AİLECE biz yılbaşı gecelerini hep evde geçiririz.
Eğlence yerlerinin o kafa patlatan gürültüsü, gayri şahsiliği, tıkış tıkış masalar hoşumuza gitmiyor.
Evimizde, eşim ve iki oğlum, daha mutlu oluyoruz. Hele küçük oğlumun hediyeleri açmasındaki sevinci hepimizi öyle mutlu eder ki... Bin eğlence yerinde bulamayız bu güzel duyguyu...
Yılbaşı bizim gözümüzde bir Hıristiyan adeti değildir.
Üstelik yılbaşılarını evimizin içinde muhafazakar bir tarzda kutlar, yeni yılın iyilikler getirmesi için dua da ederiz.
* * *
HIRİSTİYAN adeti olan; yılbaşı değildir, Hz. İsa'nın doğum günü farzedilen "Noel"in kutlanmasıdır ve 24 Ocak gecesidir.
Yılbaşının dünyada hızla yayılıp adeta evrensel bir festival haline gelmesinin sebebi de Hıristiyan adeti olmamasıdır.
Hatta, yılbaşının evrensel karakteri, Batı'da "Noel"i ikinci plana itmektedir. Orada da ışıklar ve armağanlar yılbaşı içindir.
Noel kutlamaları kilise ile ilgilidir; çocuklar da ellerinden tutulup kiliseye götürülür. Ama yılbaşında kilise yoktur!
Yılbaşı kutlamaları insani bir psikolojiye cevap vermeseydi bütün kültürlere böyle yayılır mıydı?
* * *
YENİ bir yıla giriş, yeni bir başlangıç duygusu uyandırmaktadır.
Bütün Orta Asya, Ortadoğu, Önasya ve Osmanlı etkisiyle Müslüman Balkan toplumlarında kutlanan "nevruz" nedir? Kış mevsimiyle kapanan bir seneden sonra, bahar bereketiyle yeni bir seneye başlama duygusu...
"Hıdırellez"imiz de öyledir.
Hızır'la İlyas Peygamberin her sene buluştukları 5 Mayıs günü, yine bir bahar duygusuyla kutlanır. Hızır'dan iyilikler, İlyas'tan bereket beklenir. Bütün bunlar insanoğlunun belirli zamanlarda umutlu bir başlangıç yapmak istediğini göstermektedir.
* * *
BATI takvimi ve teknolojisi, tıpkı pop müziğini evrenselleştirdiği gibi, yılbaşını da bütün dünyaya yaymıştır...
Sanayileşmeye Doğu önderlik etseydi belki nevruz böyle kutlanacak, dünyaya yayılacaktı...
Fırsat kaçtı mı? Hayır. Hiç olmazsa nevruzun geniş coğrafyasında bunu yapmaya başlayabiliriz: Halay, folklor, ateşten atlama... Yetmez, ışıklar lazımdır... Vitrin süslemeleri lazımdır. "Noel Baba" gibi sevecen ve çocuk hayallerini süsleyecek bir sembol lazımdır; ne bileyim Keloğlan mı, Nasreddin Hoca mı?..
Sevgi, mutluluk, sorumluluk ve yeniden başlama duygularını güçlendirecek bütün simgeler ve gelenekler güzeldir.
* * *
IŞIKLANDIRMA ve hediyeleşme, yılbaşının en sevdiğim yönü... Işık (nur) bütün dinlerde iyiliklerin, umutların, sevinçlerin, müjdelerin işaretidir.
Hediyeleşmek de sevgi ve dayanışmanın göstergesidir.
Bu duyguları derinleştirecek bütün gelenekleri, töreleri, törenleri seviyorum.
Ve dini bayramlarımız... Yılbaşına karşı bir duyguyla da olsa, FP'li belediyelerin Ramazan ve Kurban bayramlarında özel kent ışıklandırması yapmalarını çok sevinçle karşılarım. Giderek "tatil kaçamağı"na dönüşen bayramlarımızı daha bir içerikli hale getirmeliyiz: Işıklandırarak, vitrinleri süsleyerek, hediye geleneğini güçlendirerek, çocuklarımıza sevgi ve mutluluk duygusu vererek...
Yeni yılınız ve nice yeni yıllarınız kutlu, mutlu ve ışıklı olsun...
Yazara E-Posta: t.akyol@milliyet.com.tr