KÜBA’YI NEDEN SEVDiM?

Kristof Kolomb’un günlüğünden dökülen satırlarla “İnsan gözünün görebileceği en güzel yer.” Gerçekten Küba bu kadar yokluk ve zorlukların içinde, müziğiyle, dansıyla, mutluluğu size de aşılayan bir masal ülkesi

Dünyada hâlâ komünizmle yönetilen ama bu sistemle tam tezat teşkil eden sıcakkanlı insanların, içki, müzik ve dansın hayatlarının önemli bir parçası olduğu bir ülke, Küba. Rumba, mambo, ça ça ve salsa’nın doğduğu ama tüm bunların ötesinde şahit olduğu devrimler ve halen yaşamakta olduğu ambargoların getirdiği zorluklarla yoğrulmuş, belki de halkı mutluluğu müzik ve dansta bulmuş.
zaman makinesi 60’larda duruyor
UNESCO’nun dünya hazineleri arasına kattığı Havana’sı, botanik bahçeleri, puro fabrikaları ve kolonyel yaşam tarzıyla Küba, sizi zaman içinde kısa bir yolculuğa çıkarıyor. Castro hâlâ sağken, Küba daha fazla değişmeden mutlaka görülmesi gereken ülkelerden biri. Hazır önümüzde iki bayram varken, eylül-aralık ayları mevsim olarak da ideal, bir Küba seyahati planlamanızı şiddetle tavsiye ederim. Ben kurban bayramında tekrar gidiyorum.
110 bin kilometrekarelik yüzölçümüyle, 11 milyon insana ev sahipliği yapan ülke, Kristof Kolomb’un günlüğünden dökülen satırlarla ‘İnsan gözünün görebileceği en güzel yer’. Elde kadeh, tepede güneş, Küba’da salsa zamanı.
İklim tüm yıl boyu yaz, 28-30 derece, İstanbul’un nemine ve sıcağına çok benzeyen bir havası var, yani yabancılık çekmiyorsunuz.
Uçaktan indiğiniz andan itibaren 1960’lara geri dönmüş gibi hissediyorsunuz. Rehberimiz Lassaro bizi karşılıyor, özel otobüsümüzle otelimize geliyoruz. Plaza de Armas’da La Mina adlı restorana gidiyoruz. Daha yemeğe başlamadan Latin müziği bizi Küba havasına sokuyor. ,

Haberin Devamı

KÜBA’YI NEDEN SEVDiM

Yorgunluğun ilacı latin havası
Yemekten sonra herkes yorgun, odalarına çekiliyor, bendeniz Latin havasıyla içi kıpır kıpır, otelin altındaki dans kulübünü denetlemeye gidiyorum ve ne olduğunu anlayamadan kendimi dans ederken buluyorum. Saat farkı, yorgunluk hemen unutuluyor. Grubumuz 7 kişi, dans üstatlarından Sait Sökmen Hoca da bizimle, daha İstanbul’dan dans merakımızı bildirmiş, gerekli kulüp ve organizasyonları yapmış bulunuyoruz. Özel otobüsümüzle turumuzda, ilk durağımız Santa Clara’daki Che Guevara’nın Anıt Mezarı. Che ile birlikte öldürülen 13 devrimcinin de mezarı burada. Yol üzerinde 1819’da Fransız sömürgecileri tarafından kurulmuş Cienfuegos şehrini geziyoruz. Akşam Trinidad’a varıyoruz, otelimiz şehrin merkezinde, hemen meşhur Küba içkisi Mojitolarımızı elimize alıp Casa de la Trova’ya dansa koşuyoruz. Açık havada kocaman bir meydan, masalar var, müzik sesi duyulur duyulmaz yerli ve turist, herkes bu meydana koşuyor ve gece yarısına kadar dans ediliyor.

Haberin Devamı

KÜBA’YI NEDEN SEVDiM

Küba’nın Müze şehri Trinidad
Trinidad 1514’de İspanyollar tarafından kurulmuş, 1988’de UNESCO koruması altına alınmış. Valle de los Ingenios Vadisi’nde şeker kamışı tarlalarını, tarihi merkezde Casa del Alfarero’da geleneksel seramik atölyesini, Mayor Meydanı’nı, Cantero Sarayı’nı, Büyük Katedrali geziyoruz. günün sonunda kendimizi Taberna La Canchanchara’da Latin müzik dinlerken Trinidad’a özel yerel içkileri Canchanchara kokteylini içerken buluyoruz. Akşam yine Casa de la Trova’ya dansa koşuyoruz. Sabah güneye doğru yolumuza devam ediyoruz. Kolonyel binaları ve arnavut kaldırımlı sokaklarıyla tipik bir Küba kasabası olan Sancti Spiritus’u gezdikten sonra rengarenk evleri ve ressamlarıyla ünlü Camaguey’e varıyoruz. Birçok resim galerisi var ve resimler uygun fiyata satılıyor.
devrimin kilit şehri
İspanyollara karşı bağımsızlık hareketinin başladığı ve Küba milli marşının ilk defa çalındığı şehir olan Bayamo’yu gezip Küba’nın en güneyine Santiago de Cuba’ya varıyoruz. Santiago birçok açıdan mutlaka görülmesi gereken bir şehir. Öncelikle Küba’nın en zengin Afrika kültürü ve müzik şehri, 1522-1589 yılları arasında İspanyol kolonisinin başkenti ve Batı Afrika’dan gelen kölelerin varış limanı. Küba’nın en canlı sokaklarından biri olan Calle Heredia günün her saati müzik ve aktiviteyle dolu. Ayrıca Küba devriminin önemli kişilerinden bir olan Pais’in doğduğu ve Fidel Castro’nun devrimi başlattığı şehir.

