İstanbul’dan niyet okumaya kalktık.. Başbakan’ın 2023 vurgusundan yola çıkarak olasılıkları sıraladık.. Başbakan’ın aklından geçen, 2023 yılına başkan olarak girmek dedik..
Planı, programı, siyasi senaryosu bu..
Bu sebeple, haziran seçimi milat olacak diyor..
Yine yüzde 47’yi bulursa düğmeye kuvvetli basacak.. Başbakan da gizlemiyor zaten..
Türkiye’nin ilk başkanı olmak istiyor..
Bunun yeni tarafı ne derseniz; şu..
Bütün hesaplar 2012’ye göre yapılıyordu.. Şimdi 2014’e göre yapılıyor..
Çünkü 2012’de başkan olan iki dönem seçilse bile 2023’ü yakalayamıyor..
Dün bunları yazdık..
Bugün Ankara kulisinin içine daldık..
Aman Allah..
2014 üzerine çeşitlemeler almış başını gitmiş..
2014’te sadece ‘başkanlık’ seçimi olmayacakmış, milletvekili seçimi de olacakmış..
Yapmayın ya..
Daha 2011’i görmeden 2014’ün hesabı yapılır mı?
Valla AKP cephesi yapıyor..
Diyorlar ki; madem yapı değişecek, madem başka sisteme geçilecek o halde Meclis’in de yeni sisteme göre kurulması gerekiyor..
Yani!..
Başkanlık seçimiyle milletvekili seçimi bir arada olacak.. Belki senato da..
Başka türlüsü olmaz diyorlar; biraz yeni sistemden biraz eski sistemden olmaz.. 2011 milat, 2014 makas atlama..
*
Peki dedim vekiller bu işe evet der mi?
AKP’liler güle oynaya dermiş!.. Üç yıllarını doldurmuş olacaklar, özlük haklarını kazanacaklar, bir yıl daha duracaklarına Erdoğan’ın rüzgârıyla seçime girmeleri işlerine gelirmiş..
*
Senaryo güzel de bunu iki şey bozar..
BİR: CHP’nin yüzde 30’u bulması veya aşması..
İKİ: Yüksek Seçim Kurulu’nun Cumhurbaşkanlığı seçimi için 2012’nin Ağustos ayını işaret etmesi..
Anayasa değişikliğinin yetişmemesi hali!.
*
Ankara’dan son not: Dediler ki; İstiklal Marşı’nın bestesinin değiştirilme çalışması bile yeni Türkiye’ye, yeni düzene, yeni sisteme hazırlıktır..
Türbanlı milletvekili
Anayasa profesörü Serap Yazıcı başlattı, Nazlı Ilıcak sürdürüyor..
Kampanya şu..
Yeni Meclis’te başörtülü (veya türbanlı) vekil olsun..
*
Ben de diyorum ki..
Bu iş özel sektörden başlasın.. İslami holdingler öncülük etsin.. Etkin kadrolarını türban takan kadınlara açsınlar..
Türbanlı kadın uçağa binsin, iş gezisine çıksın, toplantıya katılsın, iş yemeğine gitsin..
Türbanlı kadın iş hayatında da özel hayatta da erkekle kendini eşit hissetsin.. Bu işler erkeklerin tekelinde değildir diye haykırsın.. Türban taktığı için öyle günün her saatinde her yere girip çıkamaz denilmesin..
Evde oturmayı kader olarak, zorunluluk olarak görmesin.. Boyun eğmesin..
Erkekler gibi veya başı açık kadınlar gibi yaşamın her alanında olsun.. O zaman buyursunlar Meclis’e de gelsinler..
Başımızın üzerinde yerleri var..
Bu dediklerin olmaz, bize uymaz, aile yapısı kaldırmaz, sadece birkaç isim Meclis’e girsin yeter deniliyorsa..
O zaman kıyafet olmuyor, simge oluyor..
Bir eylem de siz yapın..
Star’dan Ahmet Kekeç; ‘aslanlar gibi bir yürüyüş de yargılanan yandaş gazeteciler için bekliyoruz’ demiş..
Kimden?
Bizden, pazar günü yürüyüş yapan gazetecilerden..
Önden siz buyrun..
Bir eylem de siz yapın, öncülük edin.. Özgür basın susturulamaz.. Basın özgürlüğü engellenemez yazılı dövizler hazırlayın..
Yandaş medyanın en anlı, en şanlı, en keskin isimleri.. Mesela Fehmi Koru, Mustafa Karaalioğlu, Emre Aköz, Mümtaz’er Türköne öne geçsin..
Ellerinde dövizlerle baskılar bizi yıldıramaz sloganı atarak Taksim’e kadar yürüsünler..
Sizin gibi yapmayız..
Vallahi de billahi de arkanızda oluruz..
*
Denemeye değmez mi?
Hadi, bu pazar yapın..
