TOPKAPI Sarayı’nın önünde Alperen Ocakları’ndan bir grubun yaptığı kaba hareketi eleştiren yazıma iki türlü tepki aldım. Sayıları azdı ama ‘uç’larda nasıl düşünüldüğünü gösteren örneklerdi bunlar:
* Bazı okurlarım eylemcileri savunuyor, onları eleştirdiğim için beni eleştiriyorlardı. Ben de milliyetçi değil miydim; milli ve manevi değerleri savunan bu gençleri nasıl eleştirirdim! Hele ‘lumpen’ nitelemesi yapmama bayağı içerlemişlerdi.
* Öbür okurlarım, bu eylemi yapanların Sivas katliamını yapanlarla “aynı güruhtan” olduğunu, bunlara “hayta, barbar” falan demek gerekirken benim “yumuşak eleştiri” yaparak bunları mazur gösterdiğimi falan yazıyorlardı!
Fakat niye böyle uçlarda dolaşalım? Hakaret başka, eleştiri başkadır. Eleştiri ölçülü olduğu zaman düşündürücü olur. Lumpen demem de bir hakaret değil, bir analizdir.

Özür ve çiçek

Olay kaba bir hareketti; Doğan Hızlan ve İlber Ortaylı devreye girdi, tatlıya bağlandı. Alperen Ocakları Genel Başkanı Abdullah Gürgür’ün ziyaret isteğini İdil Biret kabul etti. Ortaylı’nın Topkapı’daki odasında bir araya geldiler. Gürgür üç arkadaşıyla birlikte, İdil Biret’ten olaylar için özür diledi, bir buket çiçekle Muhsin Başkan’ın hayatını anlatan bir kitabı hediye etti.
Evrensel sanatçımız İdil Biret de Gürgür’e kendisi hakkındaki bir kitapla Çaykovski’nin CD’sini hediye etti.
Birlikte resim çekildiler. “Yaşanan gerginliği gidermek gerektiğini” vurguladılar.
Böylece o kaba hareketi yapan eylemciler, “özür dileme” ve “çiçek verme” gibi medeni davranış örneklerini kendi başkanları Gürgür’den gördüler. Çok da iyi oldu.
Neydi o afişleri yırtmak, bağırıp çağırmak!
Neydi o ‘İslami edep’le bağdaşmayan “protesto namazı” eylemi!
Hele de... Saygı ve özen ifadesi olarak “besmele-i şerife” ve “saltanatlı tekbir” denilen dini ibarelerin gürültülü bir siyasi slogan haline getirilmesi!..
Çok kaba şeylerdir bu davranışlar.
Öbür yanda, “Çayırlara uzanıp şarap içerek Çaykovski dinlemek” şeklindeki burjuva görgüsüzlüğü...
Biri ötekini mazur gösteremez!

Lumpen meselesi

Protesto diye ortaya konulan bu kaba hareketlere “lumpen” demeyen bir sosyal bilimci çıkar mı bilmiyorum! Ben de Martin Lipset’in “Siyasi İnsan” kitabına atıfta bulunmuştum, merak eden okusun diye...
Yazımda da belirttim, siyasi akımlar tabanlarında bulunabilecek bu tür grupları disiplin altına almalı, onları ‘iyi’ye yönlendirmelidir.
Abdullah Gürgür, İdil Biret’e değer vererek, saygı göstererek, özür dileyerek son derece iyi yapmış, iyi bir davranış örneği ortaya koymuştur. Camiası görmüştür ki, öyle kaba davranışlar özür dilettirecek yanlış hareketlerdir!
Özellikle de delikanlılık çağındaki insanlara kabalığın ve şiddet içeren hareketlerin ‘yiğitlik’ olmadığını, yanlış davranışlar olduğunu “ağabeyler”in iyi davranışlarla ortaya koymasına ihtiyaç vardır.
Bu bakımdan, İdil Biret’i olgunluğundan, Abdullah Gürgür’ü de medeni davranışından dolayı kutluyorum.
Yalnız Gürgür’e bir eksiğini hatırlatmalıyım: güler yüz, tebessüm!

Haberin Devamı

NOT: Ergenekon savcı ve hâkimlerinin değiştirilmesi Türkiye’nin kaldıramayacağı bir skandal olur. Bu konuyu yarın yazacağım.