Nihan Şentürk

Nihan Şentürk

Nihan_senturk@hotmail.com

Tüm Yazıları

Berlin Film Festivali'nde Jüri Büyük Ödülü'ne layık görülen Twarz (Yüz) filmi; 2018 yılının en iyi filmlerinden. Yönetmen koltuğunda Malgorzata Szumovska var ; filmin senaryosunu da Michal Englert'le beraber üstlenmiş. Başrol oyuncusu Mateusz Kosciukiewicz'e Agnieszka Podsiadlik ve Malgorzata Gorol eşlik ediyor ve Başka Sinema'da vizyonda.

Oldukça klişe, fırsat bulunca hepimizin söyleyecek bir şeyinin olduğu, kabul etmediği, maskelerle yalanladığı bir gerçeği yüzümüze yine hepimizin aşina olduğu anlarla yansıtıyor Twarz; daha görünen daha dobra bir açıyla.

Haberin Devamı

Film; geçirdiği bir iş kazası sonucu yüz nakli yapılan Jacek'in artık eskisi kadar yakışıklı bir yüze sahip olmadığı için başına gelenleri anlatıyor. Yeni görüntüsü sebebiyle çocukların ondan korkması, yetişkinlerin irkilerek bakması, kız arkadaşının terketmesi hatta annesinin onu bu yüzle kabullenmeyişi... Filmi izlerken yüzden mi ibaretiz cidden diye sormadan edemiyoruz ve bir yüz nakline de aslında gazetelerin üçüncü sayfa haberleri gibi yaklaştığımızı farkediyoruz. Bizim için olaydan ibaret olan şeylerin kişilerin hayatını altüst ettiğinden nasıl habersizsek bu film de bizim için bilimsel haber olan bir yüz naklinin bir insanın hayatını nasıl bambaşka etkilediğini gözler önüne seriyor.

Filmin nokta atışını en iyi yaptığı farkındalık Jacek'in önce gördüğü ilgiden mutlu olup insanların taktığı maskeye güvenmesi ve sonrasında bu ilginin dışlayıcı ve yargılayıcı ikiyüzlülüğünün getirdiği hayal kırıklığı. Szumowska; kimlik ve toplum eleştirisi yaparken dinsel sadakat eleştirisi de yapıyor. İlk sahnede izlediğimiz bir mağazanın iç çamaşırı indiriminde insanların izdiham yaratacak kadar muhtaç durumda olduğunu gördükten sonra Dünya'nın en büyük İsa heykelinin yapımı için kilisede yardım toplanması ve birkaç sahne sonra Jacek'in sağlık giderleri için hiçbir yardımın yapılmaması bizi içimizdeki çelişkiyle yüzyüze bırakıyor. Elbette indirimden yararlanmaya çalışanlar arasında Jacek de vardır ve Jacek de sofrada akrabası zenciler, Müslümanlar ve Yahudilerle ilgili fıkra anlatırken kahkahalara katılmaktadır ve elbette kız arkadaşının çalıştığı dükkanda konuşmakta güçlük çeken bir adamın ne istediğiyle o da pek ilgilenmeyecektir. Jacek'in uzun saçları ve sakalıyla İsa'ya benzetilmeye çalışıldığını farketmemek de mümkün değil.

Haberin Devamı

Bununla birlikte karakterin özellikle metal müzik dinlemeyi sevmesi, Metallica hayranlığı dikkat çekicidir. Filmin müziklerinin seçimi Adam Walicki'ye ait. Jacek Metallica hayranı olduğundan Metallica şarkılarının ağırlıklı olduğu, birkaç pop ve geleneksel Polonya müziğine de yer verilen filmde karakterin metal müzik dinliyor oluşu tesadüf değil elbette. “Tarih boyunca rock müziğin sınırları popüler kültür, tüketim alışkanlıkları, siyasî iktidarlar, kitle iletişim vb. olgular tarafından belirlenmiş sisteme ait sınırların bir adım dışında kalan ‘altkültürel’ (Jenkins, 2007: 22-29) konumu, esasen onun doğasını anlamaya yardımcı bir gösterge sayılabilir. Kısaca rock’a içkin ‘dışlanmışlık,’ biraz da bilinçli bir tercih olarak arzu edilendir.” (Bir Alt Kültür Olarak Türkiye’de Rock Müzik ve Toplumsal Dışlanmışlık İlişkisi; Ongur, Develi.)*

Haberin Devamı

Rock ve metal müzik; müzikle ilgili incelemeleri bulunan toplum bilimciler tarafından içinde bulunulan duruma tepki müziği olarak tanımlanmaktadır. “Theodor W. Adorno standartlaşmış müziğe “popüler müzik” derken, nitelik yönü daha yüksek olan ve bu standartlaşmaya boyun eğmeyen müziğe “ciddi müzik” nitelemesini yapmıştır.” (Theodor W. Adorno’nun Perspektifinden Popüler Türk Müziğinde Standartlaşma Sorunsalı; Kuyucu)**. Adorno; standart müzik kavramının karşısına koyduğu ciddi müzik tanımını "içinde duyulduğu dünyada yanlış olan şeylere karşı konuşan müzik" olarak tanımlamıştır ve rock müziğin buna örnek teşkil ettiğinden bahsedilmektedir. (Bir Alt Kültür Olarak Türkiye’de Rock Müzik ve Toplumsal Dışlanmışlık İlişkisi; Ongur, Develi.)

Yönetmenin; düğün sahnesinde bir türlü kimin evlendiğini göstermeyişi ise izleyicinin merakıyla başetmesini sağlamak değil de nedir? Koltukta hafifçe bir doğrulma, kahveden bir yudum ve sesli bir yutkunuş. Üstelik annesinin bile kabullenemediği Jacek'i sahiplenen abla figürünü karşımıza çıkaran Szumovska; sonunda ablasının metal müziğe dansıyla Jacek’e eşlik ettiği sahnede bizi vicdanımızla başbaşa bırakıyor.

Twarz; espri anlayışı Szumovski’yle örtüşen izleyiciler için bir komedi filmi; evet. Yüzünüze vuran çarpıcı gerçeklerin altında yatan iğneleyici espriler gülümsemenize neden olabilir elbette. Çünkü Szumovski; filmin odak noktasına koyduğu karakteri geri planda içinde bulunduğu toplulukla dalga geçiyor aslında.

  • *Bir Alt Kültür Olarak Türkiye’de Rock Müzik ve Toplumsal Dışlanmışlık İlişkisi; Hakan Övünç ONGUR, Tevfik Orkun DEVELİ, 2013)
  • **Theodor W. Adorno’nun Perspektifind en Popüler Türk Müziğinde Standartlaşma Sorunsalı; Michael (Mihalis) KUYUCU, 2016)