Kürt açılımı konusunda esaslı bir adım atılmadan şiddetli kavga çıktı..
İki lider..
İki parti kavga etse anlayacağım.. Birileri araya girer, ayırır veya taraflar kavga etmekten yorulur, bıkar usanır..
Vazgeçer diyeceğim.. Ama durum öyle değil..
Japon kalesini bilir misiniz? Dört beş kişi oynanır.. Herkesin kalesi ayrıdır.. Herkes herkesin rakibi.. Hem gol atacaksın hem gol yemeyeceksin..
Birisiyle anlaşıp, bir başkasını köşeye sıkıştırıp gol atayım derken satışa gelip, ihanete uğrayıp gol yemek de vardır işin içinde..
Siyasetteki kavga da Japon kalesi oyununa benziyor.. Şu anda herkes herkesle atışıyor, didişiyor..
* * *
Açılım başlarken CHP ile MHP, AKP’yle didişiyordu.. Hakarete varan sözcükler havada uçuşuyordu.. DTP sessizdi, AKP’ye yakın duruyordu..
Siyasi pozisyon ikiye iki gibi duruyordu.. Bu saflaşma Meclis’teki genel görüşmeye de yansıdı..
Mesela Başbakan, Türk’e laf çakmadı, Bahçeli ile Baykal’a fena yüklendi..
Bahçeli, hem Türk’e hem Erdoğan’a çattı.. Baykal da öyle..
* * *
Meselesinin sınırları tam çizilmediği, yol haritası çıkartılmadığı için açılımı herkes kendi açısından okumaya başladı..
Herkesin açılımı farklı olmuştu!.
* * *
Toplu kavganın nedeni bundandır..
DTP’nin İzmir turu ise bardağın taşması hadisesidir..
* * *
Bir anda AKP, DTP’yle de yumruklaşmaya başladı..
Başbakan, DTP konvoyunu terör örgütünün propaganda gezisine benzetti..
Tepki gösterenleri, taş atanlar için MHP’nin tahrikçileri demeye getirdi..
Türk, hem Başbakan’a kızdı hem Bahçeli’ye.. Bahçeli de hem Başbakan’a hem Türk’e..
Basitleştirerek tatlı tatlı anlatmaya çalışıyorum ama durum vahim..
Siz bizi İzmir’e sokmazsanız biz de sizi Diyarbakır’a sokmayız noktasında..
Biz Diyarbakır’a gideriz görürsünüz!
Biz de İzmir’e gideriz, görürsünüz!
Şeklinde..
* * *
Size bir şey söyleyeyim mi? Terörün en azgın olduğu dönemlerde bile siyasetteki kavga bu kadar ağır değildi..
Erkeksen bizim mahalleye gel muhabbeti hiç yapılmadı..
* * *
Kimse açılım zordur, sıkıntılıdır, zahmetlidir demesin..
Zor olduğunu biliyorum, itinalı olunmalı diyorum.. Baştan beri bilek güreşi havasında geçti, itina yoktu..
Habur girişinde de yoktu, hükümetin gündeme getiriş biçiminde de yoktu, muhalefetin karşı duruşunda da..
Hele hele DTP’nin Ege gezisinde hiç yoktu.. Habur’un sıcaklığı geçmeden, Ankara’daki kavga yatışmadan bu gezi şart mıydı?..
Provokasyon diyecekler..
O zaman şu günlerde zemin hazırlama, ortam yaratma..
* * *
Yazıya noktayı koymuştum ki televizyondan bir siyasetçinin sesini duydum.. Resmen bağırıyordu..
Böyle açılım olur mu ya!..
Domuz gribine çare bulundu..
Domuz gribi işi sarpa sarınca Başbakan talimatı verdi: Gündemden düşürün.. Pazar günü yazdım.. Daha da domuz gribi haberi yapmazlar dedim.. Birinci sayfaya koymazlar.. Bu ülkeye gelmemiş muamelesi çekerler..
Yanılmamışım.. Başbakan’ın talimatı hemen devreye girdi..
Sağlık Bakanlığı pazartesi ve perşembe günleri hastalık hakkında resmi açıklama yapıyor..
Pazar günkü açıklamasında 112 kişinin öldüğünü, 59’unun yoğun bakımda, 31’inin solunum cihazına bağlandığını açıkladı..
AKP’ye yakın gazetelere baktım.. Talimata uymuşlar, haberi minnacık hale getirip bir yerlere sıkıştırmışlar..
Yayımlamışlar ama görülsün istememişler..
* * *
Şimdi diyecekler ki panik yaratmamak için.. Ben de sorarım o zaman.. Bugüne kadar panik çıksın diye mi nal gibi veriyordunuz?
Aslında insanların gözüne sokulması gereken bilgi bu.. Tam tersi korksunlar ki daha fazla önlem alsınlar, daha dikkatli olsunlar, kendilerine daha iyi baksınlar..
Başbakan kızmasın diye domuz gribi haberlerini yok etmekle domuz gribi yok olmuyor ki..
