Haberin Devamı

AKP'ye uzak isimlere bakıyorum. Mesela Oktay Ekşi, haklı olarak, Genelkurmay'ın 20 Mart tarihli meşhur bildirisini hatırlatarak bunun etkisinin olup olmadığını sorguluyor, hatta çok önemli bir hukuk problemine dikkat çekiyor:"Bundan sonra hangi savcı, rütbeli hangi asker hakkında korkmadan işlem başlatabilir?"Sevgili Salih Memecan da yine nefis bir karikatür çizmiş: Gözü bağlı adalet tanrıçası, tel örgülü "yasak bölge"ye gelince çark edip geri dönüyor! DSP'li Adalet Bakanı Prof. Hikmet Sami Türk de "Bir ceza verilmeliydi ama 'en ağır ceza' verilmekle ölçü kaçırıldı" diyor. VAN Savcısı Ferhat Sarıkaya hakkında verilen "en ağır ceza"yı CHP'liler "çok doğru", AKP'liler ise "çok ağır" buldular! Van Savcısı Ferhat Sarıkaya'nın iddianamesini ben de eleştirmiştim: Savcının hem asker kişiler hakkında yetkisini aştığını, hem sanık durumunda bulunmayan komutanların adını iddianamede zikretmesinin Usul Kanunu'na aykırı olduğunu, hem de onları hiçbir kanıt olmadan kamuoyunda töhmet altında bırakmakla çok yanlış bir iş yaptığını belirtmiştim. (5 Mart 2005)Fakat Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) "meslekten ihraç" cezası vermekle ölçüyü kaçırmıştır! Hikmet Sami Türk'ün belirttiği gibi, 2802 sayılı kanuna göre, "görevini doğru ve tarafsız yapamayacağı kanısını uyandıran" hâkim ve savcılara verilen "yer değiştirme" cezası bu savcıya da verilebilirdi.Hatta "resmi sıfatın gerektirdiği saygınlık ve güven"i sarsan hâkim ve savcılar için kanunda öngörülen "kınama" cezası da mümkündü; Adalet Müsteşarı bu yönde oy kullanmış zaten.Şimdi Van Savcısı itiraz ederse yedek üyelerin de katılacağı 'genişletilmiş' Yüksek Kurul, karara yeniden bakacak. Cezayı onaylayabilir, hafifletebilir. Tabii sonunda AİHM'ye gidecek!!! Ceza suça denk mi? Bu işi maalesef iyi yönetemedik. Genelkurmay haklı iken, lüzumsuz sertlikte bir bildiri yayımlayarak "adaleti etkileme" şüphesine yol açtı! Bakın, gazeteler "domino taşı gibi" Genelkurmay'ın zikrettiği isimlerin birer birer görevden uzaklaştırıldığını yazıyor!İddianamede haksız bir töhmete maruz kalan komutanlar hakkında soruşturma izninin verilmemesi de iyi olmadı; terör odaklarının bunu nasıl istismar ettiği ortada! Halbuki askeri savcı soruşturma açıp sonunda takipsizlik kararı verseydi, ortada üstü örtülen bir şey olmadığını dünya âlem 'dosyalı' olarak görecekti.Daha vahimi, Sayın Oktay Ekşi'nin belirttiği gibi, bundan sonra hangi savcı asker hakkında korkmadan işlem yapabilir? HSYK'nın 'tarafsızlığı' zedelenmedi mi?!Öte "taraf"tan, Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş'ın yine adli geleneklere aykırı "tarafgir" işlem ve davranışlarına ise generaller ziyaret ederek destek vermişti!DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel'in 'ölçüsüz' işlemlerini o zamanki Cumhurbaşkanı Demirel, Başbakan Ecevit ve Adalet Bakanı Türk sert ifadelerle eleştirmiş ve hakkında adli teftiş yapılmıştı; netice ne olmuştu?!Bir kere daha görüyoruz ki, Türkiye'de "yargının tarafsızlığı" ve "bağımsızlığı" konusunda sorunlar vardır, 'kurumsal' ve 'kültürel' sorunlar... Ve bu sorunların sebebinin Adalat Bakanlığı olmadığı bir kere daha görüldü. t.akyol@milliyet.com.tr Bağımsız, tarafsız yargı?