Zaman zaman kızıyorlar ya.. Aslında her zaman kızıyorlar; böyle muhalefet olur mu diyorlar..
Türkiye’nin tek ve en önemli sorunu muhalefettir diye tutturuyorlar..
Haklılar mı?
Enteresandır; muhalefete yeteri kadar muhalif olmadığı için kızılmıyor da, iktidarın dümen suyuna girmediği için bozuk atılıyor!..
Girse ne olurdu?
Misal, bugün Suriye sınırında 550 kilometre uzunluğundaki, 350 metre enindeki arazi İsrail’in olurdu..
Muhalefet muhalifliğini yapmasa..
Muhalefet iktidarın istediği gibi davransa..
O topraklarda bugün İsrailliler cirit atıyordu.. Askerleri de gelmişti ajanları da..
Mayınlı arazilerin temizlenmesi meselesini hatırlayın.. O araziler 49 yıllığına İsrail firmasına kiralanacaktı.. Muhalefet böyle şey olur mu diye ayağa kalkınca, Başbakan ‘Yahudi düşmanı mısınız, ırkçılık yapmayın’ diye esip gürlemişti..
*
(Not: O gün Yahudi düşmanlığıyla suçlananlar bugün İsrail avukatı olmakla itham ediliyor.. Bu ayrı konu hiç girmeyelim.)
*
Düşünebiliyor musunuz..
Başbakan 550 kilometre uzunluğundaki araziyi 49 yıllığına İsrail’e kiralasaydı neler olurdu.. Al başına belayı..
Taksim’de toplananlar, belediye otobüslerine binip Suriye sınırına doğru yola çıkardı..
Delme harekâtı gemiyle değil katırla olurdu..
Binerdik katırlara, İsrail defol yazılı pankartları açardık, doğru mayınlı arazinin önüne.. Kendi sınırımız içinde olmasına rağmen araziye dalamazdık..
Hem kiraya verdiğimiz için..
Hem mayınlar patlar matlar diye..
49 yıl elde pankart beklerdik..
*
O günleri hatırlıyorum.. Muhalefet sırf muhalefet olsun diye ‘ikinci Gazze yaratmayın diye uyarmıştı’
Ya Başbakan’ı dinleseydik.. Ya arazileri verseydi.. Ya İsrail’i sınır komşumuz yapsaydık..
(O günlerde de Gazze abluka altındaydı)
İyi ki muhalefet var!..
Medyayı hizaya getirme formülü
Önüne gelen habercilik nutku atıyor.. İlgili ilgisiz.. Terör haberleri böyle verilmezmiş.. Habercilik anlayışı gözden geçirilmeliymiş..
Bir kamyon dolusu boş laf.. Herkes uzman..
Geçen gün İçişleri Bakanı yanına RTÜK Başkanı’nı da alarak habercileri topladı, terör haberi nasıl yapılır, bir güzel anlattı..
Atalay’ın terör meselesiyle kaç yıldır ilgilendiğini bilmiyorum ama şu anda medyada belli bir konuma gelen herkes..
Evet, evet... Herkesin gazetecilik ömrü PKK terörüyle geçti..
Her aşamasını gördüler..
Her türlüsünü yaşadılar..
*
Yani tereciye tere satmanın anlamı yok..
*
İstenen hükümete zeval gelmesin yayıncılığı ise pratik bir çözüm önerim var.. Kanunla tüm baskını Medya Derneği’ne bağlayın..
Başında baş karikatürist Salih Memecan var..
Biliyorsunuz sekiz yıldır iktidara kalem oynatmadı, ha babam de babam CHP çiziyor.. İktidara bulaşmadan yayın yapma konusunda acayip deneyimli.. Bu konunun uzmanı..
Bütün medyayı zapturapt altına alır..
Hep birlikte, her gün CHP’ye kızarız, Sarıgül’ü morartırız, Kılıçdaroğlu’nu kılıçtan geçiririz..
*
Valla..
Ne terör kalır, ne işsizlik, ne gam, ne keder!..
Salih bu işi halleder..
İlhan Selçuk’u es geçen Kültür Bakanı
Sevmeyebilirsiniz..
Fikirlerinden hoşlanmayabilirsiniz..
Ama saygı göstermek zorundasınız..
İlhan Selçuk son yolculuğuna uğurlandı, üç ayrı tören düzenlendi, hiçbirinde devleti temsil eden kimse yoktu..
Bu ülkenin Kültür Bakanı var değil mi? O Kültür Bakanı, kültür adamının cenazesine gitmeyecek de kimin cenazesine gidecek..
Üstelik, Kültür Bakanı eskiden solcuydu.. Hem de en hızlılarından.. Eminim bir dönem elinden Cumhuriyet’i düşürmüyordu, eminim güne İlhan Selçuk’u okuyarak başlıyordu..
Cenazesinde yok..
Niye
Korkudan!...
*
Daha fazla lafa gerek yok..
*
Eğitime bunca katkı yapan bilim kadını Türkan Saylan’ın cenazesinde de benzerini yaşadık..
Ortada kimse yoktu..
Korkudan!..
Aytaç Durak’a hak verdim..
Önceki gün görevden el çektirilen Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak gazeteye uğradı..
Oturduk, konuştuk..
Şu meseleyi bir daha anlat dedim.. Adana’da dağıttığı broşürü gösterdi..
Koskoca yazmış..
50 müfettiş geldi suç bulamadı..
Hal böyleyse Aytaç Durak dibine kadar haklı..
Adam 20 yıl belediye başkanlığı yapmış, en küçük bir numarası varsa açıklayın, yoksa niye görevden aldığınızı söyleyin..
Haa.. Bu arada..
O da seçilmiş..
Görevden alan İçişleri Bakanı da..
Farkınız ne ki..
Lafı açılınca seçilmiş olmayı kutsuyorsunuz ya yeri gelince de kutsayın..
