Haberin Devamı

Savaşı önlemenin bu tek yolunu Saddam "son bir saat içinde" kabul eder mi?!Abdullah Gülün Başbakanlığı sırasında Arap ülkelerine düzenlediği "barışı kurtarma" gezilerinde tabii bu mesele de gündeme geldi.Bütün Arap başkentlerinin özlemi bu olmakla birlikte, Suudi Kralı Fahdın Güle söyledikleri aynen şöyle:- Saddamı çok iyi tanırım. Keşke Iraktan ayrılmayı kabul etse de kan akmasını, ülkesinin tahrip edilmesini önlese... Ama hayır! Saddam belki intihar eder ama Iraktan çıkmaz!Suudiler yine de savaş kesinleşince Saddamın Bağdatı bırakmaya ikna edilmesinin "denenmesi" görüşündeydiler. "48 saat" mehil verildiğine göre, sanırım birçok Arap lideri gizlice Saddama "bırak, savaş olmasın, bize gel" diye telkin ediyordur.***SUUDİ Kralı Fahd, gerçekten Saddamı çok iyi tanır; aşağı yukarı her şart altında Saddamın reflekslerine şahit olmuştur.Michael Fieldin "Inside the Arap World" kitabında yazdığına göre:Devrim kargaşası içindeki İrana 1980 yılında saldıran Saddamın Şattülarap bölgesini ele geçirip "Yeni Arap Fatihi" olma hırsını en iyi bilenlerden biri Fahddır. Fahd, Saddamı bundan vazgeçirmeye çok çabalamış ama başaramamıştı.Buna rağmen Fahd, İran savaşında Saddamı bütün gücüyle desteklemiş, bunun için Kuveyti de ikna etmişti. Suudiler ve Kuveyt, İrana karşı Irakı desteklemek için Saddama 38 milyar dolar vermişlerdi! Çünkü Bağdatta devrimci bir Şii rejiminin kurulması onlar için çok tehlikeliydi.Fahd, İran karşısında başarısız kalan Saddamın bundan ders almadığını da görmüştü. Batıya, Sovyetlere ve Araplara olan silahlanma borçları karşısında Saddamın nasıl bir hırsla Kuveyte saldırdığını da Fahd çok iyi bilmektedir.Psikolog Erich Frommun Hitler ve Stalin gibi liderlerde teşhis ettiği "narsisizm" ve "ölüseverlik" hastalığı: Ölümler, işkenceler, katliamlar bu tip mariz kişiliklerde kendilerinin ne kadar yüce olduğu duygusunu uyandırır!***SADDAM için de önce kendi ulu kişiliği, sonra ülkesi ve insanların hayatı gelmektedir!Bağdatı "Arap Stalingradı" haline getirmeye kafayı takmış: Böylece kendisi Arap dünyasında efsaneleşecek, Arap dünyası bundan ilham alarak ayağa kalkacak, "karada, denizde, havada, dünyanın her yerinde" ABDyi vuracak!Amerikan saldırganlığının uzun vadede terörü besleyeceği doğrudur. Ama Saddamın bu umutları hiç de gerçekçi değil...Saddam yine de bu umutlarla çarpışacak gözüküyor. Ya çarpışarak, ya intihar ederek ölecek... Veya bir hapishane hücresinde savaş suçlusu bitkin bir ihtiyar olarak hayat hikayesini noktalayacak...Önümüzdeki tehlike savaşın uzun sürmesinden ziyade, Saddam rejimi çöktükten sonra Irakta Yugoslav türü bir etnik iç savaşın çıkmasıdır! Askeri savaştan çok daha gaddar, tahripkar bir sivil harp!Ya da ekonomik refah beklentisinin sakinleştirdiği bir "iyi komşu" ortaya çıkabilir. İnsanlık için de, Türkiye için de en iyisi bu ihtimaldir. t.akyol@milliyet.com.tr SADDAM yakın çevresiyle birlikte Iraktan ayrılıp başka bir Arap ülkesine gider mi?