Serpil Çevikcan

Serpil Çevikcan

scevikcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Gül’ün açıklaması ne anlama geliyor

Cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan, Ak Parti Genel Merkezi’ne geldiğinde gazetecilerle de selamlaştı.

Dünün flaş açıklaması Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den geldi.
Cumhurbaşkanlığı görevinin “fiilen bittiğini” vurgulayan Gül, geçmişteki siyasi mücadelesine atıf yaparak, AK Parti’ye geri döneceğini, bunun doğal olduğunu açıkladı.
Gül’ün nihai kararını, Tayyip Erdoğan’ın 12. Cumhurbaşkanı seçilmesinin üzerinden henüz 24 saat bile geçmeden yapması da not edildi.
O bu açıklamaları yaparken, AK Parti Genel Merkezi’nde, Erdoğan’ın boşaltacağı genel başkanlık ve başbakanlık koltuğunun hangi takvimle, kim tarafından doldurulacağı konusunda kritik MKYK toplantısı sürüyordu.
Hatta, akşam saatlerinde kamuoyuna yansıyan kimi kulis bilgiler, Gül’ün söz konusu açıklamasına ilişkin zamanlamanın “rahatsızlık” yarattığını gösteriyordu.
Gül’ün sözlerinin dumanı tüterken AK Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik kameraların karşısına geçerek MKYK toplantısında alınan kararı duyurdu ve AK Parti’nin yeni genel başkanının 27 Ağustos’taki olağanüstü kongrede belirleneceğini açıkladı.
27 Ağustos tarihi, Cumhurbaşkanı Gül’ün, seçilmiş cumhurbaşkanı Erdoğan’a görevini devredeceği günden bir gün öncesine denk geliyor.
Gül, geri döneceğini söylediği partinin genel başkanlık kongresi yapılırken hâlâ cumhurbaşkanı olacak.

Erdoğan’ın aldığı oy
Gül’ün, Erdoğan sonrası AK Parti ve hükümet denkleminin içinde yer alıp almayacağı konusu uzun süredir tartışılıyor.
Bu tartışma içinde öne çıkan görüşlerden biri de Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilirken alacağı oy oranına dayanıyordu.
Bir başka deyişle, Erdoğan, AK Parti cephesinde beklendiği gibi yüzde 56’ya varan hatta bu oranı aşan bir oyla seçilirse, bu sonuç kendisinden sonrasını dizayn konusunda elini daha da güçlendirecek, 10 ay sonraki genel seçimlerdeki olası başarıyı riske etmeyecekti.
Yüksek bir oy oranı, 2015 seçimlerine Gül’e ihtiyaç duyulmadan gidilebilmesine olanak sağlayacaktı.
Erdoğan’ın aldığı yüzde 51.8’lik oy oranı, 2015 seçimlerine giderken, AK Parti’nin gelecek başarısı açısından Gül faktörünü önceki güne göre daha çok öne çıkarmış görünüyor.
AK Parti içinde, başta Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç olmak üzere önemli bir kesimin, Erdoğan sonrası AK Parti’nin başında mutlaka Gül’ün olması gerektiğini ısrarla istediği biliniyor.
Gül’ün bir istikamet çizdiği açıklaması ve onun başbakanlığı konusunda ısrarlı olanların talebinin Erdoğan’ın planlarında ne kadar belirleyici olacağını önümüzdeki süreçte hep birlikte göreceğiz.

