Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Doğmuş muydu? Kurşunlar annesinin bedenine saplandığında sekiz aylıktı..
Doğmamıştı..
Daha bir ayı, bir buçuk ayı vardı.. Hazırlanıyordu..
Doğduruldu..
Annesinin karnı yarıldı, dışarı çıkarıldı..
O zaman doğdu..
Doğdu sayılır, ciğerine hava gitti, hava girince ciğeri acıdı; ağladı..
Ağlayınca doğmuş sayıldı..
Gözlerini hiç açmadı.. Dünyaya bakmadı..
O zaman doğmadı..
Doğdu, doğdu, ağzına burnuna hortum bile sokuldu.. Kuvöze konuldu..
Bu hayatta kaç gün kaldı?
Kaç saat diyelim isterseniz..
Aslında direndi, belki de baktı ki yaşanası yer değil, vazgeçti..
Doğunca..
Aslında doğrulunca, annesinin cansız bedeni yarılıp alınınca ağladı dedim ya..
Doktorlar anlamadı.. Bu onun ilk ve son ağlayışıydı..
Adı bile konulmamıştı..
Annesi bir isim vermeyi düşünmüştü düşünmesine ama..
Karnında taşırken, geceleri karnını okşayıp severken bi ismi vardı onun..
Annesi biliyordu ismini, ama söyleyemedi..
O ismini hiç duyamadı..
Özeti şu.. Melek olarak geldi, melek olarak gitti..
Şu kısacık dünya gezisinde terörün ne lanet bi şey olduğunu da öğreniverdi..
Yukarılarda bir yerde öteki meleklere terörün ne olduğunu anlatıyordur.. Aşağıda ne gördün dediklerinde; kurşun demiştir..
Kurşun..
Ne yemek ne su..
Bebeğimizin adı yok ya.. Duru bebek diyelim.. (8 ay karnında taşıyan annesinin soyadı)
Öğrendiği tek bi şey var..
Kurşun.. Gövdesi yuvarlak, ucu sivri çelik parçası..
*
Hamaset falan yapmıyorum..
Terörün fotoğrafını çekiyorum..

Haberin Devamı

Büyük dert uzun tutukluluk
Cezaevinden çok mektup geliyor.. Her biri bir başka yara..
Hüsamettin Yavuz yazmış.. Derdi şu..
“Üç yıldır hakkımda verilen bir ifade nedeniyle tutukluyum. Çocuklara tecavüz ettiği iddia edilen kişiyi döverek öldürmekten iki kez ağırlaştırılmış müebbet hapis ile yargılanıyorum. Olaya bizim karıştığımızı söyleyen kişinin verdiği beş ayrı beyan öyle çelişkili ki! Yalan olduğu somut delillerle ortaya çıktı. Tutuklu sanıklardan biri olay saatinde Beyoğlu Belediyesi’nde temizlik işçisi olarak çalışmaktadır. Diğeri başka semtte olduğunu telefon sinyalleriyle kanıtladı. 3 yıldır mobese kayıtlarına bakılmıyor. Bunun yerine gizli tanık beyanları dikkate alınıyor. Bu gidişle dördüncü yılımıza da hapiste gireceğiz.”
*
Dert aynı; uzun tutukluluk, bitmeyen yargılama..

Haberin Devamı

İşte milli irade
Doktorlar için tam gün uygulamasını biliyorsunuz..
O haklı bu haksız meselesine girmeyeceğim.. Olayın başka bir boyutuna dikkatinizi çekmek istiyorum..
Demokrasi alanına..
Milli irade tanımına..
*
İktidar yasa çıkardı, üniversite hocaları dahil kamuda çalışan doktorların muayenehane açmalarını yasakladı..
Anayasa Mahkemesi’ne gidildi..
Mahkeme, üniversite hocaları ile ilgili bölümü iptal etti.. Açabilirler dedi..
Bakanlık üniversite hocaları açabilir ama kamuda çalışan doktorlar açamaz kararı aldı..
Tabipler Birliği Danıştay’a gitti..
Danıştay da benzer bir karar verdi.. Bütün doktorlar aynı statüdedir.. Üniversite hocaları muayenehane açabiliyorsa diğer doktorlar da açmalı yorumunu yaptı..
*
Bakan kızdı tabii ki.. Kimsenin milli iradenin üstünde olamayacağını hatırlattı..
Kimsenin dediği Anayasa Mahkemesi ile Danıştay’dı..
Milli irade dediği de kendi..
*
Sonra ne oldu?
Adalet Bakanlığı ile ilgili kanun hükmünde kararnamenin içine doktorlara tam gün uygulaması da konuldu.. (Mahkeme kararları yok hükmünde sayıldı)
Ne alakası var demeyin..
Bunun adı torba kararnamedir.. İçinden her şey çıkabilir..
Sonuç şu oldu.. Bakan kendi yazdığı yasayı, Bakan arkadaşlarına imzalattı, uygulamaya koydu..
Hem yasa koyucu oldu hem yasa uygulayıcısı..
*
KHK ile muayenehanesi olan üniversite hocalarına ameliyat yasağı gelince ameliyat sayısı yarı yarıya düşmüş.. Ameliyat yapacak hoca bulunmaz olmuş..
Bakan dün yine kızdı.. Dediğim dedik anlamında şunları söyledi;
“İhtiyaç olursa hastalarımızı uçak ambulansa koyup Avrupa’ya götürüp tedavi ettireceğiz.”
*
Yapar mı?
Yapar.. Eee milli irade!