Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İç içe, yan yana yaşasak da, kız alıp versek de, akrabalık ilişkimiz olsa da, etle tırnak gibiyiz dense de galiba Türklerle Kürtler birbirlerini yeterince tanımıyor..
En azından Kürtlerin bir kesimini..
Daha açık söyleyeyim, Güneydoğu’da yaşayanların duygularını, düşüncelerini, yaşama bakışlarını, bireysel taleplerini bilmiyoruz..
Onları tanıdığımızı söyleyemeyiz..
* * *
PKK’ya katılanları..
Dağı tercih edenleri hiç bilmiyoruz.. Pazar pazar bu satırları niye mi yazdım.. Hürriyet’ten Eyüp Can’ın aktardığı şu anı beni çok düşündürdü..
Çok etkiledi.. Birlikte okuyalım..
* * *
İkisi de ODTÜ öğrencisi. Biri kız, diğeri erkek, ikisi de Kürt. Öğrencilik boyunca yedikleri içtikleri ayrı gitmemiş. Aynı kampusta birbirlerine dokunmadan tam dört yıl süren çok derin bir dostluk kurmuşlar.
Biraz platonik, biraz utangaç bir aşk bile yaşamışlar.
Mezuniyet günü gelmiş çatmış.
Erkeğin hayali diplomat olmak, kız hayalsiz...
Aslında bir hayali var ama o güne kadar cesaret edip hayatta en sevdiği erkeğe bile söyleyememiş. Diplomasını aldığı gün tüm cesaretini toplayıp arkadaşının kulağına eğilmiş...
“Ben bu akşam Ankara’dan ayrılıyorum.”
“Nereye?”
“Dağa...”
* * *
Hangi duygudur o insanları dağa çıkaran? Güneydoğu’da yaşayan, parasız pulsuz, işsiz güçsüz gençleri biraz anlayabiliyor insan..
O havayı soluyarak büyüyen..
Kendinden büyüklerin dağa çıkışını gören.. Sırasını bekleyen çocukları anlayabiliyor insan..
* * *
Peki büyük kentlere gelip, iyi okullarda okuyanlara..
İyi bir meslek sahibi olma fırsatı, iyi bir hayat sürmeyi yakalayanlara..
Doktor olup, mühendis olup, mimar olup, öğretmen olup dağa çıkanlara ne diyeceğiz?
* * *
Onları hiç tanımıyoruz..
Eyüp Can haklı.. 30 yıl terörle mücadele etmiş ülkede PKK’nın ne olduğunu anlatan doğru dürüst 30 kitap yok..
Hele bir hayattan yola çıkarak PKK’yı anlatan kitap hiç yok gibi ..
Aliza Marcus’un Kan ve İnanç adlı kitabı var.. Avrupa’dan gelerek dağa çıkan, üniversiteyi bitirdikten sonra Bekaa Vadisi’ne koşanlarla konuşarak yazdığı için çarpıcı..
Yeterli değil..
* * *
Mesela Öcalan büyük kentlerden gelenlerin, üniversiteyi bitirdikten sonra PKK kampına koşanların bir bölümüne ajan muamelesi yapmış..
Bir kısmını sorgulatmış..
Öldürtmüş..
Çatışmalara, baskınlara yollamış..
Bir bölümü büyük hayal kırıklıkları yaşamış.. Pişman olmuş.. Ama geri dönememiş..
* * *
Diplomat olmak yerine dağa çıkan kız da onlardan biri mi acaba!..
PKK ona da ajan muamelesi çekmiş midir?
Yaşıyor mudur?
Yaşıyorsa mutlu mudur?
Beklediğini bulmuş mudur?
Büyük bir hayal kırıklığı içinde yıllarını mı geçiriyordur?
Onlarca soru çengeli..
Sorulması gereken soruların çengeli.. Konuşulması gerekenlerin..
* * *
PKK, PKK’ya katılanların hayatları üzerinden anlatılmaya başlandığı zaman, dürüstçe, korkmadan, taraf tutmadan, propaganda yapmadan yazılmaya başlandığı zaman..
Bilin ki bu mesele çözülmeye başlamıştır..
Bilin ki Türkiye normalleşiyordur..
İyi pazarlar!..