141 yıllık BÜnün ilk kadın rektörü Prof. Dr. Ayşe Soysalın daveti üzerine Milliyetten birkaç arkadaşımla üniversitenin yeni yönetimiyle tanışma imkânı bulduk. Prof. Soysal matematikçi. 3 rektör yardımcısı ise fizikçi Prof. Dr. Gülen Aktaş Greenwood, iktisatçı Prof. Dr. Cem Behar ve inşaat mühendisi Prof. Dr. Turan Özturan.Sohbetimiz süresince en çok adı geçen 3 kişi, Türkiyenin ilk teorik fizikçisi Prof. Dr. Fikret Kortel, kuvantum fiziğini ölü/diri kedi örneğiyle hafızalarımıza kazıyan Prof. Dr. Erwin Schrödinger ve Fethullah Gülendi. Bilimin kokusunu soluyabildiğim ortamlar, beni her geçen gün daha fazla mest ediyor. Önceki gün Boğaziçi Üniversitesinde de bunu hissettim. Saatler su gibi aktı. Sondan başlayayım. Soysal ve mali işlerden sorumlu yardımcısı Aktaş, BÜnde eğitim gören 10 bin 800 öğrenciden % 16sının burslu okuduğunu, burs deyince yataktan yemeğe, kitaptan cep harçlığına öğrencinin her türlü ihtiyacını sağladıklarını, 800 mezunun düzenli olarak burs havuzuna katkıda bulunduklarını, geçen yıl verdikleri burs miktarının 5 trilyon liraya yaklaştığını anlattılar. Prof. Aktaş, Boğaziçini tercih eden öğrenci kalitesinden çok mutlu: "Hepsi zehir gibi çocuklar. Anadoludan ve yoksul kesimden gelenlerin oranı eskiye oranla daha fazla," diyor ve onlara daha da iyi fiziki ortam ve yurtdışında lisans üstü burslu eğitim sağlamak için çırpınıyor. Arkadaşımız Abbas Güçlü, Fethullah Gülen cemaatinin son birkaç yıldır Boğaziçiyi 1 numaralı hedef seçtiğini, yoksul ve parlak öğrencilerin seçilerek Gülen dershanelerinde Boğaziçi için eğitildiklerini anlatınca düşünmeden edemedim: Boğaziçi yönetiminin ve mezunlarının katkısıyla biraraya getirilen trilyonlar, Gülen cemaatinin yetiştirdiği gençlerin eğitimine mi gidecek? Rektör yardımcısı Prof. Behar, "Boğaziçini ve bursları kim kazanıyorsa, imkânlarımızdan onlar yararlanır," diyor. Cevap, bu kadar tek seçenekli ve net olabilir mi? Fethullah Gülen Schrödingerin ve kuvantum fiziğinin sohbetimize konu olmasının nedeni ise aynı gün Boğaziçi Üniversitesindeki bir anma töreniydi. 2 ay kadar önce 88 yaşında vefat eden fizikçi Prof. Dr. Fikret Kortel, hem rektör Soysalın hem de rektör yardımcısı Aktaşın hayranlıkla andıkları, çok sevgili hocalarıydı. Ve 2 kadının elinin / yüreğinin değdiği bu anma töreni çok renkli, anlamlı, üstelik de buram buram bilim kokan, hoş bir şey olmuştu.Önce Kortelin öğrencileri, ünlü - ünsüz meslektaşları ve ailesiyle gençliğinden ölümüne dek fotoğraflarından oluşan bir albüm akıp durdu ekrandan. Ardından ölünceye kadar piyano çalan klasik müzik tutkunu Kortel için 15 dakikalık kısacık bir dinleti... Ve Prof. Erdal İnönü, Prof. Ahmet Yüksel Özemre, Koç Üniversitesi Rektörü matematikçi Prof. Attila Aşkar ve Prof. Ayşe Soysaldan arkadaş, meslektaş, öğrenci ve bilim adamı olarak Kortel anıları... Kortelin öğrencileri Derslerde sadece tahtayı ve tebeşiri kullanırmış. Elinde tek bir gün bile ders notu, kağıt gören olmamış. Tevazuu, sadeliği, dürüstlüğü kimselerle karşılaştırılamazmış. Hiç kitap yazmamış. Kendini teorik fiziğe, matematiksel fiziğe, öğrencilerine, klasik müziğe ve çok sevdiği eşine adamış. Prof. İnönüye göre bu kadar mütevazı olmayıp biraz hınzır olsaymış, dünya çapında ünlü bilim adamlarından biri olurmuş. Prof. Aşkarın ifadesiyle bilimi bir meslek olarak değil, bir yaşam tarzı olarak görürmüş. Asistan olmak için sırada bekleyenler arasından, "O kadar güzel Bach çalıyorsun ki, matematiğinin kötü olması mümkün değildir" diyerek Ferdi Ştatzer ve Verda Ünden 21 yıl piyano eğitimi gören bugünün matematik profesörü İrini Dimitriyadisi seçmiş. mtamer@milliyet.com.tr Bach ve matematik