Önce sokak masaları kaldırıldı.. Sonra resepsiyon âdeti.. İkisi birbirini tamamlıyor.. Birbirinin uzantısı diyelim..
Lokantalar sokağa iki masa atıp müşterilerini ağırlayamıyorlarsa.. Müşteriler sokakta oturup yemek yerken iki kadeh içkilerini içemiyorsa..
Resepsiyon da olmaz tabii..
Meclis’te bile olmaz.. Aslında Meclis’te hiç olmaz..
İkisinin de nedeni aynı..
İçki..
Açık açık söylenmiyor ama sokak masaları içki yüzünden kalktı.. Ortalık yerde içilmesin diye..
Çeki düzen verilecek, yeni bir düzenleme yapılacak sözleri işin kılıfıydı..
Meclis’teki resepsiyon da ‘ülkenin içinde bulunduğu durum’ nedeniyle iptal edildi ama onun da gerçek sebebi içki servisi..
23 gün önceden ülkenin içinde bulunacağı durum tahmin edilecek değil ya!
* * *
Resepsiyon dediğimiz nedir?
Resmi davet.. Her yıl 1 Ekim’de Meclis’in yeni yasama dönemine başlaması nedeniyle TBMM Başkanı davet verirdi..
Milletvekilleri, konuklar büyük salonda toplanır, hasret giderirler, sohbet ederlerdi.. İsteyen içkisini de yudumlardı..
Öyle sazlı sözlü bir davet yöntemi değildir..
Eğlence kısmı ağır basmaz, sohbet kısmı, merhabalaşma faslı ağır basardı..
Hafif bir müzik de şart değildir.. Genelde müziksiz olur.. Temel amaç bir arada olunmasıdır..
* * *
Terör olaylarının artması nedeniyle böyle mütevazı buluşma bile iptal ediliyorsa memleketin hali düşündürücü desenize!
O halde, RTÜK de televizyonlara müdahale etsin.. Yayınlar ağırlaştırılsın, eğlence törpülensin..
Memleketin içinde bulunduğu durum düzelince yeniden yayınlanır..
Düğünlere de ara vermek gerekiyor.. Meclis’te terör nedeniyle resepsiyon verilemezken çalgılı türkülü düğünlerin olması abes!..
Nikâh kâfi!..
Konserleri de acilen durdurmak lazım.. Resepsiyon bile sakıncalı bulunurken bangır bangır şarkı söylenmez..
* * *
Yalnız bir dakika..
İçki servisi yapılmasın diye üst üste resepsiyonlar iptal edilirken meselenin can alıcı kısmı gözden kaçıyor..
Yıllardır ne denildi?
Terörün bir amacı da budur.. Sosyal faaliyetleri durdurmaktır.. Ülkede olağanüstü hal yaşatmaktır.. İnsanları endişelendirmek, korkutmak, ürkütmek, bir yere gidemez hale getirmektir..
Sorarım..
Dağdaki PKK’lı; ‘gördünüz mü ne kadar etkiliyiz, Ankara’yı resepsiyon bile veremez hale getirdik’ derse, ne cevap vereceğiz?
* * *
Derim ki; gelin iptalin gerçek nedenini söyleyin.. Söyleyin ki teröristlerin söyleyecek sözü kalmasın..
Özerk olmayacaklar ama özgür olacaklar!
İktidar, hangi kurumu kendine bağlasa, hangi kurumun özerkliğine son verse gerekçesi hazır..
Özgürleştiriyoruz..
İktidarın kontrolü altına girdikçe, siyasetin etkisi arttıkça bunu söylüyorlar..
Hatırlayın.. YÖK Başkanı değişince ne demişlerdi?
YÖK’e özgürlük geldi..
* * *
En son Kanun Hükmünde Kararname ile Türkiye Bilimler Akademisi’nin özerk yapısına son verildi ya..
Meğerse özgürleştirilmiş..
Sanayi ve Teknoloji Bakanı bu durumu şöyle izah etti..
“Bazen özerklikler öne çıkartılıyor, özgürlükler geri plana itiliyor.. Özerklik ve özgürlük her zaman yan yana durmuyor.. Özerklikler özgürlüğün en büyük kısıtlayıcısı olabiliyor..”
Yani, Bilimler Akademisi’nin 50 üyesini hükümet, 50 üyesini de YÖK atayınca Akademi özgür hale gelecek!
* * *
Şimdi anladım.. O zaman, bankalardan sermaye piyasasına, enerji kurulundan RTÜK’e kadar birçok bağımsız kurul bakanlık denetimine bu nedenle açıldı..
Özerk olmasınlar ama özgür olsunlar diye..
Baykal’la buluşmak tehlikeli mi?
CHP milletvekili Aydın Ayaydın’ı aradım.. Meclis açılmadan yine Bodrum’da buluşalım, akvaryum balıkçısına gidelim diyecektim ki lafı ağzıma tıktı..
Bayramda Deniz Bey’i orada ağırladım diye yazılanı okudun mu, resmen çamur atmaya kalktılar dedi..
Haberim yok dedim anlattı..
“Kılıçdaroğlu’nu bu adamla gitmiyor diye şikâyet ettiğimi yazdılar. Olacak iş mi? Eşi de vardı, Bodrum Belediye Başkanı da. Eski dostum, eski genel başkan, milletvekili arkadaşım Bodrum’a gelmiş ağırlamayacak mıyım? Balık yedik, sonra gidip dondurma yedik, kahve içtik. Fotoğrafı facebook sayfama koydum.”
Baktım Aydın Hoca dertli..
Haklı, belli ki parti içinde bi hesap var.. Çünkü yapılan normal değil..
İzi kalsın hesabı!
