Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Meclis Soruşturma Komisyon Başkanı şöyle düşünmüş olabilir..
Savcı, üzerine düşeni yaptı.. Rüşvet ve yolsuzluk iddiasının sivil ayağını sessiz sedasız kapattı..
Sanıkları mahkeme önüne bile çıkarmadan akladı..
Sıra bende!..
*
İyi de ne yapacak? Soruşturmanın siyasi boyutunu nasıl sessiz sedasız kapatacak?
Yayın yasağı koydurursam bu işi sessizce kapatırım diye düşünmüş olmalı!.. Bakanların komisyonda söyledikleri yayımlanmaz.. Muhalefetin soruları medyada yer almaz..
Hakkı Köylü, kendince uyanıklık yaptı, komisyonun sesini kesmek için mahkemeye giderek yasak koydurdu..
İşi hallettiğini zannetti..
*
Bu hamlesiyle tam takdir bekliyordu.. İyi iş çıkardın diye tebrik bekliyordu ki.. Mesele dallanıp budaklandı, büyüdükçe büyüdü..
Sonuç; yüzüne gözüne bulaştırdı..
Bir çuval inciri berbat etmiş oldu..
*
Niye mi bir çuval inciri berbat etti.. Söyleyeyim..
Aslında komisyon çalışmalarına iktidara yakın duran gazeteler, televizyonlar yer vermiyordu..
Yok sayıyorlardı.. İktidarın dayandığı taban ne olup bittiğini izleyemiyordu.. Karartma vardı..
Köylü’nün yasakçı tavrı soruşturmayı sağır sultana duyurdu..
Dikkatleri Meclis’e çevirdi..
Sadece yurtiçinde değil, yurtdışında da yankı buldu.. Türkiye’nin demokrasisi sorgulanır hale geldi..
*
Aslında soruşturmayı gizlemeye çalışan Köylü Türkiye’ye iyilik yaptı..
Niye mi?
Yasak kararına gösterilen tepki, Türkiye’nin sesi çıkmayan gariban Ortadoğu ülkesi olmadığını gösterdi..

Haberin Devamı

Yolsuzluk susturucu yapılmışsa demek ki var

Olan bitene objektif gözle bakalım mı?
Bir tarafın darbe girişimi, öteki tarafın yolsuzluk ve rüşvet operasyonu dedikleri hadiseye tepeden bakalım.. İlk günden beri tepeden bakmaya çalışanlardanım..
Mesele şu.. 2002 yılında kurulan kutsal ittifak 10 yıl sonra çatırdadı.. İktidar-cemaat evliliği sonlandı..
Nedeni güç kavgasıydı..
İktidar siyaseten güçlüydü ama cemaatte bürokraside, yargıda, poliste kısaca devlette güçlü olduğunu söylüyordu..
Araları bozulunca cemaat tarafı, yolsuzluk ve rüşveti takibe almış.. Reza Zarrab üzerinden operasyona girişmiş..
Dosyaları biriktirip 17 Aralık’ta patlattı..
Amaç, hükümeti sarsmak, istifaya zorlamaktı.. Dosyaları biriktirmelerinin nedeni buydu..
(İttifak sürseydi, aynı dosyalar açılır mıydı, aynı teknik takipler yapılır mıydı tartışma konusu!)
*
İktidar bu hamleyi darbe girişimi olarak adlandırdı.. Devletin içinde paralel yapı olduğunu iddia etti.. Bu yapıyı temizleyeceğini açıkladı.. Poliste, yargıda, Eğitim Bakanlığı’nda, Sağlık Bakanlığı’nda TÜBİTAK’ta, kısaca bürokrasinin her alanında bir dizi operasyon yaptı..
Başbakan’ın Başdanışmanı’na göre; hükümet tehdidin büyüklüğü karşısında hukuk dışına çıkmak zorunda kaldı..
*
Sonuç: bana göre..
Evet, cemaat hükümeti indirmek için atak yaptı.. Evet, devlet içinde paralel yapı iddiası çok ciddi.. Birçok davada olup biten bu yapının kanıtı gibi..
Ama yolsuzluk ve rüşvet iddiası da ciddi.. Cumhuriyet tarihinin görmediği büyüklükte..
İkisi de soruşturulsun..
*
İktidar kanadı diyor ki; 17 Aralık operasyonu yolsuzluk susturuculu bir darbe girişimidir..
Tamam işte, yolsuzluk var ki susturucu olarak kullanılmış..

Haberin Devamı

‘Siyasetin ahlakı bu’

Haberin Devamı

Muhafazakâr siyaset ahlakı üzerine bu ay içinde iki yazı kaleme almıştım..
Türkiye muhafazakârlaşıyor ama ahlaki değerler yücelmiyor demiştim..
Nedenini kısaca şöyle açıklamıştım.. Dinin ibadet boyutuyla ilgilenmiş, ibadet boyutu öğretilmiş, ahlaki boyutu görmezden gelinmiş. Din, oruç tutma, namaz kılma, zekât verme hacca gitmeyle sınırlandırılmış. Adil olma, dürüst olma, kibirli olmama, suskun kalmama gibi kısımlarına hiç girilmemiş..
*
Bu satırları kaleme aldığım hafta Hürriyet’te Ahmet Hakan, Gülen cemaatinden ayrılan Hüseyin Gülerce ile röportaj yapmıştı..
Hakan, hükümet rüşvete göz yumdu meselesi var diye sorunca, Gülerce; ‘Yüzde kaç diyor bunu Ahmet Bey. Siyaset hesap işi. Siyasetin ahlakı bu’ demişti..
Muhafazakâr siyaset ahlakını tanımlamıştı..
*
AKP Milletvekili Metiner’den benzer bir yaklaşım geldi.. Metiner ‘Yolsuzluk tamamen palavra değil’ diyen Başbakan’ın Başdanışmanı Mahçupyan’a çok kızmış..
Özetle; ‘içimizde yapmamız gereken eleştirileri uluorta yapmak istişare kültürüyle bağdaşmaz.. Yanlıştır.. Yolsuzluktan söz etmek partimize zarar verir’ demiş..
Ama en önemlisi, yolsuzluktan söz etmenin makama bağlılıkla bağdaşmayacağını dile getirmiş..
*
Yani makam sahibiysen dilini tutacaksın.. Demek ki; muhafazakâr siyasetin anlayışı bu!..