Özay Şendir

Özay Şendir

ozay.sendir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

16 Nisan gecesi yayınları için kanallar çok çaba harcadı, bu doğru. Fakat fazla çaba ya da detay hatalar da yaptırdı.

Ancak hatalara geçmeden önce referandum yayınları reyting tablosuna bakmanın mide bulandırıcı olduğunu söylemem lazım.

SEÇİM GECESİ YAYIN HATALARI
Kanallar reyting tablosunda üstte olabilmek için aynı stüdyodan yapılan yayınları bir sürü isme bölerek verdiler.

Beş parçaya bölünen yayın da var, yedi ve daha fazlasına da...

Her neyse, gelelim en fazla tekrar edilen yayın hatalarına:

Hemen her kanalda 1 Kasım 2015 seçimlerinde AK Parti ve MHP’nin aldığı oy toplamıyla grafikler hazırlanmış. Oysa referandumda CHP’li bir seçmen evet ya da AK Partili bir seçmen hayır oyu kullanabilir.

Haberin Devamı

Seçim ittifaklarında iki partinin bir önceki seçimlerde aldığı oy baz alınabilir ama referandum farklı bir yapı.

Sonuçların ilk saatlerinde çok fazla yoruma girmek yorumcuya da yayına da hata yaptırıyor.

Özellikle büyük illerde, sandıkların açılma oranı belli bir seviyeye ulaşmadan hemen yorumcuya pas atmamak gerek.

Basit her zaman en güzelidir. Seçim gecesi ekranlarda grafikler ortalama dört saniyede bir değişti. Çok cafcaflı ya da detaylı bir grafiği dört saniyede anlayamayan seyirci, ister istemez başka kanala gider.

İnsanlar önce Türkiye genelini sonra da kendi şehirlerindeki durumu merak ederler oy sayımı sürerken. Bir de referandum söz konusu olduğu için oyların ne kadarının sayıldığını bilmek isterler.

Çok fazla yorumcuyla yayın götürmek bir süre sonra ister istemez aynı soruların defalarca sorulmasına yol açıyor. Bir diğer dert, kanal kanal dolaşan yorumcular her tarafta aynı cümleleri kuruyor, giderek tüm yayınlar birbirine benzemeye başlıyor. 1990’lı yıllarda az konukla tüm gece yapılan yayınlar, reytinglerde çok konuklu yayınları defalarca mağlup etmişti. Bu gerçeği unutmamakta fayda var.

BU FOTOĞRAFA İYİ BAKIN

Fotoğrafta gördüğünüz adamın adı, Dana Cummings. Eski bir Amerikan deniz piyadesi bu adam, her iki Irak savaşına da katılmış.

SEÇİM GECESİ YAYIN HATALARI
Irak’tan sağ salim dönmüş, sonra trafik kazası geçirmiş ve bir bacağını kaybetmiş. Protez bacağı takıldıktan sonra rehabilitasyon sürecinde doktorlar ne yapmak istediğini sormuşlar o da her iki ayağının yerinde olduğu günlerde deneyip başaramadığı sörf üzerinde durabildiği takdirde kendisini çok iyi hissedeceğini söylemiş. Kısa adı ampsurf olan çalışma da işte böyle başlamış.

Haberin Devamı

Bugün Kaliforniya kıyılarında bir ya da her iki bacağını kaybetmiş insanlara sörf dersleri veriyor Cummings.

Bu sayede hem ampüte insanlara moral veriyor hem de toplumun kendilerini fark etmesini sağlıyor. Tüm uzuvları yerinde olduğu zamanda başaramadığını bir uzvunu kaybettikten sonra başarmak... Bu hikayeden bizim payımıza düşen kısma gelince; uzuv kaybı yaşayan insanların tedavisinde protez kadar moralin de önemli olduğunu öğrenmemiz lazım.

100 trilyon dolar ister misiniz?

100 trilyon dolar tam 14 sıfırla yazılıyor, yani rakamla yazmaya kalktığın zaman oldukça zahmetli. Birçok insan, 100 trilyon dolar için ‘hayal dahi edilemeyecek bir para’ diye düşünür ama durun, acele etmeyin. Bahsettiğim dolar Amerikan doları değil Zimbabwe doları.

Haberin Devamı

Ekmeğin 300 milyar dolar olduğu bir ülkede en büyük banknotun 100 trilyon dolar olması da hiç şaşırtıcı değil aslında. Tüm dünyada geçerli olan kural şu, paranın üzerindeki rakamlar büyüdükçe satın alma gücü ve değeri azalıyor. Bunun tam aksi Singapur doları için geçerli. Bir dönem bastıkları 10 bin Singapur doları banknotu, satın alma gücü olarak 6 bin euro’ya eş değer geliyordu. Sonra ne mi oldu?
Kara para aklamayı kolaylaştırdığı için bu banknot tedavülden kaldırıldı. Amerikan dolarının hikayesine gelince... Halkın kullanımı için basılan en büyük Amerikan Doları banknotu, 10 binlikti.

1934’te tedavüle giren bu banknot, 1969’da piyasadan geri çekildi.

Okuma yazma değil konuşma öğretmek

En illet olduğum şeydir, hemen hemen aynı yaşta olduğu muhabirlere “Çocuklar” diye hitap eden magazin figürleri. Siyasetçiler yaşları çok daha büyük olsa bile “Arkadaşlar” diye hitap eder kendilerini takip eden muhabirlere. Futbol konuşurken hemen her zaman maraza çıkıyor bu ülkede. Siyaset konuşmuyor, bizim gibi düşünmeyenlere düşmanlık ediyoruz sadece. Eğitim sistemi bize okuma-yazmayı öğretiyor belki ama konuşmayı ve dinlemeyi hiç öğretmiyor. Çok büyük bir eksik bu hepimiz için...

Başlarken değil biterken söylenenler önemli

İsimlerinin çok önemi yok, bir sürü adam bir sürü kadın diyelim biz onlara. Cinsiyetlerinin farklı olması hiç önemli değil. Kimi evliydi kimi sevgili. Medeni durumlarının da bir önemi yok. Kimi ünlü, kimi zengin bazıları hem ünlü hem zengin.
Bunun da pek bir önemi yok.

SEÇİM GECESİ YAYIN HATALARI

Farklı cinsiyette ya da özellikte olsalar da belirli bir grup insan var ki, ayrılık süreçlerinde dillerini hançer gibi kullanıyorlar.

Eskiden de vardı böyle insanlar ama sayıları giderek artıyor maalesef. Ayrıldığı kişiyi rezil etmeye çalışmak, küçük düşürecek cümleler kurmak, anılar paylaşmak, kamuoyu vicdanında kendini temize çıkarmak için hiç durmadan konuşmak...

“Bir insanın karakterini anlamak için ilişkiye başlarken değil bitirirken söylediklerine bakmak gerekir” derlerdi ya, çok haklılarmış.

“İki kişi arasında konuşulanlara bakarak neden karar vereyim?” diyenler çıkabilir. Bir süre için de olsa, dünyada en çok sevdiği insana ayrılırken söylemediğini bırakmayan birinin başkalarına vicdanlı davranacağına inanmak çok zor benim için.