Zülfü Livaneli
HİKAYEYİ babam
tatlı tatlı anlatır:
Kanije savunmasıyla ünlenen
Hasan Bey'e, vezir - paşa unvanı verilmiş.
İstanbul'dan gelen bir ulak bu konudaki padişah fermanını takdim etmiş.
Ferman,
Kanije savunmasındaki olağanüstü başarısı nedeniyle
Hasan Bey'in paşalık mertebesine yükseltildiğini belirtiyormuş.
Hasan Bey fermanı okuyunca hüngür hüngür ağlamaya başlamış.
Çevresindekiler telaşlanıp
"Hayrola!" demişler.
"Niçin ağlıyorsunuz?"
Hasan Bey,
"Nasıl ağlamayayım!" demiş
"Padişahımız beni paşa yapıyor. Demek ki koskoca Osmanlı devletinde paşalık mevkii benim gibi hakir bir kula nasib olacak kadar alçalmış."
* * *
HASAN Paşa'nın karakter yüceliği gösteren bu sözlerini, günümüze çevirirsek şöyle dememiz gerekiyor:
"Demek ki Atatürk'ün kurduğu Millet Meclisi'nde milletvekilliği düzeyi, Şevki Yılmaz'lara kadar düşmüş!"
* * *
BU rejimin adına demokrasi demek yanlış.
Çünkü demokrasi, ayakları baş, başları ayak yapma anlamına gelmez.
Türkiye'nin bunca yetişmiş kadroları, bunca değerli, ahlaklı insanları dururken
Şevki Yılmaz gibilerinin Meclis'e girmesi, ters işleyen bir eleğe, demokrasi adını vermemizden kaynaklıyor.
Yetenekli, bilgili, dürüst ve alçakgönüllü yurtseverleri engelleyip de küfürbaz cazgırları Meclis'e sokan bir sistem, doğru bir sistem değildir.
* * *
GEÇEN ay
Bonn'da bir davet veren
Alman Dışişleri Bakanı Klaus Kinkel'le
yemek öncesi sohbet ediyorduk. Hiçbir resmi yanı olmayan bu sohbette
Bay Kinkel samimi bir soru sordu:
"Çok yetenekli, bilgili, uluslararası çapta Türk insanları tanıyorum" dedi.
"Ama politik kadrolarınız genellikle bu insanları dışlıyor ve bunlarla karşılaştırılamayacak kadar zayıf insanlar çıkıyor karşımıza!"
"İşte!" diye yanıtladım.
"Bizim en büyük sorunumuz bu. Bir türlü yönetici kadroları ülkenin değerli evlatları arasından oluşturamıyoruz."
Önceki akşam
Uğur Dündar'ın
Arena programında,
Şevki Yılmaz'ın sövgülerine tanık olurken, bu konuşma bir kez daha aklıma geldi.
* * *
MECLİS'teki onurlu milletvekillerinin, değerli basın mensuplarının ve sevgili dostum
Celal Doğan'ın bu seviyesizliğe üzülmemelerini diliyorum.
Çünkü bu düzey ciddiye alınamaz.
Bu konuşmaları ciddiye alması ve incelemesi gerekenler, Cumhuriyet savcıları ile ruh hekimleridir.
Yazara Email livaneli@milliyet.com.tr