Yazarlar Proje odaklı yönetim

Proje odaklı yönetim

31.08.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Proje odaklı yönetim

Proje odaklı yönetim

Şeref OĞUZ

Sebeplerle değil, sonuçlara yoğunlaşmak, hepimizin yaygın hastalığı. Zira sebepler karmaşıktır, düşünmek, kafa patlatmak gerektirir. Halbuki sonuçlar ortadadır. Etkilenirsiniz. Tepki verir, sonuca odaklı proje üretirsiniz. Tabii ki çuvallarsınız.
Örneğin El Nino gelince, sonuçları size kentleşemediğinizi öğretir. Güneş açınca da sebepleri unutursunuz. Geminiz yanar, aslında alev alan itfaiyenizdir. Yangın söner, unutursunuz. Her iki yılda bir Kurtuluş Savaşı'ndaki zayiat kadar kurban verdiğiniz trafiği, "canavar"laştırır, rahatlarsınız. Veya kaygısızlığınızın, vurdumduymazlık ve fırsatçılığınızın bileşkesi olan enflasyona bol bol küfrederek rahatlar, sebeplerine odaklanmazsınız. Sivrisineklere çevrili dikkatiniz, bataklığı ortadan kaldırmaz, sorunlarınızı torunlarınıza devredersiniz.
Her 10 yılda katlanan bir ekonomide, küreselleşmenin nimetlerini yakalamak için iletişim ve ulaştırma hayati önem taşır. Son yıllarda gündemimize oturan bir diğer örnek Atatürk Dış Hatlar Terminali... Artık çağdışı kalmış bir dizayn ürünü olan terminalde çile doldurur, uçak kaçırır, keçileri kaçırırsınız. Sorunları halı altına süpürme kurnazlığı, bir yere kadar geçerli.
Bugün ulaşamayan bir Türkiye'den söz ediyoruz. Çözümler ise sonuca yönelik. Örneğin son 11 yıldır, "ihale iptal edildi, böyle oldu" teşhisine takılıp kaldık. Acaba ihale bitse, yeni terminal binası yapılsa sorun bitecek mi? Dün sabahın 7'sinden öğleye kadar THY'nin ve Hava Meydanları'nın tepe yönetimiyle Atatürk Terminali'ni inceledik. Sorun, daha derinde.
Terminal binası yaptık diyelim. Vizyonsuz siyasilerin gözardı ettiği "kabına sığmayan Türkiye", uçmak istiyor. Uçak sayısı yetersiz. Ucak aldık diyelim; Cem Kozlu'nun verdiği rakamlara göre her uçak 10 pilot, 40 kabin memuru, 25 teknisyen gerektiriyor. Bunlar saksıda yetişmiyor.
Türkiye, Atatürk Limanı'nın fiziki sınırlarını aştı. DHMİ İstanbul Başmüdürü Gürbüz Akdemir'e göre, en az dört pist lazım. Halbuki 2 pist var; "1.5 yıl içinde paralel pist yapılmazsa, hiç kimse bir şey beklemesin." Eşanlı uçuş için -ki bu kapasiteyi katlar- iki pist arasında 1050 metre olmalı. Şimdiki pistten bu uzaklığa vardığınızda, yerleşim biriminin içindesiniz.
Yeni havaalanı? Kurtköy'de mi, Silivri'de mi? Hangi seferleri buraya kaydıracaksınız? Burnumuzun dibindeki Atina 45 binlik kapasitesiyle dururken, iki kat şişmiş 16 binlik kapasitesiyle Atatürk Limanı'nı nasıl değerlendireceksiniz?
Proje odaklı yönetim, böylesi kısır çözümlere fırsat vermez. Proje, Türkiye'yi değil bugün, gelecek bin yılda da uçurmaksa, sebeplere odaklanırsınız. Bağcıyı dövmekten vazgeçer, üzüm yemenin yolunu arasınız. Bulursunuz da.. Ama sorunlarımızı torunlarımız çözsün diyorsanız, trafik canavarına, pasaport kuyruğuna takılır kalırsınız. Yarın, proje odaklı yönetim yaklaşımıyla Atatürk Terminali'ni ele alacağım.



Yazara Email seref.oguz@milliyet.com.tr