Meseleyi kısaca ve kabaca şöyle yorumlamıştım.. Referandumda evet veren kentler AKP’yi destekleyen yerlerdir.. Hayır diyen kentler AKP’den memnun olmayan çevrelerdir..
Bu tasnife karşı çıkıyorlar..
AKP karşıtları, korku şırıngasıyla hayır demiş ama evet diyenlerin evet deme gerekçeleri başkaymış!
Neymiş?
Dedikleri şu..
BİR: Daha fazla özgürlük talebi..
İKİ: Darbe anayasasının değişecek olması..
ÜÇ: Yargı bağımsızlığı..
Eğer hakikaten ‘evet’in gerekçesi bunlarsa karşımızda çok bilinçli seçmen var demektir..
Evet oyunu anlamlandırmış..
İçine mesajlar koymuş.. Körü körüne evet dememiş; salt iktidar destekçiliği yapmamış..
O mesajları iyi okuyalım..
*
Daha fazla özgürlük diyenler nerede?
Bingöl’de (yüzde 95’le) Erzurum’da (yüzde 86 ile) Bayburt’ta (yüzde 85’le) Gümüşhane’de (yüzde 78’le) Çankırı’da (yüzde 76’yla) Malatya’da (yüzde 75’le)..
Dur deyin..
Daha sayayım mı?
Evet oyunun birinci gerekçesi daha fazla özgürlükse..
Hoşgörü talebiyse..
İstediği gibi yaşamaksa..
O halde bu kentlere bir kez daha bakın..
Evet oylarını, evet çağrılarını iyi analiz edin!..
Bingöl yüzde 95 evetle, yeter artık demiş.. Bir şeyler değişsin!
Yaşamından memnuniyetsizliği ifade etmiş..
Hayret!..
Ayvalık etmemiş!..
*
Çankırı daha fazla özgürlük dediği yerde..
Muğla’nın daha az özgürlük demesi düşünülemez..
İzmir’in baskıdan bunaldığı, Erzurum’un hoşgörüden çatladığı da söylenemez..
Erzurumlu ‘daha fazla özgürlük’ diye evet vermişse, belki de Çanakkale gibi olmak istiyordur; Tekirdağ, Antalya, Mersin gibi!..
Oralardaki kadar özgürlük istiyordur.. Oralardaki kadar hoşgörü.. Oralardaki kadar sosyal yaşam..
Oralardaki insanlar kadar hür nefes almak!..
Olamaz mı?
Ölecem dedim ne oldi..
Temel hasta, kendini iyi hissetmiyor..
Her gelene ölecem diyor..
Yok be Temel diyorlar, turp gibisin..
Temel kararlı; vallahi ölecem diyor..
Yok yok bizi bile gömersin diye ısrar ediyorlar..
Temel ölüyor.. Vasiyetini açıyorlar, mezar taşıma şöyle yazın diyor..
Yazıyorlar da..
Ölecem dedim ne oldi!..
*
Prof. Dr. Şerif Mardin mahalle baskısı dedi..
Uydurma, yalanla dolanla milleti kandırma dediler..
Prof. Dr. Binnaz Toprak sahaya çıktı, Anadolu’yu gezdi, kaba kuvvete varan baskıyı belgeledi.. Mahalle baskısını örnekledi..
Yuh dediler..
Yalancı, iftiracı, düzenbaz, soysuz!
*
İstanbul’un göbeğinde, Tophane’de açılışı yapılan sanat galerilerine yapılan saldırıyı biliyorsunuz değil mi?
Açılışa katılanlara çekilen köteği.. Ulan soysuzlar hakaretini..
Temel yaşasa ne derdi?
Sen kimsin ya.. Bura benim partim..
Türk demokrasisinin özü budur..
Hatta illegal hareketlerin tarihi de budur.. Terörist eylemlerin tarihi de budur..
Bir adam vardır, o adamın kurduğu parti, örgüt, dernek vs..
Adam ölünce parti de kalmaz, örgüt de.. Aslında genellikle fikir de biter!..
*
İşte bu sebeple bizde sağlam demokrasi olmaz. O partiyi kuranlar, o fikir hareketini yaratanlar her şeyi kendilerine göre dizayn ederler..
İsterler ki benden sonra tufan olsun..
Özal gitti, ANAP bitti..
Demirel sonrası DYP?
Yok..
DSP, Ecevit’in DSP’si değil miydi?
Erbakan da bu parti benim partim dedi.. İki ayağım çukurda da olsa benim; taa 1970’lerden beri benim.. Fatih Erbakan açık açık söyledi; babamın partisi dedi..
Kimseye yar olmasın istediler..
*
Kimse karizmatik liderler sonrası böyle olur nutku atmasın.. Bu demokrasi sorunu..
Erbakan ben doğurdum ben öldürürüm tavrını koydu..
Eee, öldürdü de..
*
Ne oldu derseniz! Milli Görüş’ü fasa fiso yaptı.. Biz lider değiliz babayız anlayışına en kalıcı örneği verdi..
Bizde parti yoktur lider vardır sığınağına son tuğlayı koydu..
