İktidar partisinin bu süreci tek başına götürmek istediği ortada.. Kürt açılımı döneminde de benzer bir yol izlemişlerdi..
Gazetecilerle, yazarlarla, çizerlerle, sanatçılarla, sporcularla, STK’larla bir araya gelinmiş.. Meclis’teki partiler sürecin dışında tutulmuştu..
BDP dahil..
Muhalefet gidişatı kenarda izlemişti..
Habur faciasına kadar.. Orada frene basıldı, proje askıya alındı..
*
İktidarın o projede muhalefete ihtiyacı yoktu diyelim ama bu projede var.. Muhalefet devreye girmezse ‘barış süreci’ süreç olmaktan çıkar..
Muhalefet katkı yapmazsa yolun sonuna varılmaz..
Şu aşamada, PKK’nın çekilme sürecinde muhalefete ihtiyaç olmayabilir.. Sonunda MİT ile PKK pazarlık yaptı, şeklini şemailini ayarladılar..
Esas mesele bundan sonrası.. Bundan sonra demokratikleşme hamlesi başlayacak..
Bu yürütmenin işi değil, yasamanın işi..
İktidar partisi ne yapmak istiyorsa, neyi ne şekilde değiştirmek istiyorsa Meclis’te yapmak zorunda..
*
Peki iktidarın planı ne?
Bilinmiyor..
KCK Yürütme Konseyi üyesi Duran Kalkan, Ruşen Çakır’a söylemiş..
‘AKP’nin henüz bir çözüm planı gözükmüyor, bu biçimde yürütemez süreci. MHP-CHP karşısında zorlanmasının altında bu yatıyor’ demiş..
Bu süreç ‘üç aydır kimse ölmüyor’ edebiyatıyla yürümez.. 1999’da da silahlar susmuştu.. 1999’da da PKK sınır dışına çıkmıştı..
2004’e kadar neredeyse çıt çıkmadı..
Sonra!.
O kadar geriye gitmeyelim..
2010 referandumundan önce de silahlar susmuştu, 2011 seçimlerinden önce de..
Silahın susması meseleyi çözmüyor, susan silah bir gün patlıyor..
Ne lazım?
Silahların bırakılması..
Bunun için de anayasal yasal adımların atılması.. Çözüm planının net biçimde ortaya konulması.. Muhalefetin desteğinin aranması lazım..
En azından CHP’nin.. Zor olacağını sanmıyorum çünkü ana başlık belli; demokratikleşme..
Yapılacaklar da belli!..
Sadece Kürtlere, sadece PKK’ya lazım değil, hepimize lazım.. Üniversiteye adım atan gençlere lazım, hakkını aramaya çalışan işçiye, memura lazım.. Dayak yiyen, şiddete maruz kalan kadına lazım..
Vay Kemalist vay!..
23 Nisan nedeniyle Ordu Valisi koltuğunu 5. sınıf öğrencisi kıza bırakmış.. Valilik makamına toplanan öteki öğrenciler sormuş, küçük vali yanıtlamış..
‘Okul kıyafeti ne olacak?’ diye sormuşlar..
Küçük vali şöyle demiş; ‘okul kıyafetinin tek tip olması daha iyi. Çünkü çocuklar herkesin önünde farklı kıyafetler giyecekler. Parası yetmeyen çocuklar ise her gün aynı kıyafeti giydiklerinde diğer çocuklar onlarla dalga geçebilir..’
*
Ne diyecekler şimdi bu çocuğa..
Serbest kıyafeti devrimcik, formayı statükocuk ilan etmişler verip veriştirmişlerdi..
11-12 yaşındaki kızın bu sözlerini okuyunca şöyle mi derler..
Vay Kemalist vay!..
Yoksa..
Darbeci, askerci, tek tipçi, faşist düşünceli diye mi bağırırlar!..
‘Business’ta içki yasağının nedeni
THY Yönetim Kurulu Başkanı içki yasağına değinirken 28 yolcuya alkol alıp taşkınlık yaptıkları için kelepçe taktıklarını söylemiş..
Sonra da sormuş..
İlla uçakta içeceğim ısrarı nedir?
Demek ki; altı alan hariç ‘business’ta içki servisinin kaldırılmasının nedeni bu..
28 kişinin taşkınlık yapması..
THY bu yıl kaç yolcu taşımış?
39 milyon..
Yani 39 milyon kişiden sadece 28’i taşkınlık yapmış..
Yüzde kaç eder?
Peki, bu 28 kişi nereye uçuyormuş
Erzurum, Kayseri, Trabzon, Adana, Maraş, Konya, Samsun, Antep, Urfa.. Hangisine..
İçki servisi bu uçuşlarda yasaklandı da..
Bodrum’a uçuşta serbest, Antalya’ya serbest, Dalaman’a serbest, İzmir’e serbest..
Anlaşılan bu hatlarda taşkınlık olmamış ki yasak konulmamış..
Çıkan sonuç bu..
