Reha Arar

Reha Arar

reha.arar@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Kazablanka’dan havalandığımızda, kendimizi önce kısa bir çöl manzarası, ardından yemyeşil ulu ağaçlı bir şehirde bulduk. Berberi dilinde ‘Tanrı’nın ülkesi’ anlamına gelen bu kızıl şehrin minik ama yoğun havaalanında şöyle bir etrafı incelediğinizde, anlıyorsunuz ki, hâlâ aslanların yaşadığı Atlas Dağları’nın eteklerindesiniz. Aslında diğer bir deyimle Marakeş, Fas’ın güneybatısındaki bölgenin en önemli gelir kaynağı...

Fas Kralı VI. Muhammed’in tahta geçtiği 1969’dan beri turizm halk için büyük önem teşkil ediyor ve sene boyunca turist akını oluyor.

Haberin Devamı

Şehir, sosyal ve mimari yönden ikiye ayrılmış durumda. Eski şehir Medina ve yeni şehir Gueliz. Aslında eski şehir denince akla Jemaa el-Fna Meydanı geliyor. Burası yılan oynatıcılarının, illüzyonistlerin, ‘duk’ denilen insan taşıyan motosikletlerin ve envaiçeşit meyve suyu satan esnafın toplu olarak yer aldığı bir meydan.

Aslında buranın vazgeçilmezi, midenize güveniyorsanız, etleri, balıkları ve sakatatları... Doğrusu bizler cesaret edemedik ama aklımız da kalmadı değil!

MARAKEŞ’E NEDEN GİTMELİ

Şık oteller...

Bu meydana açılan onlarca küçük sokak mevcut, hepsi birbirine bağlanıyor ve aynı bizim Mahmutpaşa misali çok çeşitli ucuz mal alıcısını bekliyor. Esnafla pazarlıkta iyiyseniz, yüzde 50’ye kadar indirim alabiliyorsunuz. Dikkat etmeniz gereken tek nokta, sokakları karıştırmamaya özen gösterip, kaybolmamak. Özellikle geceleri belli bir saate kadar açık oluyor.

Şimdi gelelim yeni şehir Gueliz’e... Lüks apartmanların, çok şık otelleri Avrupai pastane ve lokantaların bulunduğu bir semt. V. Muhammed ve VI. Muhammed Caddeleri bana Moskova’daki büyük bulvarları hatırlattı. Bir tarafından diğerine geçmek çok kolay olmuyor. İstanbul’u esir alan AVM furyası, henüz Marakeş’e uzanmamış. Burada her isteğe uygun lokanta bulunabiliyor. Çok pahalı olup, Michelin yıldızı alamayanlar da, ucuza yemek yiyebileceğiniz esnaf lokantasını andıranlar da var.

MARAKEŞ’E NEDEN GİTMELİ

Yeni şehrin vazgeçilmezi, Jardin Majorelle. Burası Fas usulü havuzları, egzotik bitki türleriyle kaplanmış çok hoş bir vaha... İsmini, 1917 yılında Marakeş’e gelip burayı çok beğenen ve satın alıp yerleşen ünlü ressam Jacques Majorelle’den almış. Dünyada gezdiği ve yaşadığı tüm bölgelerden topladığı bitkileri getirip, diktiği bahçesi ve mülkü, ölümünden sonra sahipsiz kalınca, efsanevi moda tasarımcısı Yves Saint Laurent ve Pierre Berge tarafından satın alınıp, bugünlere ulaşmış.

Haberin Devamı

Yves Saint Laurent 2008’de öldükten sonra küllerinin bu bahçeye dökülmesini istiyor ve en sevdiği noktasına bir anı taşı dikiliyor. Böylece turistler, onu anıp, dua edebiliyor. Bunun dışında Berberilerin hayatını anlatan bir müze de ziyarete açık bulunuyor. Bu bahçenin bir diğer vazgeçilmezi ise, Cafe Majorelle...

MARAKEŞ’E NEDEN GİTMELİ

İki çeşit kahvaltı

Kahvaltılarında, Fas ve Avrupa usulü olmak üzere, iki çeşit bulmak mümkün. Gerek kahvaltıda gerekse yemek sonrası, mutlaka nane çayı içiliyor. Fas usulünce bu çay, özel çaydanlığı ve bardaklarıyla masaya geliyor. Servis elemanları çayı olabildiğince yüksekten bardağa döküyor. Bu da kültürlerinde bir ritüel halini almış.

Haberin Devamı

Bir de kırmızı biber çorbası çok ünlü. Salatalardan da Fas usulü mevsim salatası denenebilir.

Ana yemeklerde pirinçle servis edilen et, köfte, tajin (irmik) ve Berberi usulü tavuk tajin tavsiyemdir. Tatlılara gelince, vazgeçilmez Fas krepleri, en ünlüsü de yağlı ve ballı olanı...

Tercih etmeyenler için çikolatalı, fındıklı ve muzlu da mevcut. Havalar çoğunlukla sıcak olunca, dondurmacı ve sorbe satanlara da rastlamak mümkün. Rahatlıkla yiyebilirsiniz, zira katkı maddesi kullanmadan, meyvenin suyundan yapılıyorlar. Biz de Jardin Majorelle’in sorbesini çok beğendik.

Önümüzdeki hafta Marakeş’le ilgili yazıma devam edeceğim.