Ekranları kaplamışlar konuşuyorlar.. Ne mi diyorlar?
Türkiye’nin demokratikleşmesini istemeyenler referandumda ‘hayır’ diyenlermiş!..
Daha da ötesine gidiyorlar..
İmralı sürecine, barış sürecine karşı çıkanlar onlarmış!..
Kimmiş onlar?
Referandumda hayır oyu veren yüzde 42..
15 milyon 878 bin kişi mi?
Böyle bir genelleme yapmak ayıp..
Oy verme hakkı olan 15 milyon kişi savaş mı istiyor?
Silahlar susmasın mı diyor..
Bunu siyasetçiler söylese anlarım.. Yine de anlamam ama ‘siyasetendir’ der geçerdim.. Bu sözleri kendini ‘stratejist’ olarak adlandıranlar söylüyor..
*
Referandumda ‘hayır’ diyenlerdenim.. Anayasa değişikliğinin demokratikleşmeyle ilgisinin olmadığını çok yazdım, söyledim..
Adına barış süreci mi dersiniz, ateşkes mi dersiniz, eylemsizlik mi dersiniz, ne derseniz deyin, ellerin tetikten çekilmesi çabasını destekliyorum..
Benim gibi ‘hayır’ oyu veren milyonlarca kişi de destekliyordur.. Benim gibi düşünüyordur..
Bir insanın çatışma ortamı sürsün, gencecik insanlar ölsün demesi için manyak olması lazım..
2010 referandumunda ‘hayır’ demekle, ‘evet’ demekle bu işin ilgisi yok.. Ekranda ilişki kurmaya çabalayanların amacı başka..
Düşünce terörü yaratmak.. PKK’yı bahane ederek başka konuların konuşulmasının, tartışılmasının önünü kesmek..
Yeni anayasa paketi öncesi susan Türkiye yaratmak..
*
İki buçuk yıl önceki anayasa değişikliğinin amacı neydi?
Yüksek yargıyı yeniden yapılandırmak.. Anayasa Mahkemesi’ni , HSYK’yı, Yargıtay’ı, Danıştay’ı..
Gerisi bonustu..
‘Hayır’ diyenler yüksek yargının bugünkü haliyle dizayn edilmesini yanlış buldular..
Eski hali rezaletti ama yeni hali de demokratik değildi..
Sıkıntılıydı..
*
Üstünden iki buçuk yıl geçti.. İktidar partisi o gün yaptığı yanlışı görmüş olmalı ki, yüksek yargıyı sil baştan ele almak istiyor..
Komisyona önerisini sundu..
Buna ne diyecekler?..
İktidar ‘hayır’cılarla aynı çizgiye geldi.. Hayır diyenlere hakkını teslim etmiş oldu..
Yeri gelmişken şu notu da düşelim.. Getirmek istediği yapı daha demokratik mi?
Değil..
Rant ekonomisi geri gelmiş!
Başbakan’a en yakın gazete böyle yazıyor..
Başlığı çakmışlar..
Rant ekonomisine dönüş..
Haber şöyle başlıyor; yorum haber diyelim..
“Ekonomi yönetiminin retorik bahanelerine rağmen açıklanan her rakam Türk ekonomisinin tersine yapısal dönüşümünü ortaya koyuyor”
Hükümet adamları, kendilerinden önceki hükümetlerin rant ekonomisine teslim olmasından şikâyet etmiyor muydu?
Biz farklıyız demiyorlar mıydı?
Meğer kendileri de rant ekonomisine dönmüş..
Başka söze gerek var mı?
Askerin çalıştayı
Silahlı Kuvvetler, yanı ordu, ‘çalıştay’ düzenlemiş.. Askeriyeyi ilgilendirmeyen, sivil toplumu ilgilendiren bir dizi karar almışlar..
Kürtçe isimler geri verilsin demişler, ders kitaplarındaki aşırı milliyetçilik törpülensin demişler, Kürtçe kullanımı ve öğretimi kolaylaştırılsın demişler.. Yer adlarında hızla geriye dönülmeli demişler..
Askerler böyle demiş..
Veya askerlerin de olduğu çalıştayda bu karar çıkmış..
*
Eskiden olsa.. Eskiden böyle bir çalıştay yapıldığı ortaya çıksa..
Askeri vesayet denirdi..
Şimdi denmiyor.. Tam tersi..
Siz memursunuz, memur diye bağıranlar..
Size mi kalmış ders kitaplarında ne yazacağı diyenler..
Türkiye’yi yıllardır tahakküm altına aldınız diyenler..
Bugün..
Askerlik dışı alanlarda görüş bildiren TSK’ya övgüler düzülüyor..
Niye?
Demokrasi penceresinden bakarak niyesini söyleseler de anlasak..
Dün ile bugün arasındaki farkı..
