Meral TAMER
Her sabahki gibi işinize geliyorsunuz. Öğlene kadar çok sayıda telefon görüşmesi yaptığınız halde telefon numaranızın değiştiğinin farkında değilsiniz. Taa ki öğle üzeri arayan bir dostunuz size bu bilgiyi verinceye kadar!
Telefon numarasının değişmesi, özellikle şirketler için çok ciddi problemler yaratabilir. Bu tür değişiklikleri gazete ilanlarıyla müşterilere duyurmak zorunluluğu vardır. Ayrıca basılmış olan broşürlerin ve tüm çalışanların kartvizitlerinin çöpe atılması gerekebilir.
Ancak bu hazırlıkları yapmak bir yana, ruhunuz bile duymadan, günün birinde telefon numaranıza el konulduğunu öğrenirseniz sakın şaşırmayın.
Galatasaray'da bir ofisi bulunan İstanbullu okurumuz Yüce Dinçer, geçtiğimiz hafta işyerinin telefon numarasının değiştiğini, aynı gün öğle saatlerinde arayan bir müşterisi sayesinde öğrendi.
Eski numarayı çevirenlerin karşısına Türk Telekom çıkmış ve kendilerine işyerinin yeni numarası bildirilmişti. Ancak numaranın asıl sahibinin bu gelişmelerin ne öncesinden ne de sonrasından haberi olmuştu. Bu arada yurt dışından arayan müşterileri ise kendisine hiçbir şekilde ulaşamamışlardı.
Yüce Dinçer değişiklikten haberdar olur olmaz, Beyoğlu Telefon Başmüdürlüğü'ne gitti. Burada kendisine eski telefonunu yeniden kullanabileceği müjdesini verdiler. Ancak yeni abone bedeli olan 18 milyon lirayı ve masrafları ödemesi koşuluyla!
Köşemize başvuran okurumuz, "zaten şahsıma tahsis edilmiş bir telefon için yeniden sözleşme parası ödemem isteniyordu. Daha da garibi, kendi inisiyatifleriyle bu parayı 10 milyon liraya düşürebileceklerini söylediler. Bu parayı daha sonra konuşma sürelerime paralel olarak geri ödeyeceklermiş. Tabii bütün bunlar bana çok mantıksız geldi," diyor.
Arkadaşımız İlkay Özcan'ın bu tuhaf durum hakkında Türk Telekom'dan bilgi alması epey sorun oldu. Hatta mümkün olmadı bile diyebiliriz. Zira kendisine sadece telefon numarasının "teknik nedenlerle" değiştirildiği belirtildi.
İyi de bu tür durumlarda aboneye önceden tebligat yapılması gerekmez mi diyeceksiniz. Okurumuz bize başvurmadan bu tebligat işinin peşine düşmüş. Epey de uğraştıktan sonra tebligatın taahhütlü değil de adi postayla gönderildiğini ve bu yüzden eline geçmediğini öğrenebilmiş.
Tabii bir de "teknik nedenlerle" değiştirilen telefonun 18 milyon lira karşılığında aboneye geri verilmesi meselesi var! Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu! Madem geri vereceksiniz, o zaman neden numarayı değiştiriyorsunuz?
İşin aslını iyice öğrenebilmek umuduyla Beyoğlu Telefon Başmüdürü'nü bu kez bizzat ben aradım. Ve nihayet gerçek nedeni öğrenebildim. Okurumuzun telefon numarası 249 14 75. Meğer ortası 14 olan telefon numaralarını ankesörlü telefon olarak kullanıyorlarmış. Bu çerçevede ve çeşitli aşamalarla tam 40 bin telefonu geri alarak abonelerin numaralarını değiştirmişler.
18 milyona numarayı geri verme konusuna gelince... Okurumuza bu öneriyi götüren Harun Özkan'ın İlkay'a verdiği bilgiye göre bu geri verme işlemi, sadece bir ay için geçerliymiş. 18 milyon ödendiği halde 1 ay sonra telefon yeniden geri alınıyormuş.
Bu önemli ayrıntının! okurumuza neden belirtilmediğini öğrenebilmemiz ise mümkün olmadı.
Tuğrul Erkin'in evindeki Aksa jeneratör, ne zaman devreye girip ne zaman çıkacağını bilemiyor. Bu yüzden evdeki tüm elektrikli aletler sık sık arızalanıyor.
Tuğrul Erkin, bir İstanbullu olarak elektrik kesintilerinden korunmanın en emin yolunun, bir jeneratör satın almak olduğunu sanmış. Aksa marka bir cihazla bu işi kökünden çözebileceğini düşünmüş. Ancak evinde şu anda neredeyse tam tersi bir durum hüküm sürüyor.
