Yazarlar "Yaşamak, yani ağır bastığından"

"Yaşamak, yani ağır bastığından"

07.07.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Yaşamak, yani ağır bastığından"

Yaşamak, yani ağır bastığından


       Aman, aman!.. Yere mi düşüyor, yoksa ağır aksak hareketlerle dans mı ediyor, pek belli değil. Yoo hayır, bal gibi de dans ediyor!..
       Beş bin kişilik Açık Hava Tiyatrosunda iğne atsan yere düşmez. Hangi beş bin?.. Belki on bin kişi balık istifi gibi. Koltuk, sıra hak getire, merdivenlere serilenler müziğin temposuna kaptırmış, kendinden geçmiş, gecenin sıcağında bir ayağa fırlıyor, bir oturacak yer arıyor.
       Sahnede Buena Vista Social Club. Adını Havana'da bir sokaktan alıyor. Türkçesi, İyi Manzara Sosyal Klübü. Uluslararası İstanbul Caz Festivali geçen akşam Kübalı bu grubun konseriyle açılıyor. Ama, ne konser!.. Ama, ne club!.. Grubun müthiş bir öyküsü var.

Boyacılıktan yeniden sahneye

       1950'ler, Küba... Buena Vista Social Club, bizdeki derneklerin müzik kolu gibi. Bizdekilerden farkı, caz müziğini dünya çapında icra etmeleri. Dönem diktatör Batista dönemi.
       1959, Castro ve sosyalist devrim. Eskiye ait ne varsa, küllenmeye terk edilen devrimin ateşli yılları. Küllenenler arasında Buena Vista da var. Caz grubu dağılıyor.
       Öyle dramlar var ki, örneğin sadece şarkı söylemeyi bilen İbrahim Ferrer, devrimle birlikte, yıllarca ayakkabı boyacılığı yapmak zorunda kalıyor.
       Grubun diğer üyeleri de, devrim koşullarına ve yeni hayata alışmaya çalışıyor. Taa ki, uluslararası üne sahip ABD'li gitarist Ry Cooder'in 1996'da Havana gezisine dek... Ve onun yakın arkadaşı Wim Wenders'in bu grupla ilgili çektiği belgesel filme dek... Kaderin değiştiği anlar...

Seke seke dans

       Kırk yıl sonra sahneye çıkmak... Yaşları 70 ile 89 arasında!..
       Önceki gece... 81 yaşındaki Ruben Gonzales bir saat aralıksız piyano çalıyor. Dinlenmesi gerek. Sahneyi terk edecek. Yerinden kalkıyor. Öyle yürüyerek değil, seke seke, dans ederek. Sendeliyor, çıkış kapısını şaşırıyor, çaldığı parçaları asla. Binlerce insan gözyaşlarını tutamıyor.
       Sahnede 70 yaşındaki Omara Portoundo şarkı söylüyor. Cami yıkılmış, ama mihrap yerinde. Belli ki, zamanında çok güzel bir kadın. Sesi hala billur gibi. Hem söylüyor, hem dans ediyor. Rakkase gibi. Ne var ki, yaş!.. İnsan "ha düştü, ha düşecek" diye kaygıya kapılıyor. Portoundo oralı değil. Şarkıya ve dansa devam.
       Ortadoğu'dan gelen bir ailenin çocuğu Kübalı 73 yaşındaki İbrahim Ferrer, sahne almasıyla birlikte büyük sükse yapıyor. Caz şarkıları, yine dans eşliğinde. Orkestrada çatlak ses yok.
       İmdada Nazım yetişiyor: "70'te bile zeytin dikeceksin/ öyle çocuklara filan kalır diye değil/ yaşamak, yani ağır bastığından".
       İnsan iradesinin zamanla sınavı!.. Coşku ve inanç eşliğinde!..



Yazara E-Posta: ydogan@milliyet.com.tr