Bayburt formülü
Bu noktada, Erdoğan’ın 12. Cumhurbaşkanı seçildikten sonra balkon konuşması için AK Parti Genel Merkezi’ne geldiği saatlerdeki bazı izlenimlerimi paylaşmak istiyorum.
Büyük bir coşkunun hâkim olduğu Genel Merkez odalarında, duygu seline eşlik eden iki ana mesele vardı.
Birincisi yüzde 51.8’lik oy oranının analizi, diğeri ise AK Parti’nin geleceği ve Gül’ün konumu.
Erdoğan’ı beklerken AK Parti koridorlarında sohbet olanağı bulduk.
Aldığımız kimi bilgiler ve gözlemlerimiz Gül’ün partinin geleceği ve birlik beraberliği konusundaki önemini ortaya koyuyordu.
Gül’ün “istenmesi halinde” tabir-i caizse teknik birçok problemin bir çırpıda çözülebileceğinden söz ediliyordu.
Örneğin Gül’ün 2015 seçimlerine kadar milletvekili seçilmesinin ne kadar kolay olduğu.
Bunun için “Bayburt formülünü” dile getiriliyordu.
Malum, Bayburt’tan sadece bir milletvekili var. Bu milletvekilinin istifasıyla yapılacak bir ara seçim Gül’e Meclis yolunu çok kolay açabilir. Böylece, partiyi 2015 seçimlerine milletvekili ve başbakan sıfatını taşıyan Gül rahatlıkla götürebilir.
Bu formül belli ki AK Parti’de Gül’ü önceleyen hatırı sayılır bir kesim tarafından paylaşılıyor.
Ve olağanüstü kongrenin 27 Ağustos’ta yapılacak olması, Gül’ün süreç içinde bu veya benzer bir formülle AK Parti ve hükümetin başına geçmesine engel değil.
Dün AK Parti cephesinden yansıyan kimi bilgiler de 2015 seçimlerine kadar 10 aylık bir süre olduğu, 27 Ağustos’ta seçilecek Genel Başkan’la ve Başbakan’la yola devam edilirken, süreç içinde ortaya konacak performansın Gül faktörünün her zaman diri tutulmasına yol açacağına işaret ediyordu.
Örneğin, adı başbakan adayları arasında ilk iki sırada ifade edilen Ahmet Davutoğlu ve Binali Yıldırım’dan biriyle yola çıkılması, gelişecek tabloya göre 2012 seçimleri öncesinde ya da seçim sonrasında Gül’ün devreye girmesi.

Erdoğan ne düşünüyor?
Bütün bunlar Erdoğan-Gül hattında önümüzdeki günlerin neler göstereceğine bağlı.
Ancak, Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı kampanyası öncesi ve sırasında Gül’e ilişkin aşağı yukarı şekillenen eğilimini tersyüz edecek bir yaklaşım değişikliğini beklemek ne kadar doğru olur?
Ya da olağanüstü kongre tarihini 27 Ağustos olarak tercih eden Erdoğan’ın, kendisinden sonrayı dizayn ederken aklındaki ilk ismin Gül olduğunu söylemek ne kadar gerçekçi olur?
Dün o cepheden yansıyan hava da ilk tercihin Gül olmadığını gösteriyordu.
Cumhurbaşkanı Gül’ün de, “Partime döneceğim” açıklamasıyla, kendisine dönük talep ve tazyikleri bir kez daha ifade etme ve bir anlamda “rahatlama” yolunu tercih ettiği konuşuluyordu.
Ali Tahir de oradaydı

Gelelim önceki geceye...
AK Parti Genel Merkezi’nde Erdoğan’ın 1. turda cumhurbaşkanı seçilmesinin verdiği heyecan ve mutluluk dalgasının hâkim olduğu saatlerde, cumhurbaşkanlığı kampanyasının ardına ötelenen “Kim başbakan olacak” sorusu asıl gündemi oluşturuyordu.
Kapıda sıraya giren AK Partililer, hem Başbakan Erdoğan’ı hem aile üyelerini hem de birbirini tebrik ediyordu.
Tebrik karmaşası arasında, Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın kucağındaki 9 aylık Ali Tahir’in sesi topluluğu bastırmaya yetti. Belli ki dedesini kutlayanların oluşturduğu kalabalıktan ürkmüştü. Erdoğan balkon konuşmasını yapmak üzere asansöre binerken Ali Tahir, babasının kucağında ağlamayı sürdürüyordu.
Bir başka asansörde Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile karşılaştık. Meslektaşım Murat Çelik, “Piyasalar bu sonucu satın almış mıydı? Ekonomi açısından etkisi ne olur” diye sorduğunda Şimşek, “Beklentilere paralel bir sonuç” yanıtını verdi.
Gece yarısı AK Parti Genel Merkezi’nden ayrılırken coşkulu kalabalık dağılmaya niyetli görünmüyordu.
Çok değil 12 saat sonra Türkiye Gül’ün partiye dönme, Erdoğan’ın da 27 Ağustos’ta kongre kararını duydu.