Siyaset bilimci Mümtaz'er Türköne ve sosyolog Vedat Bilgin'i Ülkü Ocakları'nda çalıştıkları gençlik yıllarından tanırım. Entelektüel ve akademik yetenekleri o zaman da belliydi. Programdaki konuşmalarında da kendilerini "milliyetçi" olarak nitelediler; aynı zamanda milliyetçilik adına ortaya çıkan "hastalıklı davranışlar"ı eleştirdiler, bunun sosyolojik analizini yaptılar.Doç. Dr. Ferhat Kentel gençliğinde radikal solcuymuş. Konuşmasında hoşgörülü bir tarihten gelip nasıl bir çatışma psikozuna sürüklendiğimizin analizini yaptı, yasakların, baskıların nasıl gerilimlere yol açtığını ortaya koydu.Ve Oral Çalışlar; eski Maocu... 12 Eylül'ün "karıştır, barıştır" uygulamasında benim hapishane arkadaşım; şimdi en yakın dostlarımdan biri. CNN Türk'te Ahmet Hakan'ın "Tarafsız Bölge" programında milliyetçilik tartışılıyor. Bilhassa dört konuşmacıya dikkat ediyorum. Sağdan Prof. Mümtaz'er Türköne ve Doç. Dr. Vedat Bilgin... Soldan Doç. Dr. Fethat Kentel ve Cumhuriyet gazetesi yazarı Oral Çalışlar. Konuşmacılardan bu dört isim, geçmişte 'düşman'dılar! Hatta, kendileri şahsen karışmadılar ama siyasi aidiyet bakımından birbirine kurşun sıkmış kesimlerden geliyorlar!Ve programda, Türkiye'deki 'köken' gerilimlerini analiz ederken bu dört konuşmacının birbirlerine çok yakın durduklarını gördüm! Adeta bir 'sağduyu' platformu oluşturdular; olgularla ve sosyal bilim terimleriyle konuştular. Herkesin kendi 'köken'ini yüceltmek için kavgaya girmesi halinde Türkiye'nin nasıl bir felakete sürükleneceğini anlattılar.Kalabalıkların "Hepimiz Ogün Samast'ız" diye bağırmasını "hastalıklı davranışlar" olarak nitelediler. Vatanseverlik, milliyetçilik falan değil, bir cinnet, bir çılgınlık yani!"Milliyetçilik adına etnik köken vurgusunu yüceltmek Türkiye'yi 'etno-milliyetçilik'lerin çarpıştığı bir felakete götürür!"Kelimesi kelimesine not aldım bunu... Çözüm olarak dördü de "çoğulculuk, demokrasi" gibi değerleri vurguladı. 'Köken' savaşları! Geçmişte zıt kesimlerden gelen bu akademisyen ve aydınlar felsefi konularda, makro sosyal teorilerde büyük bir ihtimalle anlaşamazlar. Elbette anlaşamazlar, çünkü o çeşitlilik fikri zenginliktir.Ama zıt geçmişlerden gelen bu dört ismin şimdi felsefi farklılıklarını koruyarak adeta bir 'sağduyu ittifakı' sergilemelerini çok anlamlı buluyorum: Türkiye'nin geleceği, fikirlerden birinin egemenliğinde değil, çeşitli fikirlerin sağduyu ortaklığındadır.Oral Çalışlar'ın bir çağrısını buraya almak istiyorum:"Herkes akrabasından gelen hastalıklı davranışlara karşı çıksın! Milliyetçilik adına ortaya çıkan hastalıklı davranışlara en çok milliyetçiler karşı çıkmalı. Aynı şey, ulusalcılar, İslamcılar, solcular için de geçerli tabii!Geçmişte bu yapılamadığı için kan gövdeyi götürdü! Nice genç daha olgunlaşma ve hayata atılma imkânı bulamadan toprağa düştü, "yeşil ekin biçer gibi..."İmparatorluk mirasçısı bir toplumda bugün de öyle bir 'köken' cinnetine kapılırsak?! Düşünmek bile dehşet verici!Evet, kanun gereğini yapsın ama hepimizin ahlaki ve insani bir görevi var:"Herkes akrabasından gelen hastalıklı davranışları herkesten önce kınasın"! t.akyol@milliyet.com.tr Ahlaki görev