‘Kiraz Mevsimi’, ‘Aşk Yeniden’, ‘Kiralık Aşk’ ve ‘İlişki Durumu: Karışık’... Romantik komedi fırtınasını başlatan bu diziler olmuştu. Aldıkları yüksek reytinglerle sektörün tüm ayarlarını bozdular. Şimdi ‘İkinci romantik komedi dönemi’ başlıyor. Daha yaz gelmeden erken rezervasyon yaptıran ‘Tatlı İntikam’, ‘Hanım Köylü’ ve ‘Aşk Yalanı Sever’ bu dönemin ilk işleri oldular.
Bu yazın yenileri ise ‘Hayatımın Aşkı’ (Kanal D), ‘Seviyor Sevmiyor’ (ATV), ‘Aşk Laftan Anlamaz’ (Show TV), ‘Hangimiz Sevmedik’ (TRT). Anlayacağınız yakışıklı erkek, güzel kız ve atarlı giderli aşk hikayeleriyle geçireceğiz yazı.
Farklı bir dizi ‘Melek ile Serhat’
Yeni başlayacak aşk hikayelerinden biri de Gani Müjde’den, ‘Melek ile Serhat’. Onu ayrı bir başlık altına almamın nedeni hikayenin odağında MS (Multiple Skleroz) hastalığı olması. Üstelik altı bölümlük bir mini dizi.
MS, farklı karakterde bir sinir sistemi hastalığı en sık 20 - 40 yaşları arasında ve eğitim seviyesi yüksek kişilerde görülüyor. Konuşma, hareket güçlüğü, refleksleri kontrol edememek, görme bozukluğu vs. gibi sonuçları var.
Lise arkadaşım Barış Erdoğan bu hastalığa yakalandığında 17 - 18 yaşlarındaydı. Hayat dolu, neşeli, hareketli ve sporcu biriydi Barış. Hayatı normal devam ederken bir sabah uyanmış ve hareket edemediğini görmüş. “Şaşırdım, çünkü sadece gözlerimi hareket ettirebiliyordum” diye anlatmıştı bana. Uzun bir tedavi süreciyle yaşama tutundu. Şimdi çalışıyor, kitaplar yazıyor, imza günleri yapıyor.
Görmediğimiz, belki de görmek istemediğimiz bir hayat yaşıyor bazı dostlarımız, arkadaşlarımız, komşularımız. Bize onların hikayesini anlatacak olan Gani Müjde’ye teşekkürler...
‘OFLU HOCA’NIN ŞİFRESİ- 2’
Önceki hafta yazımda Ege romantik komedileri diye bir türden bahsedebiliriz demiştim. Bir yerel tür de Karadeniz komedi filmleri. ‘Sümela’nın Şifresi Temel’in gişe başarısından sonra çok sayıda film yapıldı. ‘Moskova’nın Şifresi’, ‘Oflu Hoca’nın Şifresi’, ‘Bizum Hoca’, ‘Laz Vampir Tirakula’, ‘Sabahat ile Melahat’, ‘Tepenin Uşakları’ ve ‘Emicem Hospital’...
Bu hafta vizyona giren devam filmi ‘Oflu Hoca’nın Şifresi - 2’, Sümela’nın Şifresi Temel’in yapımcısı ve yönetmeni Adem Kılıç’tan. Nükteli ve biraz küfürlü efsanevi Laz karakter Oflu Hoca’nın çevresinde dönen bir hikaye. Laz fıkralarından beslenen skeçlerle bezenmiş, iki rakip ailenin çocuklarının zorlu aşkını anlatıyor. Bir anlamda Karadeniz tipi bir ‘Romeo Juliet’ hikayesi.
Bu türün en önemli özelliklerinden biri de hareketli müziği. Müziklerde Kerem Türkaydın ile birlikte imzası olan Eser Eyüboğlu aynı zamanda filmdeki imkansız aşk hikayesinin kurbanı Kadir rolünde oynuyor. Müzikler filmin ritmine oldukça katkıda bulunmuş. Karadeniz müziğinin geleneksel tonlarını koruyarak modernize edilmiş. Filmi başarıyla taşıyor.
‘Oflu Hoca’nın Şifresi 2’ Karadeniz komedilerinin tipik tüm özelliklerini barındırıyor. Sezon biterken bu türün sevenlerini salonlara çekebilir.
SON ZAMANLARIN EN İLGİNÇ FİLMİ: ‘YENİ AHİT’
Dünyadaki bütün insanlara cep telefonu mesajıyla öleceği günü bildirseniz, hayat nasıl olurdu? Bu sorunun yanıtını arayan Belçika yapımı ‘Yeni Ahit’ filmi son zamanlarda gördüğüm en farklı senaryoya sahip. Fantastik, komedi türünde diyebileceğimiz film, derin bir felsefi altyapının üzerine kurulmuş. Hristiyanlığı, tanrıyı, modern hayatı, kadın - erkek ilişkilerini, kapitalizmi, aileyi, aşkı, evliliği, yani insanlığın temel büyük sıkıntılarını bu soru üzerinden anlatıyor.
Öleceğimiz günü dakika ve saniyesiyle bilince dünyanın bütün düzeni bozuluyor. Çok zamanı olanlar ölüme, kısa zamanı olanlar ise hayata meydan okumaya başlıyor. Yapmadığımız, ertelediğimiz ne kadar çok şey olduğunu, hayattan nasıl da korktuğumuzu gözler önüne seriyor.
Özellikle son bölümü farklı bir film gibi. Dünyayı bir kadın tanrıça yönetmeye başlıyor ve önce dünyadaki tüm savaşlar bitiriyor. Sonrası da ilginç. Merak ediyorsanız ‘Yeni Ahit’i izleyin ve eski düşüncelerinizi bir daha gözden geçirin...
