda, üstelik de tam sezonun ortasında insanlarla et ete olmamaktan daha büyük lüks var mı acaba?

Mekan geniş ve iyi planlanmış. Haliyle kimse kimseyle temas etmek zorunda değil.

(Juju’da da akşamüzeri partileri düzenleniyor ve ünlü DJ’ler gelip müzik yapıyormuş ama ben denk gelmedim o yüzden ayrıca mutluyum.)

Türkbükü’nün pis denizinde sadece bir şezlonga 175 TL alan büyük otellerden sonra Juju gerçekten içinde bulunduğu koyun adına yakışır bir işletme olmuş.

Ha, merak ediyorsanız lahmacunu da 50 değil, 30 TL hem de tadı efsane...

Sebastian kıyamet yeri gibi

‘Hadi eller havaya, oturmaya mı geldik’ tatilcileri için de bir öneride bulunayım:

Hande Yener ile Berksan’ın yaz başında ortak açtığı Sebastian Beach Club, bu yaza damgasını vurmuş. Mekan gündüzleri plaj; akşamüzeri kulübe dönüyor ve iğne atsan yere düşmüyor. Benim “vay vay vay, burada neler oluyor!” diye uğradığım akşam, Hande Yener de oradaydı ve insanlar içeri girebilmek için kapıda kuyruk olmuştu.

Hele de Yener DJ kabinine geçip ‘Kış Kış’ şarkısını söylediğinde içeride kıyamet koptu. Ben dışarı çıkarken eminim kapıda birileri, içeride bir kişilik yer açıldığı için seviniyordu.

HEYBELİ’DE MEHTABA ÇIKMAK
Mehtap yoktu o akşam ama büyük bir heyecan vardı Heybeliada’da. Milliyet Cadde yazarları her gün bir masa etrafında oturup yazılarını yazmıyor.
Her birimiz başka başka yerlerde hayatı yaşıyor, günün sonunda yazılarımızı gazetemize ulaştırıyoruz.
Yayın Yönetmenimiz Ali Eyüboğlu dedi ki, “Bir akşam buluşup hem hasret gidermenin hem de biraz iş konuşmanın vakti gelmedi mi?” Toplandık, Heybeliada’ya yola çıktık. Yıllar var ki gitmemişim...
Buluşmamız, sevgili yazarımız, Merit Otelleri Yönetim Kurulu Başkanı Reha Arar’ın ev sahipliğinde Merit Halki Palace’ta gerçekleşti. 1800’lü yılların sonunda inşa edilen ve iki kez yangın geçirmesine rağmen büyük bir saygıyla, aslına sadık kalarak restore edilen Merit Halki Palace’ı görür görmez yine kendime söylendim.
Sadece yarım saat!
İstanbul’a sadece yarım saat uzaklıkta böyle bir vaha varken neden buralara gelmem de Moskava’ya kültür turuna gitme hayalleri kurarım! Tabii ki gideceğim Moskova’ya, Gorki Müze Evi’ni de göreceğim ama ben daha Heybeliada’daki Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Müze Evi’ni görmemişim ki!
İnsan elinin altındakinin kıymetini gerçekten bilmiyor. Moskova biraz beklesin. Şimdi ilk hedefim, bir hafta sonunu Merit Halki Palace’te geçirip, yeşilin ve doğanın tadını çıkarmak. Heybeliada’yı kiliselerinden limanlarına gezecek, İsmet İnönü’nün evini görecek, ‘Toplum için sanat’ anlayışına sahip Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Müze Evi’nde vakit geçirip, onlarca eserin kaleme döküldüğü ‘an’da kalacağım.
Bisiklete binecek, yürüyüş yapacak ve biraz nefes alacağım...

Haberin Devamı