Yazarlar Refah davası

Refah davası

18.12.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Refah davası

Refah davası

Şahin ALPAY

Yabancı meslektaşlar ziyaret, telefon ederek, faksla ve elektronik postayla soruyorlar: "Refah Partisi'nin kapatılması için açılmış olan davanın bir hukuki temeli var mı? RP'nin kapatılmasının ne gibi sonuçları olabilir? RP gerçekten kapatılacak mı?" Bu sorulara verdiğim cevapları okurlarla paylaşmak istiyorum.
RP davasının bir hukuki, bir de siyasi yönü var. Davanın hukuki yönü başsavcılığın, RP'nin "laiklik ilkesine aykırı eylemlerin odağı haline geldiği" iddiası. RP yöneticileri, milletvekilleri, belediye başkanları, üyeleri, hele sempatizanları arasında, devletin din kurallarına dayandırılmasını; bunun için gerekirse zor da kullanılabileceğini (açıkça veya ima yoluyla) beyan edenlerin bulunduğu konusunda bir tereddüt olmasa gerekir.
Ancak bu beyanların ve iddianamede sunulan öteki delillerin, RP örgütünün "laiklik ilkesine aykırı eylemlerin odağı haline" geldiğini kanıtlamaya yeterli olup olmadığına Anayasa Mahkemesi karar verecek.
Ne var ki, RP'ye karşı açılan davanın önemli olan yönü, hukuki değil siyasi yönü. Belki bu yüzden Türkiye'de pek az kimse konunun hukuki yönüyle ilgili. Kamuoyu ne RP'ye karşı delillerin ne olduğuyla, ne de RP'nin kendini nasıl savunduğuyla fazla ilgileniyor.
Davanın, herkesin tartıştığı siyasi yönü ise, kapatılma talebinin ardında yatan motivasyon. Demokrasi toptan rafa kaldırılmadığı sürece, daha önce iki kez kapatılan RP'nin yerine hemen yeni bir parti kurulacağına göre, bu davadan beklenen yararlar (kimi yazarlarca ayrıntılarıyla açıklandığı üzere) şunlar:
1) Yurttaşlar kapatılan bir partinin mirasçısına oy vermekten çekinecekler, dolayısıyla İslamcıların oy oranı gerileyecek, bu oyları paylaşan öteki, laik partiler soluk alma imkanı bulacak. 2) RP'nin kapatılması bir uyarı olacak, yeni kurulacak parti aynı yanlışlara düşmeme konusunda daha dikkatli davranacak. 3) Kapatma dolayısıyla gelecek 5 yıl süreli siyasi yasaklar, liderlik kadrosunun yenilenmesini, daha sorumlu kişilerin işbaşına gelmelerini sağlayacak.
Bunlara karşı ileri sürülen (ve benim de paylaştığım) sakıncalar ise şu noktalarda toplanabilir: 1) RP'nin kapatılması İslamcıların ekmeğine yağ sürebilir. Öteki partilerin temel sorunların halledilmesi yönünde herhangi bir ilerleme sağlayamadığını gören seçmenler, bunları cezalandırmak için daha büyük bir oranla RP'nin yerini alacak partiye yönelebilir. 2) Kapatılması RP'nin oportünist ve demagojik kimliğinin, Türkiye'nin sorunlarının halli için herhangi bir çözüme sahip olmadığının ona ümit bağlayan seçmenler tarafından anlaşılmasına yardımcı olmayacak; RP'nin foyasının meydana çıkması ertelenecek. 3) Bastırma, bugüne kadar ılımlı bir tavırda olan İslamcıların bir kısmını radikalleşmeye götürebilir.
Bu nedenlerle RP'nin kapatılması yanlış olur. Aslında RP ılımlı ve şiddeti reddeden bir parti. Şiddeti dışlayan bütün akımlar gibi İslamcılar da ifade ve örgütlenme özgürlüğüne sahip olmalı. Bu akımın içinde şiddeti ve demokrasi dışı yöntemleri savunan kimseler cezasız bırakılmamalı. Ancak İslamcılara "demokrasiyi yaşayarak demokratikleşme" fırsatı tanınmalı.
RP davasının bir yönü de Türkiye yönetimiyle ilgili bir gerçeğin yeni bir yansıması oluşu: Türkiye maalesef hep sorunların sosyal, ekonomik ve kültürel temellerini ortadan kaldırmaya çalışacağına, tezahürleriyle uğraşıyor ve bu yüzden enerjisini tüketip bir yere varamıyor. Artık beylik bir ifade oldu ama, Türkiye "sivrisinekleri avlamaya uğraşırken, bataklıklar gittikçe büyüyor."
"Peki, RP kapatılacak mı?"
Başbakan geçenlerde "Yüzde 50 - 50" dedi, ama RP kapatılmazsa, bu davanın siyasi bir yönü olmadığı gibi bir sonuca varmak gerekecek.



Yazara Email S.Alpay@milliyet.com.tr