Başlığa bakıp her neyse kimi ne ilgilendirir diyeceksiniz.. Haklısınız..
Ama bu ülkedeki tartışmaların, gerginliklerin, çatışmaların, çekişmelerin yüzde 90’ı kimi ilgilendiriyor ki..
Kara Kuvvetleri Komutanı kim olacak?
Bize ne!.. Adını bilmemiz gerekmiyor, ama kim olacağı konusunda toplum ikiye bölünmüş durumda.. Ayrışma hat safhada.. Anlamadan, bilmeden..
Referandumdaki evet-hayır gibi..
* * *
Biz dönelim mevzuumuza..
Kendimi bir anda tartışmanın ortasında buluverdim.. Kimi Symi’nin Manos’u diyor, kimi Rodos’un Alexis’si..
Severiz ayrışmayı, kutuplaşmayı ya, bu da onlardan biridir dedim..
Ankara’nın krizden çattadak çatlayacağı saatlerde Göcek’teki tartışmaya bakar mısınız!..
Manos’cu musun..
Alexis’ci misin..
Ergenekoncu musun, Balyozcu musun, Poyrazcı mısın, der gibi..
* * *
Gençliğimizde de böyleydi.. Bir yanda ülkücüler, bozkurtçular, akıncılar.. Öte yanda Dev-Solcular, Dev-Yolcular, Kurtuluşçular..
(Fraksiyonların hepsini saymayayım, o günlerde bugün gibi bölünmenin haddi hesabı yoktu.. Her hücre bölünerek çoğalıyordu, her bölünme yeni bir çatışmanın altyapısını hazırlıyordu)
Toplumsal gerginlik öyle bir hâl almıştı ki toplum her alanda bölünmeden, çatışmadan rahat edemiyordu..
* * *
Arabeskçiler de anında bölünmüştü..
Ferdi Tayfurcu musun?
Orhan Gencebaycı mısın?
O zaman her yere vızır vızır minibüsler çalışırdı; cd çalar yoktu, kaset çalar yeni yeniydi, kartuş revaçtaydı..
Minibüsçüler karnıyarık gibi bölünmüşlerdi..
Ferdiciler..
Orhancılar..
Ülkücüler, devrimciler gibi..
Hatta daha sert, daha keskin, daha inatçı.. Bu uğurda bıçaklar çekildi, adamlar şişlendi..
İhanet ha; Ferdicisin ha!..
Minibüslerde ayakçılar vardı; para toplayan, gel gel yapan, genelde kapının dışına sarkarak yolculuk ederlerdi; ‘Bakırköy, Bakırköy, beklemeden kalkıyor’ diye bağıran..
Çığırtkan yani..
Yaz tatilinde sayıları artardı, 14-15 yaşında çocuklardı hepsi.. Minibüs şoförleri sezonluk çığırtkan alırken bile Ferdici mi , Orhancı mı diye bakardı..
Günümüzün bizden sizden ayrımı gibi!..
* * *
Memlekete bir faydası yok ama.. (Zaten hangi kavganın, hangi ayrışmanın faydası var ki.. )
Tekneciler arasında böyle de bir ayrışma var..
Manos’u tek geçerim diyenler; denizkestanesi şatını, deniz salyangozunu, deniztarağını anlata, anlata bitiremiyorlar..
Hele tekila bardağına konulan denizkestanesini..
Alexis’ciler ise istiridyeye, ahtapota takmış durumda.. Eşi benzeri var mı diyorlar..
* * *
Allahtan bu ayrımcılık Yunan karasularında.. Yunan adalarında.. Tamam kutuplaşmayı biz yaratıyoruz, ama hiç olmazsa şimdilik sınırın dışında..
Göcek koyunda da Minos kadar, Alexis kadar ünlü deniz lokantaları var.. Göbün’de Muammer’in Yeri var.. Yer doğa harikası, çevre koylara on basar.. Hele sonbaharda, dalgalar yükseldiğinde denizin ortasında göl.. Turunç Pınarı’nda Osman var.. Adam zaten balıkçı, işin erbabı..
Allah’tan bu ayrımcılık bize daha gelmedi..
Muammerci misin?
Osmancı mısın?
Tartışması henüz yok.. Bölünme o safhaya kadar gelmedi..
* * *
Kulak misafiri olduğum tartışma yabana atılır gibi değildi.. Masumane; ‘Manos, Alexis’ten daha iyidir’ lafıyla başladı, birbirlerinin kalbini kıracak safhaya ulaştı..
İlla biri öbürünü teslim alacak, illa biri öbürünün bileğini bükecek, illa..
Bayılıyoruz..
Manos’cu olsan ne olur..
Alexis’ci..
Kime ne faydası olur ki,, Git midyeni ye, ahtapotunu ye, kalamarını ye, uzonu iç..
Haaa..
Uzo deyince aklıma geldi.. Alexis’te rakı isteyince uzo getiriyorlarmış, Manos’ta harbi Türk rakısı..
* * *
(Bu arada söylenen şu; Rodos da, Symi de Türk adası gibi olmuş.. Her yer Türklerle dolu.. Alexis’in başgarsonu, Ali.. Buradan gitme değil, Rodoslu Türk. .)
* * *
Bu lezzetli tartışmayı dinlerken, ne yalan söyleyeyim, aklım KKK’daydı..
Yeni Kara Kuvvetleri Komutanı kim olacak?
!!!!!..
Manos mu, Alexis mi derken bir haber daha geldi..
Genelkurmay Başkanı’nın da kim olacağı belli değilmiş!..
Hayda!..
* * *
Hava aşırıcı sıcak, nem fazla, hiç olmazsa vücut sağlığınızı koruyun..
İyi pazarlar..
