Haydi çocuklar uykuya uyarısı çok yerinde. Saat 21.30’da ekrana geliyor. Yanlız her kanalda galiba aynı saat diliminde görülmüyor. Dizilerin yayın saatine denk gelen bu uyarı anladığım kadarıyla reklam kuşağının bitiminde tercih ediliyor. Oynamalar oluyor gibime geliyor. Bu aslında çocuklar için değil. Ekran başında hep beraber televizyon izleyen ebeveynler için sanırım. Asıl onlar uyarılıyor. ‘Hadi evladım yatağa’ sözünü unutanlara! Bu uyarıyı kendi içimizde yapamadığımız için illa ‘devletin’ bu konuda da bizi uyarması gerekiyor! Çoban olayı biraz bu aslında!
PASSAPAROLA, NİHAYET!
Böyle diyorum, çünkü gecenin bir yarısı bu yarışma harcanıyordu. Yarından itibaren saat 17.00’de yayınlanmaya başlıyor. Bu saat dilimi gayet uygun. Bu yarışmanın izleyici kitlesi o saatlere kadar oturanlardan oluşmuyor.
REHBERiM
ÇOK GÜZEL HAREKETLER YA DA KOMEDİ DÜKKANI
Bana göre bu dönemin en yaratıcı komedi programı ‘Komedi Dükkanı’. Ama izlenme oranı sıralamasında beklenen olmuyor. Bizim izleyicinin kendini güldürecek espri düzeyi üstünde. Yani o bile. Bu akşam ‘Çok Güzel Hareketler Bunlar’ başlıyor. Geçtiğimiz dönemin en çok izlenen komedi programı oldu. Milletin ‘hoşlanacağı’ düzeyi aşmadılar. Yani hangi konuyu ele alsalar, ‘dikkati ne çeker?’ mantığıyla hazırladılar. Karakterler de öyle. Ben şahsen büyük bölümünü izledim skeçlerin. Hani böyle aklımda kalan çok fazla olmadı. Bizde başarı ‘izlenme oranı’ olunca benim gülüp gülmemem önem arzetmiyor. Beklediğim, bu kazandıkları şöhret ve başarıyla, espri sınırını, biraz daha, hiç olmazsa kendi çaplarında zorlamaları. (KANAL D / 20.00)
NEFRET BİR KENARA
Bana göre bu dönemin en flaş yabancı dizilerinden ‘Spartacus’, yeni bölümü ile yayında. Bu diziyi internet ortamında bitirenlerin sayısı hayli fazla hem de ‘sansürsüz hali’ ile. ‘Acayip’ diyorlar. Biz bu hali ile yetiniyoruz. Ama gerçekten çok çarpıcı bir dizi. Bu bölümde Spartacus ile Crixus ortak düşmana karşı birleşip nefretlerini bir kenara bırakacaklar. (CNBC-E / 23.00)
FRANSA’NIN GÜNAH ÇIKARMA FİLMİ
Emperyal güçlerin en büyük olayı sinemada geçmişlerini bir güzel eleştirip günah çıkarmalarıdır. Sömürgelerinde yaptıklarının utancı ile yaşarlar. Bu ülkelerin sinemacıları da acımasız eleştiri oklarını filmlerinde beyazperdeye taşır. Ve genelde başarı anlamında olumlu sonuç alırlar. ‘İsimsiz Kahramanlar’ Cezayir sömürgesinden çıkıp ikinci dünya savaşında Fransız Ordusu’nda savaşan Cezayirli askerlerin duygulu öyküsünü anlatıyor kısaca. 2006 yılında Cannes’da tüm başrol oyuncu kadrosu ‘En İyi Erkek Oyuncu’ ödülünü paylaştı. Film, kanal 24’te daha önce de gösterilmişti. Çarpıcı bir film, izlemeyenlere önerilir. (21.30)
OKURDAN
SEN KİMSİN DE RIDVAN’I ELEŞTİRİYORSUN!
Rıdvan Dilmen ile ilgili yazılar epey eleştiri aldı. ‘Sen kimsin’ ile başlayanlar var. İsimsiz olanlar. Bir noktanın altını çizeyim; ben bu köşede Rıdvan Dilmen’in televizyonlardaki en başarılı yorumcu olduğunu, sadece futbolu konuştuğunu defalarca yazdım. Benim eleştirim son maçlardaki anlatım şekliydi. Bilgisi, görüşleri, saptamalarıyla ilgili değildi. Son maçlardaki ‘çok konuşmasını’ izlerken, dikkati dağıttığı yönündeydi. Gelelim eleştirilere; “Ya sen kimsin ki Rıdvan Dilmen’i eleştiriyorsun? Hayatında kaç kere futbol oynadın da futbolla ilgili yorum yapıyosun?” İzmit Dolphin rumuzlu! Bu hep klasik laftır zaten....
NE DİYE UĞRAŞIYORSUNUZ?
Koknarcam rumuzu ile gelen yazı ise şöyle; “Bu aralar Rıdvan Dilmen ile ilgili uğraş içerisinde görüyorum sizi. Turkiye’nin tartışmasız en iyi yorumcusuyla, birden uğraşmaya başlamanızın gerçek sebebini yazılarınızda belirtseniz, bence niyetiniz daha belli olur. Sizin gibi bir gazeteciye yakıştıramıyorum. Keske tüm yorumcular kendine Dilmen’i örnek alsa. Televizyona bir kalite gelirdi.”
Daha öncede söyledim, benim bana gelen eleştirilerle bir sorunum yok. Ve örnekte görüldüğü üzere yayınlıyorum. Küfür vs olmadığı sürece. Bu kadar rahat kaç yazar var?
