Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Giderek, birbirini sevmeyen, saymayan, birbirine ters bakan toplum oluyoruz..
Biri ne derse öteki tam tersini söylüyor..
Biri ne söylese öteki düşünmeden taşınmadan inatlaşıyor..
Söylediğinin altında başka şeyler arıyor; başka manalar çıkarmaya çalışıyor..
Tersleşiyor.. Daha doğrusu tersleşmek istiyor..
*
Bir taraf için söylemiyorum; her taraf için söylüyorum.. Birbirimizi dinleme, anlama kabiliyetimizi yitirdik..
En basit meselede bile sözcükler eğrilip, bükülüyor siyasi kutuplaşmanın aracı yapılıyor..
Bu hal iyi bir hal değil..
*
Örnek mi? Bayramın ilk günü yazdım.. Bayram günü gidersiniz diye uyarayım; bizim mahallede makarna 50 lira dedim..
Sen misin diyen?
Bir okur yazmış..
Derdin ne?
Demiş ve eklemiş.. ‘Hadi Dünya başkanı seçilen Tobbaş’ı kötülemek için Trafik kötü kampanyası neyse, üstelik seçim yakın ve CHP aday belirlemeye çalışıyor. Yandaşlar alarma geçmeli.’
Cümleyi aynen aldım..
Makarna fiyatından çıkardığı sonuç bu..
Bu arada gönül verdiği Belediye Başkanı’nın soyadını bilmiyor..
Yazım hatası diyeceğim, değil, iki yerde Tobbaş yazmış..
Tobbaş değil, Topbaş..
*
50 liraya satılan makarna ile Topbaş’ın ne ilgisi var?
Yok tabii..
Kutuplaşma dediğim bu.. Karşı çıkacak ya; makarnanın 50 lira olmasını savunuyor.. Yeme kardeşim diyor; galiba kendi her gün yiyecek!..
Ucuz gelmiş olmalı..
Trafiği kötüleme kampanyası yaptığımızı iddia ediyor; belli kendi de bunalmış ki neyse demeyi ihmal etmemiş..
Trafik şıkır şıkır da medya biz abartıyoruz sanki..
*
Soru açık ve net.. Vicdanınızla yanıt verin.. İstanbul’un bu yaşanmaz halinden kim sorumludur?
O kenti 10 yıldır yöneten kişi..
O kenti 20 yıldır yöneten zihniyet..
Muhalefet değil herhalde.. Veya akşam saatlerinde trafik tıkansın diye yollara dökülen Geziciler palavrası da değildir..
*
Aslında bu pazar amacım tatil yörelerinden bahsetmekti.. Selimiye de, Bozburun da eskisi gibi değil.. Eskiden sadece denizi vardı, şimdi hizmet de var..
Kafeler, balık lokantaları dizi dizi.. Bayramda Selimiye yerli, Bozburun yabancı turist kaynıyordu.. Yelkenliyle gelmişler..
Adamlar ne zaman geleceklerini, nereye gideceklerini biliyorlar!.. Temmuzda gelip kavrulmuyorlar..
*
Tabii ikisi de daha köy.. Keşke hep köy kalırlar.. inşallah, tam şehir uygulamasından sonra merkezden imar planları yapılarak, dağa taşa ev olmaz..
Bu halleriyle dünya cenneti olarak kalırlar..
*
Laf lafı açıyor.. Bozburun’da berbere gittim.. Sohbet ediyoruz.. Dedim ki; sizin durumunuz kötü; Allah sizi cennette yaratmış; cennette yaşatıyor, ahrette cenneti beklemeyin..
Berber güldü..
Sen de bekleme abi..
Niye?
Sen de cenneti gördün ya!..
Güldüm.. İyisi mi sen güzel bir lokanta söyle dedim; cennette güzel bir akşam yemeği yiyelim..
Osman’a git dedi..
Gittim; masaya oturduk, garson abi sizi bekliyorduk dedi..
Hoppala.. Yer ayırtmadık, nerden biliyorsunuz diye sordum.. Berber haber verdi, masa ayırttı dedi..
Çevreme baktım, Osman’daki tek Türk masa bizdik..
Yemekler nasıl derseniz; çok memnun kaldık.. Mükemmele yakındı.. Yeri, servisi, ilgisi..
Eleştireceğim tek şeyi tabelası..
Osman diye ünlenmişsen tabelana neden Osman’s yazıyorsun..
‘s’ takısı olunca yabancılar daha mı çok geliyor?
Galiba öyle!..
Bu pazar da bu kadar..
İyi pazarlar; yarına, iş gününe bol enerjiler..