Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Elimden geldiği kadar iktidar adamlarını takip ediyorum, her sözün sonu Gezi Parkı eylemlerine çıkıyor..
Mesela Başbakan; neredeyse her konuşmasında Gezi’ye gönderme yapmadan edemiyor.. Yakıp yıktıklarını, tencere tava çaldıklarını söylüyor..
Belli ki iktidar partisi seçim kampanyası süresince Gezi eksenli bir politika izleyecek.. Gezi üzerinden mağduriyet çıkarmaya çalışacak.. Gezi’yi itibarsızlaştırmak isteyecek..
*
Başbakan Yardımcısı Babacan piyasalardaki dalgalanmayı bile Gezi eylemlerine bağladı.. Türkiye’nin imajı bozulmuş, Türkiye’nin dış algısında ciddi hasar meydana gelmiş.. Yatırımcılar da bir miktar da olsa etkilenmiş..
Algının bozulduğu doğru da..
Algıyı bozan kim?
Ağaçlar kesilmesin, parkın ortasına kışla görünümlü alış-veriş merkezi yapılmasın diye sabaha kadar nöbet tutan gençler mi?
O gençleri oradan çıkarmak için parkı biber gazına boğan polisler mi?
Batı, gençlerin eyleminden mi tedirgin oldu; polisin orantısız güç kullanmasından mı?
*
Gezi eylemcileri haklı, meşru bir zeminde olmasaydı, iktidar telaşlanır mıydı? (İşi sonra çata pataya dökenleri, polisle savaş haline getirenleri, Gezi’nin arkasına sığınmaya çalışarak sahneye çıkan birtakım örgütleri saymıyorum)
İktidar zeminin altından kaydığını düşünür müydü?
Miting üstüne miting yapıp üste çıkmaya çalışır mıydı? Hatırlayın, Başbakan günde dört defa konuşup Gezi’nin etkisini kırmaya çalışır mıydı?
İktidar adamları hala Gezi’den bahsettiğine göre demek ki; Gezi haklı.. Demek ki; Gezi’nin etkisi muazzam..
*
Muazzam olmasa, Cumhurbaşkanı Gül’e New York’ta Gezi sorulmazdı..
Muazzam olmasa, Cumhurbaşkanı, ‘Gezi’nin başlangıç noktasıyla gurur duyuyorum’ demezdi.. Bu sözüyle hükümetle ters düştü, bakalım yansımaları nasıl olacak?
Neyse bu ayrı konu..
*
Zaten muazzam olan Gezi’nin başlangıcıydı.. Polisin ve zabıtanın 50-60 gence davranış biçimine isyandı.. İktidarsın tamam da bu kadarı da fazla denmesiydi..
Sandık her şeydir anlayışına tepkiydi..
Anlaşılan o ki; Gezi uzun süre hayatımızdan çıkmayacak.. İstanbul Büyükşehir Belediyesi metro üzerinden seçim kampanyasını başlattı..
Gazetelere tam sayfa ilanlar verdi, televizyonlara tanıtım filmleri, meydanlara pankartlar astı, afişler yapıştırdı falan..
Halka kendilerini daha iyi ifade edebilmek için kullandıkları slogan ne?
Gezi’nin sloganı..
Gezi’nin vurgusu..
Gezi eylemlerinden etkilendikleri, Gezi’ye hayranlık duydukları kullandıkları slogandan belli..
Ne mi o?
Maçlarda 24. dakikada atılan sloganın metroya uyarlanmış şekli..
*
Gelelim asıl meseleye..
Gezi’nin sadece siyasi boyutu yok, yargı boyutu da var.. Savcılar Gezi’den suç çıkarmak istiyor, Gezi’den örgüt çıkarmak istiyor.. Daha doğrusu Gezi’yi cezalandırmak istiyor..
23 kişi için iddianame hazırlandı, mahkeme reddetti..
Niye mi?
Suçlamalar genel ve soyut.. Suçun nasıl oluştuğu belli değil.. Maske, baret, deniz gözlüğü, flama, sirke, sargı bezi silah sayılmış..
Ben demiyorum mahkeme diyor..
Mahkeme de böyle silah olur mu diye iddianameyi geri yollamış..
*
Gezi’den suç çıkarmak isteyen savcılık bilmeden istemeden Gezi’ye büyük kıyak yapmış..
Nasıl mı?
Savcı Gezi’nin, iktidarın iddia ettiği gibi şiddete yönelik olmadığını iddianamesiyle iddia etmiş..
Silah yok, bıçak yok, kesici alet yok..
Savcı bunları bulamayınca sirkeyi bile silah saymış..
Evet, Gezi tam da budur..
Polisin abartılı biber gazı atmasına karşı elinde su, sirke, deniz gözlüğüyle Taksim’e koşanlardır..
İyi pazarlar!