Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Şöyle 10 sene önceye gidin.. İstanbul’a kar yağınca hayat felç olurdu..
Günlerce çile çekerdik..
Bırakın tuzlamayı, yollardaki eriyen kar bile kaldırılmazdı..
Çekilen eziyeti ne siz sorun ne ben yazayım!..
Çabuk unuttuk..
Belediyenin ‘Kar Kaplanı’ denen araçlarını gördükçe o günler bir daha yaşanmaz diyorduk..
Kar Kaplanı deyip geçmeyin.. 80 kilometre hızla bir seferde 40 kilometrelik alanı tuzlayabiliyor..
Belediye de bu işe az yatırım yapmadı..
İBB’nin elinde karla mücadele için 870 araç, 2 bin 406 personel varmış..
Bu ekibe kar mı dayanır.. Bütün ana yollar vızır vızır akar..
*
Pazartesi sabahı böyle düşünüyorduk, öğlen itibariyle kar başlayacak diyorlardı ama kimin umurunda..
İBB hazır olduğunu çoktan ilan etmişti..
O halde telaşa gerek yoktu.. Telaşlanmadık da..
*
Kar beklenen saatte beklenen bölgelere geldi.. Beklenen bölgelere diyorum, İstanbul’un her yerine yağmadı.. Bazı yerlerde atıştırıp geçti, bazı yerlerde bastırdı..
Topu topu iki saat sürdü.. Yol kenarlarında üç dört santimi buldu..
Sonra ne oldu?
Olan şu; Kar Kaplanları mantar çıktı..
Niye mi?
Koca köprü trafiğe kapatıldı.. Belediyenin otobüsleri köprüyü geçemedi, insanlar o ayazda Boğaziçi Köprüsü’nü yürüyerek geçmek zorunda kaldı..
Evet evet; yürüyerek..
Kaplanlar da kartallar da, 870 araç da, 2 bin personel de fayda etmedi..
Yürü Allah yürü!
*
Hadi insaflı olalım, rüzgâr, tipi, şiddetli kar yağışı, soğuk köprüyü felç etti, araç geçişine izin vermedi diyelim.
Peki, metrobüse ne oldu?
Özel yolu var, bütün yükü çekmesi lazım.. Çekemedi, havlu attı..
Efendim Haliç’ten yukarıya doğru yokuş ya.. Orayı çıkamamışlar..
Çıkamayınca seferler iptal..
Halk metrobüs yolunda tabanvay!
Akıllarına gelmemiş herhalde, Kar Kaplanlarını çağırsalardı!..
Bundan tezi yok, metrobüs duraklarının girişine ‘güzel havalarda güneşli havalarda çalışır’ yazılı levha assalar iyi olacak..
Karlı havalarda en güvenli ulaşım toplu taşımadır diye düşünenler ağzının payını aldı da..
Bir daha denemezler.. Metrobüse bel bağlamazlar.. Uzak dururlar..
*
Gerçek şu..
İstanbul’a doğru dürüst kar yağmadı, yağmadığı halde, kent beyaz bayrak çekti..
Boyası döküldü, havası söndü..

Haberin Devamı

‘Zararlı haberleri’ sayfaya koyma
Size küçük bir sır vereyim..
İktidara yakın gazeteleri açın hangi olaya, gelişmeye, demece yer verilmemişse, o mühim demektir.. Hoşa gitmemiş demektir.. Telaşlandırmış da diyebiliriz..
Mesela İstanbul kara teslim oldu ya..
İnsanlar Boğaz Köprüsü’nü yürüyerek geçti, metrobüs çalışmadı falan.. İktidara yakın duran gazetelerde bu haber yoktu..
İstanbul’a kar yağdı haberi var; ama haberin altı İBB’nin basın bülteni.. 28 noktada buzlanma erken uyarı sistemi kullanıldı, 255 güzergâhta tedbir alındı falan filan..
Nerede o tedbirler?
Demek ki; özel yolu olan metrobüsün çalışmaması sıkıntı yaratmış!..
*
Bu ilk değil.. Aynı gazeteler Çevre ve Şehircilik Bakanı’nın ‘Trabzonsporumuza şampiyonluğun verilmesi için ince ince çalışıyoruz’ sözlerini de kullanmamışlardı..
Biliyorsunuz ortalık ayağa kalktı, Fenerbahçe açıklama yaptı, gazeteler, televizyonlar günlerce bu konuyu işledi, internet ortamı patladı, ama o gazeteler görmezden geldi..
Herhalde iktidara zarar verir düşüncesiyle olsa gerek..
Bakan’a sansür!
Metrobüse sansür!
*
Konuştuğunuz zaman basının ne kadar ilerlediğini, eskiye oranla çok daha özgür olduğunu söylerler.. Panellere falan gidip anlatıyorlar..
Ama sadece anlatıyorlar..
*
Şimdi diyeceksiniz ki; televizyonlar var, başka gazeteler var, sosyal medya var, yüzlerce site var, facebook var, twitter var, var oğlu var..
Artık herkesin anında haberi oluyor, gizleseler ne olur gizlemeseler ne olur?
Haklısınız..
Ben ‘Demirperde’ günlerinden kalan zihniyetin hâlâ sürdüğüne dikkat çekmek için bu satırları yazdım..
Haber alma özgürlüğü rafa kaldırılıyor manasında değil..
Bir de bizleri beğenmeyip gazetecilik dersi vermeye kalkıyorlar ya biraz da onun için..

Haberin Devamı

Gerçek mağdur pes etmedi, emekli oluyor
Erzurum’dan söz açılınca aklıma rekortmen müdür geldi..
Görevden alınma rekortmeni..
Milli Eğitim Müdürü Fevzi Budak’tan söz ediyorum..
Üfürükten değil, gerçek mağdurdur!..
11 kez görevden alındı, 11 kez mahkemeyi kazandı, görevine döndü..
Hayatı mahkeme kapılarında geçti..
Davayı kazanıyor, koltuğuna oturduğu gün görevden alınıyordu.. Bir, iki, üç, dört..
Altı, yedi olunca alıştı..
Makama eşyasını taşımamaya başladı.. Nasıl olsa bir günlüğüne gidecekti..
11 kez aynı şey oldu.. Oturdu, kalktı; oturdu, kalktı..
En son Kars’a atanmıştı, oradan Ankara’ya çekilmiş..
Bu kez ses etmemiş, dava açmamış!
Yoruldu mu diye baktım, yorulmamış emekliliği gelmiş..