Haberin Devamı

Objektif Yıllardan beri dikkat ettiğim öbür konu, "siyasi entegrasyon"dur: Yani çeşitli kimlikleri siyasi sistemimize ne ölçüde entegre edebilmişiz? Ya da ne ölçüde 'ayrı' bir yol izleme eğilimindeler? Seçim sonuçlarından bunu okumaya çalışacağım.Bu açıdan Türkiye'nin en önemli sorunu Kürt meselesidir. Adını koymamak sorunu ortadan kaldırmıyor. Seksen yıldır da kimse çözemedi.Dünyada da 'yönetilmesi' en zor sorun, kimliklerin çatışmasıdır. Dış güçler elbette bu sorunu kurcalıyor; adeta "yumuşak karnımız"dır...Bütün bu sebeplerle, Güneydoğu'dan çıkacak oy tablosuna son derece önem veriyorum. YARINKİ seçimlere de yıllardan beri savunduğum iki öncelikli konu açısından bakıyorum: Biri, Türkiye'nin 'yönetilebilir' olmasıdır: Siyasi görüş farklarının kutuplaşmaya dönüşmemesi, ülkeyi koalisyonların değil, sağlam çoğunluğa sahip bir partinin yönetmesi... Muhalefetin de 'etkin' bir denetim ve alternatif oluşturma görevini yapacak güçte olması... Hiçbir terör örgütü demokratik olamaz; bünyesinde serbest seçimlerin yapıldığı, girmenin de çıkmanın da serbest olduğu, hesabının ve kitabının denetlendiği şeffaf bir yapı, terör örgütleri için imkânsızdır, hatta 'ihanet' sayarlar! Zorunlu olarak, otoriter bile değil, "totaliter"dirler.Hitler'in ve Stalin'in partilerinde olduğu gibi, Öcalan'ın partilerinde de itiraz edenler "infaz" edilir!Örgütün bu totaliter karakteri, DEHAP, DTP gibi partileri de yapılandırıyor. Görüşler, sloganlar, politikalar, kadrolar emirle değişiyor. Terör ruhu, siyasi alana bağnazlık ve saldırganlık olarak yansıyor. Bölge için son derece önemli olan kalkınmaya, eğitime, sağlığa ve kadın sorunlarına bile ilgi göstermeyen bir kimlik bağnazlığı ve militanlık..."Müfreze parti" görüntüsüdür bunlar.Ama Meclis'e girmeleri mecburen ekonomi, kalkınma, yatırım, sağlık, eğitim gibi konuları önlerine getirecek. Seçmenler artık onlardan da yol, hastane, okul gibi "kamu hizmeti" isteyecekler. Dahası, parlamentoda "bölgenin imajını" iyi temsil etmelerini, bu şekilde yatırım ve turist gelmesine katkıda bulunmalarını bekleyeceklerdir!Farklı bir dil ve tavır gelişecektir, zamanla! 'Müfreze parti' Bu tür hareketlerde, kaçınılmaz olarak "militan" tipinin yanında, onlar tarafından "parlamentocu" diye aşağılanan farklı bir kanat gelişir ve zamanla çatışırlar.Seçimlerden sonra inişli çıkışlı bu uzun sürecin nasıl gelişeceğini izleyeceğiz.Bu soruna bakarken çok önemli diğer bir veri de DTP dışındaki partilerin alacağı oylardır: Kürt kimliğine sahip oldukları halde hangi saiklerle, duygularla, düşüncelerle, değerlerle DTP'ye değil de, 'milli', yani ülke bütünündeki partilere oy veriyorlar?Türkiye'de siyasi entegrasyonun yolları bu soruların cevaplarında aranmalıdır.Aslında Türkler ve Kürtler nüfus olarak o kadar iç içe geçmişler ve iş ilişkileriyle, kurumsal işlevlerle, mülkiyet dağılımıyla o kadar bağlanmışlardır ki, bu faktörler seçmenlerin önemli bir bölümünün DTP'ye gitmesini önleyecektir.Seçim sonuçlarına ben öncelikle bu iki hedef açısından bakacağım: "Yöneten demokrasi" ve "siyasi entegrasyon", bu uzun ve kasisli yolun neresindeyiz? t.akyol@milliyet.com.tr Yolun neresindeyiz?