Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Türkiye’nin kötü bir huyu var.. Çok hızlı gündem değiştiriyor günlerce onunla yatıp onunla kalktığı meseleleri bir anda çöpe atıyor..
Atmakla kalmıyor, unutuyor..
Daha bir hafta on gün önceye kadar manşetler IŞİD’di.. Adamlar hilafet ilan etti, devlet kurduklarını açıkladı; iplediğimiz yok..
İki sınırda da komşumuz oldular; mesele eden yok..
Sağımız, solumuz Suriyeli dolu.. Her köşe başında avuç açan bir Suriyeli var.. Çoğu aç, çoğu açıkta..
Sayılarını, kim olduklarını devlet bile bilmiyor.. Çoğunun kaydı kuydu yok..
*
Çünkü..
İktidarın bir iki hafta içinde Şam Emevi Camii’nde Cuma namazı kılarak zaferini kutlamayı hayal ettiği günlerde, sınırımızı ardına kadar açtık..
Buyur ettik..
İktidar, daha doğrusu Davutoğlu, Esad patır kütür gidecek zannetti.. Gitti gidiyor, eli kulağında diye demeçler verdi..
Dört yıl mı oldu?
*
Bahçeşehir Üniversitesi’nin Suriye’deki son durum anlatan raporunu okudum.. Suriye’nin geleceğine ilişkin dört senaryoya yer veriliyormuş..
BİR: Tarafların anlaşması ve Esad’ın devre dışı kalacağı geçici hükümet kurulması..
Zor, hatta imkânsız.. Ayrıca, Suriye’de artık iki taraf yok, üçüncü taraf da var.. Esad- Muhalifler- İŞID..
İKİ: Esad’ın muhalifler tarafından veya Suriye ordusu tarafından devrilmesi..
Bu da zor görünüyor.. Suriye ordusu için mesele sadakat olmaktan çıktı, ölüm kalım meselesine döndü.. Kendi hayatlarını kurtarmaya.. Yenilirlerse kelleleri gidecek..
Deniliyor ki; muhalifler kazanırsa da sorun çözülmez aksine daha büyük kaos olur.. Muhalifler birbirine girer, şiddet artar, devlet aygıtı çökeceği için radikal örgütler hakimiyet sağlar..
ÜÇ: Tarafların birbirlerine askeri üstünlük sağlayamamaları..
Bugünkü durumun uzun süre devam etmesi.. Yani Suriye’nin fiilen bölünmesi.. Bizim bir milyon mülteciyle baş başa kalmamız..
Dört: Esad’ın ülkenin kontrolünü eline geçirmesi..
PYD ile işbirliği yapması.. Bir takım reformlar yaparak Batı’yı ikna etmesi.. Kısmen eski düzene dönelerek varlığını sürdürmesi..
*
Sayın Davutoğlu, hangi senaryonun gerçekleşmesini istersiniz.. Sizin beşinci, altıncı senaryonuz var mı?
Yoksa, aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık durumunda mıyız?

Haberin Devamı

Bu seçim hayat memat meselesi!

Haberin Devamı

Siyasetçiler için olabilir.. Adaylar olabilir.. Ama seçmenler için, yönetilenler için hayat memat meselesi olmamalı..
Son tahlilde seçimlerde dört yıl boyunca, beş yıl boyunca ülkeyi idare edecek kişileri seçiyoruz.. Niye hayat memat meselesi olsun ki..
Kötü yönetirlersek cemeresini çekeriz, bedelini öderiz o kadar..
Ama biz de öyle olmuyor.. Biz de iktidara gelenler ülkeyi yönetmek için gelmiyor, ülkeyi değiştirmek için geliyor..
Kendi ideolojilerine uydurmak, belli bir kalıba sokmak için..
*
Önceki akşam HDP’nin Cumhurbaşkanı adayı Demirtaş’ı dinledim.. ‘Çocuğumuzun geleceği için oy vermeliyiz’ dedi.. Yani hayat memat meselesi olduğunu söyledi..
Cumhurbaşkanı mı seçiyoruz rejimi mi oyluyoruz diyeceğim ama diyemiyorum..
Haklı.. Maalesef fiili durum bu..
Başbakan Cumhurbaşkanı olursa bambaşka bir Türkiye olacak.. Başbakan cumhurbaşkanı seçilmezse bambaşka bir Türkiye..
Eğitimden sosyal hayata kadar, çocukların nasıl yetiştirileceğinden, gençlerin nasıl yaşayacağına kadar her alanda belirleyici olacak..

Haberin Devamı

İki adayın farkı

AKP’nin adayı, rakibini küçümsemek için, halkın meselelerinden bi haber olduğu damgası vurmak için alaylı bir dille bunlar monşer ya dedi..
Çatı adayı, monşer sataşmasına cevap verdi; monşer azizim demek. Bana azizim dedilerse çok müteşekkirim.

‘Checks and balance’ın bizdeki adı vesayet!..

Demokrasinin yerleşik düzene geçtiği ülkeler, checks and balance sistemlerinin güçlü olmasıyla övünür..
Demokrasilerin tartanıdır.. Checks and balance sistemi kurumlaşmışsa o ülkede kökleri derinlere inen, sağlam temeller üzerinde yükselen demokrasi vardır..
Ne demek bu?
Kontrol ve denge demek..
Her şey sandık değildir demek..
Yani, yürütmenin denetlenmesi, kuvvetler ayrılığı ilkesinin kağıt üstünde kalmaması demek..
ABD’de başkanlık sistemi vardır ama kongre başlı başına bir güçtür.. Yargı tartışmasız son kaledir..
*
Onlarda öyledir de, biz de değildir.. Bizdeki iktidarlar hoşlanmazlar.. Güçler dengesiymiş, kontrolmüş, denetimmiş hiç sevmezler..
Onlar sevmeyince onların arkasında hizaya duranlar da sevmez tabii..
Anında vesayet damgasını yapıştırırlar.. En basit meselede bile.. Yürütmenin aldığı kararı mahkeme bozduğu an damgayı vururlar..
Yargı vesayeti..
İsterler ki, seçimle gelen dilediğini yapsın bütün kurumlar ram olsun..
Vesayet kelimesini çok sık duymanızın nedeni budur..