Haberin Devamı

Objektif Meclis'te sorumlu davranacaklarını da defalarca açıkladılar. Son olarak Diyarbakır'dan bağımsız aday Selahattin Demirtaş Meclis'te "ordunun hassasiyetlerini dikkate alan bir üslup kullanacaklarını" söyledi ki bunu da çok olumlu buluyorum. BİR yanda terör tırmanırken, öbür yanda DTP'den çok ılımlı, hatta şaşırtıcı derecede sorumlu açıklamalar yapılıyor. Ahmet Türk'ün eskiden beri ılımlı konuşmasının sebebi, onun CHP köklerinden gelen siyasi tecrübesi olabilir. Ama Öcalan'ın avukatlığını yapmış Aysel Tuğluk da son derece dikkat çekici derecede ılımlı, sorumlu açıklamalar yapıyor, yazılar yazıyor. "Birinci Meclis Ruhu"na atıfta bulunuyor, "Farklılıklara evet, ayrılıkçılığa hayır" diyor, "Etnik ve dinsel milliyetçiliğe prim vermeyeceğiz" diyor. DEHAP, DTP gibi partilerin böyle ılımlı açıklamalarına köşemde yer verdiğimde bazı okurlarım tepki gösterir: Bunların samimiyetine inanıyor musun?! Bizi uyutmak için böyle konuşuyor olamazlar mı?..İrtica tartışmalarında "takiye" kavramını doğru bir analiz aracı değil, aksine analizi engelleyen bir önyargı olarak gördüğüm gibi, DTP'den böyle açıklamalar yapılmasını da "samimi, samimiyetsiz" diye bir sübjektifliğe indirgemiyorum!Kişiler samimi veya samimiyetsiz, takiye yapıyor veya yapmıyor olabilir. Sosyal-politik bir analizde; önemli olan kişileri öyle konuşmaya, öyle davranmaya yönelten etkenlerin ne ölçüde etkili ve kalıcı olduğudur.Türkiye'de toplumsal modernleşme dinamikleri İslam algısını daha kentli, daha özgürlükçü ve bireysel hale getiriyor. Ama bu değişimi "takiye" diye damgaladığımızda, analiz etme ve anlama imkânını büyük ölçüde yok ediyoruz; kör dövüşü oluyor! Öte yandan, DTP'lilerden ılımlı açıklamaların gelmesinde elbette 'taktik' hesaplar vardır ama önemli olan, oy almak istedikleri seçmen kitlesine böyle seslenme ihtiyacını duymalarıdır. Takiye, samimiyet? Bütün etnik milliyetçi akımlar şiddetli bir radikalizmle doğuyor, zamanla en azından ikiye bölünüyor: Aşırılar ve ılımlılar.Bu bölünmede sosyal statü, ortak din, ekonomi, nüfusun yoğunluğu, kurumların ne ölçüde kapsayıcı olduğu gibi yüzlerce etken rol oynuyor.Ilımlılar, kimliklerini özgürce ifade ederek, zaman içinde demokrasi yoluyla siyasi sisteme, vatandaşlık kanalıyla kurumsal sisteme, günlük hayatın etkinlikleriyle de toplumun geneline entegre oluyorlar.Bu süreçte aşırılar zamanla marjinalleşiyor; terörün tabanı giderek daralıyor.Türkiye bunu başarmalıdır."Birinci Meclis"ten,"meşruiyet"ten, "orduyu rahatsız etmeyecek bir üslup"tan bahseden yeni dil, sübjektif olarak samimi olsun veya olmasın, Kürt hareketindeki ılımlılaşma dinamiğinin işaretleridir. Bu üslup yaygınlaşırsa ve uzun süre devam ederse, zihinleri ve duyguları da etkiler, 'tarz' haline gelir.Ben onun için olumlu karşılıyorum.Genel seçim sonuçlarında benim açımdan en önemli bölüm, Güneydoğu oyları olacaktır: Bir; Türkiye bütününe hitap eden partilere yöneliş var mı, yok mu ve niçin? Yani siyasi entegrasyon gelişiyor mu, geriliyor mu?İki; DTP'nin ahali tabanındaki eğilimi ne yönde? Ilımlılaşma mı, radikalleşme mi? Seçim sonuçlarına sosyolog gözüyle bakarak anlayabileceğiz bunları. t.akyol@milliyet.com.tr Eğilim ne yönde?