Önceki gün Radikal’de Cüneyt Özdemir şikayet etmişti.. ‘Evden işe 2 saat 15 dakikada gittim. Üstelik ortada trafiğin olması için hiçbir neden de yoktu’ diye yazmış..
Dün Hürriyet’te Ahmet Hakan aynı konuya girdi.. ‘Taksim’den Mahmutpaşa’daki gişelere iki saatte gittim. İstanbul çıldırtıyor’ demiş..
Bunlar daha iyi günlerimiz..
Her yer bina oldu.. Kent plansız programsız büyüdü.. Yatay büyüdü.. Bütün yükü kentin bir ucundan öteki ucuna giden iki yol kaldırıyor..
Kaldıramıyor tabii.. Güya otoyol, hep tıkalı, hep tıkalı..
TEM’deki gişelere doğru gidin, karşınıza yapımı süren devasa siteler, devasa bloklar çıkar..
Yol aynı yol..
O inşaatlara izni kim verdi?
*
Daha doğrusu şöyle soralım; İstanbul’un bu hale gelmesinden kim sorumlu? 1994’ten beri aynı zihniyet yönetiyor..
Hadi son 10 yıla bakalım.. Son 10 yıldır süren yapılaşma çılgınlığı, her köşe başına AVM kondurma merakı kenti bu hale getirdi..
Geziciler olmasa Taksim’in ortasına bile AVM yapacaklardı..
*
Kaç defa yazdım yine yazmakta fayda var.. Mecidiyeköy ile 1. Levent arası iki, iki buçuk kilometredir.. Her boşluğa mega yapılar dikildi.. İnşaatlar tam gaz..
Ya yol?
Bir metre yeni yol yapılmadı.. O izni verenler kentin yollarından, trafiğinden sorumlu değil mi? Binalar bitince fazladan on binlerce insan, binlerce araç gelecek..
Gelenler çıldırdıkça çıldıracak!
Barış sürecini kim formatlayacak?
Öcalan’ın barış sürecinin sürmesi için önerdiği formül bu..
Biraz bilmece gibi dursa da öyle değil..
Eski format şöyleydi.. Öcalan MİT görevlileriyle müzakere ediyor, sonra BDP’lileri çağırıp kararını iletiyor, onlar da İmralı’nın söylediklerini Kandil’e taşıyorlardı..
Bu sahne dokuz defa yaşandı..
BDP heyeti pazar günü 10. kez adaya gitti.. En kritik olanlardan biriydi..
Çünkü Kandil çekilmeyi durdurdu.. İktidara göre zaten çekilme olmamıştı.. Kuzey Irak’a geçişler göstermelikti..
*
Öcalan çare bulabilir miydi?
Onun da bulduğu formül şu..
Diyalog sürecinden anlamlı müzakereye geçiş istiyor.. Derinlikli müzakere öneriyor..
Bu ortamı devlet hazırlamalıymış..
Anlamlı müzakere tanımına siz de takıldınız değil mi? Laf olsun niyetine müzakere olmasın, sonuca gitsin anlamında söylüyor herhalde..
*
Format işi mühim.. Öcalan bir süre önce konumunun araçsal olmaktan çıkarılıp stratejik hale getirilmesini istemişti..
Başbakan’ın Başdanışmanı ‘hayal görme’ anlamına gelen cevap vermişti..
Anlaşılan barış sürecinin formata ihtiyacı var.. Bakalım kim formatlayacak?
Biliç’e hatırlatma: Bu lükse alışık değiliz
Pazar akşamı, son yılların en keyifli maçını izledik..
Hücumda defans yapan, 85 dakikada bile rakibe pres yaparak gol arayan Beşiktaş vardı..
Zevkten dört köşe olduk.. Skor tabii ki önemli ama Beşiktaş’ın savaşçı ruhu daha önemliydi..
Biliç’e helal olsun.. Dört haftada yeni bir takım yaratmış..
*
Biliç, Beşiktaş sosyalist olacak demişti.. Halktan aldığını futboluyla halka veren takım.. Dün Radikal’in başlığı güzeldi: Kusursuz sosyalist..
*
Biliç’e bir hatırlatma yapayım.. Biz, 90. dakikada bile gol bekleme, atak izleme lüksüne alışık değiliz.. Kaç yıldır maç hayatımız mide ağrılarıyla.. Takım iki sıfır önde olsa bile huzurumuz olmazdı.. Örneği çoktur; çünkü mutlaka bir terslik yaşanırdı..
Pazar akşamı kendimizi Real Madrid seyircisi gibi hissettik.. Lükse alışık değiliz demem bundan..
