Yavaşlık

Altan ÖYMEN

YAVAŞLIK her yerde var. Meclis'te, dokunulmazlık konusu zamana yayılıyor. Hükümette, enflasyonla mücadeleye "başlama"nın bile kararı - görev süresinin beşinci ayı dolduğu halde - hala alınamıyor. Adalette, bundan dört buçuk yıl önceki Madımak olayının - Yargıtay'ın bozmasından sonraki - Mahkeme duruşması ancak dün bitirilebildi. Daha yeni bir Yargıtay aşaması var.. Göktepe olayı, Gaziosmanpaşa olayı.. Ve daha, küçüklü - büyüklü birçok olayın duruşmaları - mahkeme ve yargıç değişiklerinin de sürüp gitmesiyle - uzadıkça uzuyor. Susurluk'tan hiç söz etmeyelim, gerek idari, gerek adli, gerek teşrii mekanizmaların çarkları arasında sıkışıp kalmış, durduğu yerde duruyor.
Kısacası: Devletin temel kurumlarının işleyişi, yavaşlatılmış filmlerdeki hareketler gibi.. Ama bundan daha önemlisi şu: Bunları hızlandıracak önlemleri alması gerekenler de, aynı tempoya kendini kaptırmış.. Verdikleri demeçler bile canlılıktan uzak.. İçlerinde, canlılık bir yana, yakın bir gelecek için inandırıcı bir umut işareti yok. Veya, biri bir umut ışığı yakacak olsa, öteki o ışığı söndürecek bir şeyler söylemekte hiç gecikmiyor.
Bu çelişkiler de gösteriyor: Yavaşlık, sadece, kararlarda, uygulamalarda, hareketlerde değil.. İlgililerde o yavaşlığı gidermek için ortak bir "irade" de hala oluşmamış.. İrade bir yana, ortada bir "niyet" beraberliği bile görünmüyor.
* * *
DİLİMİZDE "Böyle gelmiş böyle gider" diye bir eski söz var ama, bugün hiçbir toplum artık, bu sözdeki kaderciliğe teslim olamaz. Buna "Hayır, böyle gitmez" diyecek bir silkinişi, tüm ilgililer ve hepimiz, bir an önce oluşturmaya bakmalıyız. Devletin temel kurumlarını yeniden yapılandırarak çağımızın hızına kavuşturmak, her şeyden önce kararlılık ister. Önce, o kararlılığa ulaşmak için, kendimizi ve etrafımızı hızlandırmanın yolunu bulmalıyız.





Yazara Email A.Oymen@milliyet.com.tr