KALİMNOS İZLENİMLERİ
Bodrum’dan Yunan Adaları’na geçmek, popüler bir destinasyon haline geldi. Teknolojinin gelişmesi, katamaran filomuzun ciddi anlamda büyümesi ve Yeşil Marmaris feribot işletmesinin operasyon müdürü Sertaç Erarslan başta olmak üzere, Avrupai bir çizgide hizmet vermeleri, adaları komşu kapısı haline getirdi. Ayrıca Yunanistan’ın uyanıklığı sayesinde yaratılan kapı vizesi de kolaylık sağlayınca, ciddi anlamda bir kaynak ortaya çıktı. Fakat son haftalarda euro ve dolar’ın, TL karşısındaki dengesizliği, bu kaçışları kısıtladı.
Son seyahatimizi yaptığımız Kalimnos Adası’nı çok beğendik. Sessiz sakin, araba da olmasa sadece dinamit seslerini duyuyorsunuz. Tam şehrin ortasında yürüyordum ki, birden bire patlamalar başladı, “Eyvah!” dedim ve aklıma İngiliz Konsolosluğu ile HSBC baskınları geldi.
O tarihlerde İstanbul Belediyesi AKOM’da görevliydim. Hemen etrafıma baktım,
hiç kimsede bir hareket yok, karşıda sahil güvenlik binası var, oraya doğru yürüdüm. Hiç kıpırdama yok ama patlamalar bütün hızıyla
devam ediyor...
Sonuçta bir taksi şoförüne sordum ve cevabı aldım: “Bizde mutluluğa katkısı olsun diye, nişan, düğün ya da yıl dönümü kutlamalarında, ailenin zenginliğine göre dinamit patlatılır.” Yas ve ayrılık olduğundan da, yine aynı şeyi yaparlarmış.
“Siz işinize bakın” diye de ilave etti... Güleyim mi ağlayayım mı şaşırdım, herhalde dünyanın başka yerinde böyle bir şey yoktur.
Turistik yeri: Masouri Mahallesi
Gemiden indiğinizde liman bölümünde resmi binalar, balıkçı tekneleri, birkaç sıradan otel ve restoran var. Asıl Kalimnos’un güzel, turistik ve gidilmesi gereken kısmı ise, Masouri Mahallesi... Buraya taksi, otobüs, en çok da kiralık arabalar ve motosikletlerle gidiliyor. Daha yol bitmeden, karşınıza mavi-yeşil bir cennet çıkıyor. Burada küçük butik oteller, restoranlar, barlar ve hediyelik eşya mağazaları göze çarpıyor. Müzik çalan, canlı Yunan müziği yapan sanırım sadece bir yer vardı. Daha çok doğal ürün mağazaları, ruhu dinlendiren terapistlerin ofisleri mevcut ve de ‘mini market’ dedikleri bakkallara çok rastlanıyor. Fiyatlar, Rodos’tan daha ucuz ve Kos’la hemen hemen aynı... Biz, tesadüfen yeni açılan dört yıldızlı bir otelde yer bulduk. İyi ki de burayı seçmişiz! Carian Otel’in tek mazereti merdivenleri, zaten bu bölgede nereye giderseniz gidin, karşınıza en az 30 basamak çıkıyor.
Sahibi Klidoras Drosos, eşi Pola ise SPA’nın Fransa’dan diplomalı estetisyeni ve yöneticisi... Kış aylarında 10 bin kişinin devamlı yaşadığı, nüfusun yazları 30 bine çıktığı adada, muhteşem bir Yunan restoranı var ki, başlı başına bir konu.
Aile işletmesi
Aegean Tavern, otelden sadece 10 dakika yürüme mesafesinde. Bu balık ağırlıklı, şık ve şirin mekan, tam bir aile işletmesi. Baba George ve anne Maria, dönüşümlü olarak mutfakta; kardeşleri salondaki servisin başında, üç çocuksa ya mutfak ya da serviste. Bu özlediğimiz tablo, hizmette kusuru minimum seviyeye indirmiş. Başlangıçta, ailenin 100 yıl önce yapmaya başladığı özel ekmek fırınından çıkan ve o günkü kişi sayısına göre hazırlanan, tarihi tahta ve bıçakla gelen ekmek son derece lezzetli. Yanında çekirdeksiz, kendi bahçelerinin zeytiniyle servis ediliyor.
Arkadan gelen minik ıspanak ve roka yaprakları üzerlerindeki parmesan tranşlarıyla yapılmış salata, son derece değişikti. Susam, kuru domates ve nar ekşisiyle de soslamıştı. Kabak kızartma, adanın vazgeçilmezi. Değişik bir yoğurtlu sos ve minik yeşil biber tanecikleriyle geldi. Dağ mantarı soteyse, bana Uzak Doğu’yu hatırlattı. Sohbet ederken, bir alev topu yanımızda yükseldi. Gelen, alevli saganaki tam kıvamındaydı. Kalamar ve karidesi de biraz tattık, zira tüm masalara giden lokmaya yer ayırmamız gerekiyordu.
Her misafir için tek tek dökülen tarçınlı lokma, ev yapımı karamelli dondurmayla sunuluyor. Eğer adalarda gerçek ve doğru adrese ulaşabilirseniz, ağız tadıyla makul fiyatlarda yemek yiyebiliyorsunuz. Lokantaların önündeki kandırmaca tablolara inanmayın, yerli halkın daha yoğun olduğu bulunduğu yerleri seçmeye dikkat ederseniz, daha mutlu olursunuz.
