ÜNLÜLER DE GAZ ÇIKARIR...

“Mustafa Sandal ile Emina Sandal büyük bir kavga etmişler.”

Hemen her evde bazen büyük, bazen küçük kavgalar yaşanmıyor mu?

“İbrahim Kutluay ile Demet Şener tazminat konusunda anlaşamamışlar.”

Tazminat, velayet ve nafaka konusunda anlaşma sağlanamayan yüzlerce boşanma davası yok mu?

“Hülya Avşar, Kaya Çilingiroğlu’nun ihanetini umursamamıştır.”

Ne saçma, “Anıra anıra ağladım” diye anlatmıştı o zaman kadıncağız ama ihanete uğrayan her insan üzülmez mi zaten?

“Sonsuza kadar diye başlayan set aşkı, bilmem kaç ayda bitti.”

Arkadaş, her aşk sonsuza kadar hedefiyle başlamıyor mu? Nedense ünlüler dünyasında hayatın çok daha kolay ve sorunsuz yaşandığına dair garip bir algı var. Maalesef medya da biraz şişiriyor bu yanlış algıyı. Ünlüler insanüstü varlıklar değiller, mükemmel hayatlar yaşamıyorlar ve hatta gaz da çıkartıyorlar. ABD’de magazin yüzleri normal insan muamelesi görüyor. Türkiye’nin de artık o çizgiye gelmesi lazım.

Âşık Veysel mi Cadılar Bayramı mı?

Çarşamba günü sosyal platformlarda bir sürü insan Âşık Veysel’in doğum günü için paylaşımda bulundu. Sonra lise öğrencilerinin kullandığı bir uygulamaya girdim, aralarında “Âşık Veysel kim yahu?” diye soranlar vardı.

Çocukların ayıbı değil elbet Veysel’i bilmemeleri ama insan üzülüyor.

Zira ozanı bilmeyen gençler birbirine hangi Cadılar Bayramı partisine gideceğini soruyordu. Özellikle de sosyetik diye bilinen birçok sitede bu sene Cadılar
Bayramı etkinliği var. Komik olan bayram denilen şeyin ne olduğunu da bilenlerin çok az olması.

Eski Kelt kültüründe, yaz sonu kış başı diye kabul edilen gündür 1 Kasım, o gün ölülerin ruhlarının eski evlerini ziyaret ettiklerine inanılır ve insanlar tanınmamak için maske takarlar. Hoş bu ülkede yaşayıp da Âşık Veysel’i bilmiyorsan, Cadılar Bayramı’nı bilsen ne olur, kutlasan ne olur. Koca bir hiç sadece...

Üstelik Dünya Rekorlar Kitabı’na girmişti bu bedel yıllar önce. ‘Kadınlar’ diyeceksiniz, demeyin, zira saç tıraşına en fazla parayı ödeyen kişi bir erkek ve Brunei Sultanı. Berber Ken Modestou ayda en az iki kez, birinci sınıf olarak Londra’dan Güney Asya’ya uçuyor ve her tıraşının faturası 23 bin doları buluyor.

Tıraşı bırakma...

Argo kültürümüzün önemli laflarından biridir ‘tıraşı bırak’ lafı.

Şimdi rakamlara bakın ve tıraşı bırakma meselesini tekrar düşünün.

Resimde gördüğünüz hanımefendi, İtalya’da istediği gibi bir kadın berberi bulamadığı için, Londra’da ünlülerin berberi olarak bilinen Stuart Phillips’e saçlarını emanet eden Beverley Lateo.

Berbere her gidişte ödediği para, havalimanı VIP transferi, masajı, şampanyası dahil, tam 16 bin dolar. Normalde 300 dolara saç kesen bir berber için ne inanılmaz bir
rakam değil mi?

Birinci sınıf, ikinci sınıf

Birinci sınıf insanlar, birinci sınıf insanlarla çalışırlar, ikinci sınıf insanlarsa, üçüncü sınıf insanlarla...

Genellemelerden hiç hoşlanmam ama hayat boyu gördüğüm en doğru genellemedir bu. Üstelik, trikotaj atölyesinde de durum böyledir, futbol takımında, denetim firmasında ya da medyada da değişmiyor bu kural...

Biz değil, ben diyen, bilgisizliğini egosunu şişirerek saklayan, sesini kolay yükseltebilen kişi asla birinci sınıf değildir.

Öyle birini gördünüz mü uzak durun, çünkü birinci sınıf insanlar bu tür insanlarla ne yalan yarıştırabilir ne de kötülük...

‘Arka Sokaklar’ Sezen Aksu gibi...

Bir albümlük sanatçılar vardır, saman alevi gibi...
Bir süre ünlü olurlar, sonra kaybolup giderler.

Bir de Sezen Aksu var bunun tam tersi, kuşakların şarkılarını bildiği...

Televizyon dünyasının Sezen Aksu’su da hiç şüphesiz ‘Arka Sokaklar’ dizisi. ‘Kurt Seyit ve Şura’dan ‘Gecenin Kraliçesi’ne kadar bir sürü pahalı işin battığı bir dünyada, çok az oyuncu transferiyle neredeyse 500’üncü bölümü çekecekler ve halen reyting listesinin tepesindeler.

Ayrıca tekrar yayınlarına da bakacak olursak, Türkiye’de en fazla yayınlanmış dizi unvanını da ellerinde tutuyorlar. İletişim fakültesi öğrencilerinin tez konusu yapması gereken bir başarı bu, mutlaka incelenmeli...

Parayla saygınlık da olmaz saadet de...

Suudi Arabistan’da bir adam, düğününe katılanlara, en son model akıllı telefonlardan hediye etmiş. Haber bizim medyaya üç gün gecikmeyle düştü aslında. Tamamını seyredince gördüm ki yüzlerce kutu cep telefonu salona müzik eşliğinde büyük bir curcunayla getirilmiş. Peki onca curcunadan sonra geriye kalan ne biliyor musunuz? Adamın adı yok, sadece yaptığı var ve habere dair tüm yorumlarda bu işle dalga geçilmiş. Yani parayla saadet olmadığı gibi saygınlık da kazanılmıyor. Herkes dalga geçince aileden birileri açıklama yapıp, o kutularda şeker vardı demiş. Daha da kötü. Harcamadığı para bile rezil edebiliyor insanı işte...