Olayı, Alarko Holding üst yönetiminde olduğu günlerden tanıdığımız, ardından Nurettin Sözen döneminde Büyükşehir Belediyesi'nin Genel Sekreteri olan, son olarak da Tekser İnşaat yönetim kurulu başkan yardımcısı olarak görev yapan Erkin'in kaleminden aktarıyoruz:
"Evimdeki 15 KVA'lık AKSA jeneratör, henüz 270 saat çalışmış bulunmaktadır. Ancak jeneratörün devreye girme sistemi sık sık arızalanıyor. Ya elektrik kesildiğinde devreye girmiyor, ya da elektrik geldiğinde devreden çıkmıyor. Ayrıca elektrik kesilmemesine rağmen şebeke cereyanını çok kısa süreli kesintilerle vermekte ve bu yüzden evdeki bütün elektrikli aletlerin sık sık ciddi arızalar geçirmesine sebep olmaktadır.
Çaresizlikten ben de tamircilik öğrenmeye başladım. Yalnız bu yıl içinde 4 kez Aksa bakım ekibi evime geldi. Sonuçta bendeki jeneratör grubunun eski tip olduğu ve şebeke kontrol ünitesinin bu tip arızaları devamlı yaptığı söylendi. En iyi çare olarak da bu ünitenin yenisiyle değiştirilmesi gösterildi. Çaresiz ona da razı olduk ve gereken tadilat 5 ay önce yapıldı. Bu iş için 36 milyon 337 bin lira ödedik.
Ancak aradan 3 ay geçmeden benzeri arızalar yeniden başladı. Aksa'ya tekrar haber verdik. Aksa servisi geldiğinde gene aynı arızadan sözetti ve 30 milyon lira daha vererek yeni bir kart taktırmamızı önerdi.
Bunun üzerine Aksa servis bölümünden Seyid beyle görüştüm. 3 ay içinde aynı arızanın yinelenmemesi gerektiğini ifade ettim. Cevaben taktıkları parçanın garantisi olmadığını ifade ettiler ve suçu kalitesiz enerjiye bağladılar. Jeneratörün esasen kalitesiz enerji sebebiyle satıldığını anlattmaya çalıştımsa da bu para tuzağından kendimi kurtaramadım.
Öte yandan yaptığım ufak bir araştırmayla, AKSA jeneratörlerin elektronik kontrol ünitelerinin yeterli kalitede olmadığını öğrendim. Başka marka jeneratör kullanan dostlarımın, aynı kalitesiz şebeke cereyanına rağmen bu tür sorunları yaşamadıklarını da tesbit ettim.
Sonuç olarak kalitesiz şebeke kontrol ünitesinin bu kez bedelsiz olarak değiştirilmesini bekliyorum."
Arkadaşımız İlkay Özcan da Erkin'in jeneratörünün 3 ayda bozulan elektronik kontrol ünitesinin bedelsiz değiştirilmesini başaramadı. Çünkü AKSA, bize karşı da işi yokuşa sürer bir tavır sergiledi.
Selçuk Urgancıoğlu'nun her ayın ortasında kooperatif taksidini ödemesi gerekiyor. Havaleyi genellikle Kızıltoprak - Akbank'tan yaptığı halde 17 kasım günü işyerine daha yakın olduğu için Kasımpaşa'daki Akbank şubesine girmiş. Ancak işler o denli ters gitmiş ki, kooperatif taksidi yatırma girişimi tam bir kabusa dönüşmüş.
Urgancıoğlu, olayı şöyle aktarıyor:
"Öğle tatilinin tam bitiminde bankadaydım. Bu şube, diğer Akbank şubelerine göre çok daha dar, havasız ve ışıksızdı. İçerisi çok kalabalık olmasına rağmen yalnızca bir memur vardı.
Herkes gibi beklemeye başladım. 15 dakika sonra elektrikler kesildi. Daha sonra bu gibi durumlarda devreye girmesi gereken UPS'nin çalışmadığını öğrendim. Neyse jeneratöru çalıştırdılar.
Bu arada elektrikler geldi. Ama sistemler bir türlü gelmiyordu. 15 - 20 dakika uğraştıktan sonra teknik destek veren Probim isimli bir firmayı aradılar. Saat 14.30 olmuştu.
Neyse sonunda ekranları açtılar. Ancak tam bu sırada elektrikler bir an için yine gitti - geldi. UPS bu defa da devreye girmedi. Yeniden Probim arandı. Ve sistem 15.35 gibi tekrar çalıştı.
Tam işlemler başlamıştı ki, elektrikler bir kez daha kesilmez mi! Tabii UPS yine çalışmadı. İşte o an gözlerim karardı. Kendimi nasıl dışarı attığımı hatırlamıyorum bile. 60 milyon liralık kooperatif taksidini ise ertesi gün yüzde 15 zamlı ödedim."
Okurumuzun bu yakınmalarına karşılık Akbank'tan yapılan açıklamada, 17 kasım günü Kasımpaşa'da elektriklerin sabah 10.30'dan 14.30'a kadar belli aralıklarla kesildiği belirtildikten sonra, "jeneratörün devreye sokulması zaman almakta ve bu da işlemlerde yığılmaya yol açmaktadır. Şubedeki yoğunluğun, personel eksikliği ya da holün darlığıyla ilgisi yoktur," deniyor.
Yazara EmailM.Tamer@milliyet.com.tr