Haberin Devamı

KÜBA’YI NEDEN SEVDiM
Devrimin hemen başında ölmesine rağmen, tüm ülkede duvar yazıları ve resimleri, anlatılan hikayeleri ile gerçek devrimci Che’yi hâlâ yaşatıyorlar.

ARTIK HAVANA’YI KEŞFETME ZAMANI
Uçakla Havana’ya geri dönüyoruz. 16-19’uncu yüzyıllarda İspanyollar tarafından inşa edilmiş, dört ana meydanı, binaları ve kaleleri ile Eski Havana gerçekten görülmeye değer. Eski Havana’da yürürken, barlardan gelen müzik sesleri sizi karşı konulmaz şekilde çekiyor, girip mojitonuzu yudumlar ve konseri dinlerken ruhunuzun dinlendiğini hissediyorsunuz. Saatlerce o bar senin bu bar benim vaktin nasıl geçtiğini anlamadan şehirde dolaşıyorsunuz.

KÜBA’YI NEDEN SEVDiM

BARDA HEMINGWAY
Havana’nın önemli karakterlerinden biri de hiç şüphesiz Ernest Hemingway. Uzun yıllarını Küba’da geçirmiş, pek çok romanını burada yazmış, birçok bara, restorana ve otele imzasını atmış. ‘Yaşlı Adam ve Deniz’ romanının kahramanının yaşadığı Cojimar balıkçı köyündeki anıtını gezdikten sonra Las Terrazas Restaurant’da öğle yemeği yiyoruz. Son akşamımızda meşhur Nacional Hotel’de Bueno Vista Social Club’ın konserine gidiyoruz. Küba, Ernest Hemingway’in dediği gibi “Herkes ‘Neden Küba’da yaşıyorsun?’ diye sorar, sen de ‘Sevdiğim için’ dersin. Çünkü gerçek nedenini açıklamak o kadar zor ki...” Evet Küba özel bir yer, kesinlikle müziğine, dansa, insanlarına doyamadan ve tekrar geleceğimizden emin olarak Küba’dan ayrılıyoruz.

KÜBA’YI NEDEN SEVDiM

Tavsiyeler
Sokak satıcılarından puro alırken, dikkat edin, gerçek fiyatlarını bilmiyorsanız kazıklamaya çalışıyorlar veya en kalitesizini veriyorlar. Bu düşük kaliteli puroların kutusuna 20-25 dolardan fazla vermeyin. Özellikle ünlü markaların kötü taklitleri var. Mağazalarda ve puro fabrikalarında ise fiyatlar daha yüksek ama yine de diğer ülkelere göre ucuz. Adam başı 50 adet puro gibi bir limit varmış ama ülkeden çıkarken bizi kontrol etmediler.

KÜBA’YI NEDEN SEVDiM

Ambargo mutfağı ve paladarlar:
Küba’da, özellikle Havana dışında yemek işi çok zor. Çünkü Küba’da her şey bulunamıyor. Özellikle sebze hiç yok. İyi yerleri bilmeniz lazım. Paladar tabir edilen evler var. Bu evlerin çoğu hükümetten onaylı değil, kaçak olarak yemek hizmeti veriyor. Döküntü binalara girip, evlerin salonlarından geçerek yemek yenecek yere gidiyorsunuz. Çok kötü çıkabiliyor, aç kalkıyorsunuz. Ama çok iyileri de var. Bu nedenle gitmeden tavsiyeler almak gerekiyor. Birkaç tavsiye de benden:

KÜBA’YI NEDEN SEVDiM

* La Bedeguita del Medio - Hemingway’in gittiği mojito barı ve arka tarafında çok güzel bir restoran.
* El Aljibe, Miramar, muhteşem tavuk restoranı, özel sosu ve aperatifleri var, Küba’da yediğimiz en güzel yemek, ortamı da güzel
* El Floridita Hemingway’in gittiği bar, restoranı da var, oldukça pahalı.
* La Guarida (Paladar) 1994’de en iyi yabancı film Oscarına aday gösterilen ‘Çilek ve Çikolata’ filminin çevrildiği ev.
* La Cocina de Liliam (Liliam’ın mutfağı -Paladar) Miramar’daki muhteşem evlerden birinin bahçesi
* Casa de la Toroba (Trinidad) değişik Kübalı grupların çıktığı ve süper Küba dansları seyredebileceğiniz çok eğlenceli bir bar.
* Sol e Son (Trinidad) Çok iyi bir restoran, rezervasyon gerekiyor.

KÜBA’YI NEDEN SEVDiM

KÜBA’YI NEDEN SEVDiM