Serpil Çevikcan

Serpil Çevikcan

scevikcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, 2014’te, yerel seBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, 2014’te, yerel seçim ve Cumhurbaşkanlığı seçiminin yanı sıra anayasa referandumuyla birlikte üç sandık kurulabileceği yolundaki açıklaması aslında malumun ilamı değil mi?
Erdoğan’ın, başkanlık sistemini uzunca bir süredir savunduğu, Türkiye’nin ilk başkanı olmak istediği bir sır mı?
Bu olmayacaksa, “partili cumhurbaşkanı” formülüyle, yetkileri artırılmış ve partisiyle bağı kesilmemiş, dolayısıyla geride bıraktığını da garanti edebilecek bir cumhurbaşkanlığı modeli savunması doğal değil mi?
Dört benzemezli bir parlamento yapısından üzerinde tam mutabakat sağlanacak yepyeni bir anayasa çıkamayacağı da malumun ilamı değil miydi?
Örneğin, BDP ve MHP’nin, çözüm sürecinde aynı masaya oturabilmesi bile bir kazançken, nasıl bir mutabakat bekleniyordu?
CHP ve Ak Parti’nin, idari sistem ile din ve vicdan hürriyetinin kullanımı konusunda ne oranda kol kola girebileceğini bekliyorduk?
Hepsi aşağı yukarı biliniyordu. Ancak, bu Meclis’ten yeni bir anayasa çıkarabileceği yolundaki umut diri tutulmak istendi.
Sonuç, döndü dolaştı iktidar partisinin, kendi anayasa teklifini halkoyuna sunmasının kaçınılmaz olacağı bir noktaya dayandı.

“Biz iyimseriz ama”
Ak Parti cephesi, “Başkanlık sistemi taslağımızı çeksek bile üzerinde anlaşılamayan onlarca madde var. Muhalefet zamana oynuyor” görüşünde.
Dün, Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun CHP’li üç üyesinden biri olan, Konya Milletvekili Atilla Kart’la konuştum. Kart, ısrarla bir bilgi kirliği olduğuna vurgu yaparak, şunları söyledi:
“Bakın, Temel Hak ve Özgürlükler bölümü 65 madde. Bunun 34 maddesinde mutabakat vardı, şu anda 44’e çıktı. Bu, gayet verimli bir çalışma demektir. Ve biz daha iyimser bir havadayız. Ama bakıyoruz iktidar sözcüleri, ‘komisyon çalışmaları iyi gitmiyor’ diyorlar. Bunu sorgulamak gerekir. Çünkü siyasi iktidar, müzakereye dayalı bir metnin ortaya çıkmasını istemiyor. O masayı bir taktik masası olarak kullanıyor. O masadan ortaya ne kadar olumlu tablo çıkarsa çıksın o kendi programını uygulayacak.”

“Buyurun çekin artık”
Kart, başkanlık meselesinde de aynı noktaya dikkati çekiyor:
“Başkanlık 15-20 madde, ‘gerisinde niye tıkandık’ diye suçluyorlar. Başkanlık taslağı geri çekilirse Temel Hak ve Özgürlükler bölümündeki mutabakat bir anda 55 maddeye çıkabilecek durumda. Yasama, yargı, yürütme ve idareyi içeren bölüm 75 madde. Bunun içinde başkanlık bölümü de var. 75 maddenin 40’ı doğrudan başkanlıkla ilgili. Dolayısıyla bunları hiç müzakere edemiyoruz. 35 madde de dolaylı olarak etkileniyor. Ama buna rağmen 35 madde içinde 15-20’sinde mutabakat sağlamak mümkün. Buyurun başkanlığı çekin artık. ‘Başkanlık maddesini gerekirse çekeriz’ diyorlar. Ne zaman gerekecek? Böyle bir müzakere yöntemi olabilir mi? Bir kere prensip olarak başkanlık taslağını bir çekelim. Cumhurbaşkanlığı meselesi noktasında elbette Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında görev, yetki ve sorumluluk dengesini gözetecek şekilde oturup bunun müzakeresini yaparız.”
Kart, Ak Parti’nin komisyonun sona ermesini Meclis Başkanı’nın kararına bırakmak istediği görüşünde. “CHP ısrarlı olmaz, BDP ile MHP de nasıl olsa ikinci ayda birbirine düşer” hesabının bozulduğunu söylüyor. “AKP, 2-3 aydır masayı dağıtmak istiyor ama kamuoyunu tatmin edecek gerekçe bulamıyor. Başkanlık iyi bir malzeme” diyor.
CHP’ye göre işin özü bu.
Sonucu baştan belli bir sürecin niye tıkandığını konuşuyoruz.