Özay Şendir

Özay Şendir

ozay.sendir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

“Siz benim neler çektiğimi nereden bileceksiniz...” Ahmet Kaya’nın bu unutulmaz şarkısı söylenirken, seyircileri izledim bir süre. “Taş duvarlar yıkıp geldim, demirleri söküp geldim, hayatımı yakıp geldim hey” kısmında salondan yükselen alkış ve masalardan gelen ‘bravo’ sesleri, gecenin doruk noktasıydı.
Deniz Seki, bugüne kadar hiç anlamadıysa bile, şimdi mutlaka biliyordur insanların gözündeki değerini, aldığı hapis cezasının kamu vicdanında karşılık bulmadığını... Yıllar önce Cine 5’te, ‘Başka Yerde Yok’ programına konuk olarak geldiği zaman tanımıştım onu...

ŞARKILARI KENDİSİNE SÖYLEYEN KADIN...

Konuşurken değil, şarkılarını söylerken mutlu olan bir insan izlenimi bırakmıştı bende.
Sonra Günay’da sahne aldığı dönemde seyrettim bir kez daha... İşini iyi yapan, şarkılarına ve salona hakim bir kadın vardı karşımda. Ama Çarşamba akşamı bambaşka bir Deniz Seki gördüm, her parçada biraz daha devleşti. Bir ara, 33 yıllık dostum, Emre Altuğ’un kulağına “Deniz kendisi için söylüyor bu şarkıları” dedim. O da, “En güzeli bu ya zaten” diye karşılık verdi. Doğru, ister futbol olsun ister tiyatro, bir işi keyif alarak yaptığı zaman en iyisini yapar insan, Deniz Seki de keyif alarak söyledi şarkılarını...
Aşka inanmış, bu inanışın bedelini sonuna kadar ödemiş, hayata karşı mücadelesinden galip çıkarken, bu uğurda geride bıraktıklarını unutmamış bir kadın o...
Şimdi eserlerini kendine, hayatın kazandırdığı tecrübelere göre söylüyor ve bu işi müthiş yapıyor...

Haberin Devamı

Gazino kültürünü özlemişiz

ŞARKILARI KENDİSİNE SÖYLEYEN KADIN...

Alaçatı demek, biraz şort biraz parmak arası terlik demektir genelde... Çarşamba akşamı son derece şık hanımefendiler ve beyefendiler gördüm Gazino Sako masalarında.
Yemeği ve sohbeti bir kenara bırakıp, tüm dikkatini sahneye veren insanlar vardı.
Kimseyi rahatsız etmeden ve rahatsız olmadan eğlenebilme kültürünün bu topraklarda halen hüküm sürdüğünü gördüm ve buna sevindim en çok.
Sevgili Emre Altuğ, gazino kültürünü diriltmeye karar verdiğinde sevinmiş, ama acaba ‘karşılığı olur mu?’ diye de merak etmiştim.
Gördüm ki olmuş.
İstanbul’da tek bir gazino yok şu an, İzmir’de fuar zamanı tüm ünlülerin sahne aldığı gazinolar da yok çok uzun zamandır.
Ama Alaçatı’da işleyen ve düzgün bir gazino var işte...

Haberin Devamı

Televizyonculuğun en kötü yaz mevsimi...

Önce Ramazan ayı yayınları, hemen ardından başlayan Dünya Kupası ve bununla birlikte giden Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento seçimi, propaganda dönemi...
Reyting listelerini oldukça etkileyen bu üç ana unsur nedeniyle televizyon yayıncılığı açısından sıkıntılı bir yaz mevsimi geçiyor.
Eskiden yaz sezonu dizileri olur, onlardan başarılı olanlar da yeni sezonda yoluna devam ederlerdi.
Şimdi hemen her kanal, en fazla tek bir yeni diziyi sürüyor ekranlara.
Seyirci için zor olsa da, aslında kanallara biraz soluk aldıran bir durum bu.
Ana sezonda, diziler bütçeleri öyle bir emdi ki, yaz sezonunda yeni işlere başlama iştahı azaldı sektörün. Kötü değil bu durum, dizi üzerine kurulu, kanalları video kaset dükkanı haline getiren bir anlayışın sonbaharı, yaşadığımız şey...

Haberin Devamı

Bir kuş, dört yumurta sonuçta

Yağmur kuşu, nesli tükenen kuşlardan biri değil aslında...
Ama ufacık bir yağmur kuşu ve yuvadaki dört yumurta,Kanada’nın ünlü Ottowa Bluesfest’i iptal edilme aşamasına getirdi.
Sahnenin kurulacağı yere yapılan yuva nedeniyle organizasyon komitesi çalışmaya başlayamıyor, zira Kanada’da kuş yuvalarını taşımak için federal izin gerekiyor.
Sahneyi başka bir yere kurmak mümkün ama gürültüden anne kuşun yumurtalarını bırakıp kaçma riskini de kimse almak istemiyor.
Eğer gelecek salı gününe kadar yumurtalar çatlamaz ya da yetkili merciler sorunu çözecek bir formül bulamazlarsa, ünlü isimlerin de sahne alacağı Ottowa Bluesfest iptal edilecek.
Acı ama itiraf etmem lazım ki, yaşam hakkına duyulan saygının, paradan daha önemli olduğu her haberi kıskanıyorum.

İran taraftarları...

Rusya’da devam eden Dünya Kupası’nda, taraftarı en fazla ekrana getirilen ülke galiba İran.
Alışıldık görüntülerin dışındaki taraftar görüntülerini kullanmayı sevdi medya...
İşin en garip tarafına geleyim ama ben... Başkan Trump bir yandan İran’la varılan nükleer anlaşmadan çekilip yeni yaptırımları devreye sokarken, diğer yandan bütçesini ABD Dışişleri Bakanlığı’nın sağladığı Amerika’nın Sesi de, Dünya Kupası haberlerinde İranlı taraftarların fotoğraflarını kullanıyor. ‘Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu’ cümlesinin hayata geçmiş nadir hallerinden biri olsa gerek bu...

Kilimle koruma olmaz...

İstanbul’da verilen dolu alarmının ardından, otomobillerin üstleri halı ve kilimle kaplandı ya, kötü haber, ‘Bu önlem hasarı maksimum yüzde 20 azaltır’ diyor uzmanlar.

‘Peki ne yapmak lazım?’ sorusunun cevabı basit, dolu yağışı için özel üretilmiş kılıflardan almak gerekiyor. Hava yastığı mantığıyla çalışan bu kılıfları kullanmak zahmetli olabilir ama kilimlerden daha koruyucu oldukları da doğru... Tek dert, araçların 3-5 santim aralıklarla park edildiği İstanbul’da, bu kılıfı alsanız bile kullanmak kolay değil.

Şu an Türkiye’ye bu kılıflardan ithal eden yok ama 3-5 dolu uyarısı sonrası görürsünüz ilanlarını...